29 Eylül 2015 Salı

Ne diyordu Turgut Cansever?

Düşünce sistemimizde başlayan çözülme, mimariyi de çöküşe sürüklemiştir.
Türk Aydını Ziya PaşaAvrupa seyahati sonrasında ‘garp’ta kaşaneler, şarkta viraneler’ gördüğünü söyler. Ona göre Doğu hususen Osmanlı ve onun başkenti İstanbul viraneydi.
İstanbul ve Bursa’yı gezen Andre Gide ise gördüğü mimari karşısında ‘işte şehir işte mimari’ der. Bu bir bakış açısı farkıdır.
ModerniteTürk Aydını’nı çarpmıştır… Eski şehri, sadece arsa değeri olarak gören anlayış tekel haline gelmiştir.
Modernite’ye göre şehirlerin katli vacip olmuştur.
Şehirleri katletme görevi sadece yabancılaşmış Sol aydının tekelinde değil, DP ile başlayan Sağ iktidarlar da şehir ve mimari katliamında sınır tanımıyor.
Aşağıdaki satırları düşünür-mimar Turgut Cansever’in görüşlerinden derledik. Meraklısı göz atar ve Cansever’in ruhuna fatiha okursa seviniriz.
Mimar Mühendisler Birliği Eski Başkanı Avni ÇebiLütfi BergenLütfü Şehsuvaroğlu, mimar Mehmet İşçi ve ‘O Şehri Yıkılır Gördüm’ kitabı yazarı Yahya DüzenliCansever’in yolunda şehir yazılarıyla bizleri aydınlatıyor.
Bu birikimden faydalanarak şehir üzerine daha ayrıntılı yazılar yazmamız gerekecek. 
Söz Turgut Cansever’in…

23 Eylül 2015 Çarşamba

Erdoğan Bölücülük Sorunu'nu gördü

1.Ne güzeldi vesayet günleri
Ne güzeldi vesayet günleri… Yapamadığımız her şey için hazır gerekçelerimiz vardı. Bu durum PKK eylemleri için bile geçerliydi.
PKK’nın her eyleminden sonra Bülent Arınç, “derhal soruşturma açılmalıdır” diye beyanat verirdi. Her konuşmasıyla terörizmi değil, güvenlik kuvvetlerini sigaya çekerdi.
Taraf gazetesi her terör olayı konusunda bazı dinleme kayıtları yayınlardı. Taraf gazetesinin teke sakallı istihbarat uzmanları gizli duyumlardan bahsederdi.
Evet ne güzeldi vesayet günleri
Perşembe günleri iple çekilir Kurtlar Vadisi izlenir, Metal Fırtına kumpası yüzbinlerce pazarlanırdı.
Eski komünist yeni liberaller, ‘derin devlet’ problematiği üzerine gizemli yorumlar yapardı. ‘Derin devlet’ geyiğine iman edenler Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın ağzına bakıp ertesi gün ne konuşacaklarını öğrenirlerdi. Onların Sünnilik ve Türklük’e hakareti rutin bir terbiyesizlik haline gelmişti.
PKK’yı MİT’in kurdurduğu fısıldanır, çığ gibi büyüyen Kürtçülük’ün algılanması imkansız hale getirilirdi.
Kısacası laklakla geçti bir koca dönem…

15 Eylül 2015 Salı

Bir kültür adamı olarak Sefa Koyuncu

1.Türkiye gazetesi Kültür ve Sanat Eski Yönetmeni
Geçtiğimiz günlerde Türkiye gazetesi Kültür ve Sanat Eski Yönetmeni Sefa Koyuncu’yu kaybettik.
Koyuncu ile aynı dönemde Türkiye gazetesi çalışmadık. Bizim çalıştığımız dönemde, belki de daha öncesinde memleketinden gazeteye haber, yorum ve şiirleriyle katkı sunuyordu. Gazetenin Seydişehir temsilciliğini yapıyordu. Kendisiyle gıyaben tanışıklığımız vardı, Yıllar sonra o İstanbul’a taşındıktan sonra yüzyüze geldik. Ben TGRT’den ayrıldıktan sonra bizi Hüdavendigar Onur tanıştırmıştı.
Yümni Kitapçılar Çarşısı’ndaki Dokuz Tuğ Kitabevi’nin sahibi Bekir Dağdelen’in akrabası idi. Dağdelen’le Koyuncu’nun kulaklarını çınlatırdık. Konyalı olan Koyuncu ile Yazarlar Birliği,  Türk OcağıESKADER ve Yesevi Vakfı’nda karşılaşırdık. Hüdavendigar Onur, Muzaffer Doğan ve Sefa Koyuncu ile Abdülhakim ArvasiNecip FazılAhmet Arvasi ve Afet Ilgaz üzerine sohbet ederdik. Afet Ilgaz’ın son dönemi hakkında haberleri Sefa Koyuncu’dan alırdık.
2.Kısaca Sefa Koyuncu’nun hayat hikayesi
Sefa Koyuncu 1950 yılında Konya’nın Ilgın ilçesine bağlı Aşağıçiğil kasabasında doğdu. Konya Karatay Lisesi ve Ankara M. Rüştü Uzel Kimya Meslek Okulu’nu bitirdi. Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu.
Lisans tezini, Yeni Adam ve Yedi Tepe dergilerinin kurucusu, eleştirmen-yazar ‘Hüsamettin Bozok’un Edebi Makaleleri’ üzerine yaptı. Eğitim Fakültesi’nden pedagojik formasyon aldı. Askerliğini, Tekirdağ-Çorlu’da yaptı (1972).
Etibank Seydişehir Alüminyum Tesisleri Araştırma Laboratuvarları’nda laborant ve teknisyen olarak çalıştı.

9 Eylül 2015 Çarşamba

Kürt Tarihi'nin dönemeci Hoybun ve Bedirhanlar

1.Hoybun Cemiyeti’nin amacı Ermeni-Kürt İttifakı
Hoybun CemiyetiErmeniler’le Kürtler’in ortak kurduğu bir örgüttür… Amaç Türk Devleti’ni yıpratmak, Yavuz Sultan Selim ve İdrisi Bitlisi vasıtasıyla kurulan Türk-Kürt İttifakı’nı parçalamaktır.
Hoybun Cemiyeti’nin Başkanı Ermeni Vahan Papazyan’dır.
Süreyya Bedirhan amacı şöyle özetler: “1927 Ekimi’nde Kürtler’in savunucusu Hoybun ile Ermeni halkının temsilcileri Türkler’i ortak düşman kabul ettiler ve dayanıklı ilgilerinin ortaklığı onları genel bir barışmaya götürdü. Kendi ırkım adına onların meşru ulusçul istekleri Bağımsız ve Birleşik Ermenistan’a saygı duyuyorum.”
Bugün PKK, Hoybun Cemiyeti’nin amaçlarını gerçekleştirmek için çalışıyor.
2.Kürt-Ermeni Çatışması
Doğu ve Güneydoğu çok dilli, çok halklı bir yapıya sahiptir… Bölgede yaşayan Kürtler ve Ermeniler arasında tarih boyunca sorunlar yaşanmıştır.
Ermeniler Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’ni içerden vurdu.  İki halkın birlikte yaşaması imkansız hale geldi.

2 Eylül 2015 Çarşamba

Rüya'da İsmet Özel'i görmek!

1.Rüyalarımı aslında hatırlamam
Rüyalarımı aslında pek hatırlamam… Binde bir rüyalarımı hatırlayabiliyorum.
Son gördüğüm iki rüyayı net hatırlıyorum.
Rüyalarımın biri İsmet Özel’le diğeri Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ile alakalı. 
2.Gençosmanoğlu ile alakalı rüya
Aslında rüyada doğrudan Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nu görmedim.
Gençosmanoğlu’nun kitaplarını görüyorum.
Çok güzel baskıları yapılmış kitapların. Kutulu asıl kitapların içinden, stiger renklerinde sarı, erguvani ve yeşil küçük kitapçıklar çıkıyor arkasından.
Gençosmanoğlu’nun kitaplarına böyle bir baskı yapılmasına şaşırıyorum.
Yeni bir vakıf üniversitesi kurulduğunu Gençosmanoğlu’nun kitaplarının bu üniversitenin kuruluşuna katkı için prestij baskılarının yapıldığını rüyada öğreniyorum.
Yüce Allah hayırlara tebdil etsin. (Amin)