27 Mayıs 2014 Salı

Kırım'da neler oluyor?

1.Türklüğü karşı Tatarlık
Kırım’da Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun geliştirdiği bir perspektif var. Türk Milleti geneli içinde bir ‘Tatarlık’ algısı etrafında mücadele veriliyor.
Bugün ‘Türk’ kavramına karşı ‘Tatar’ kavramının yeniden diriltilmesi olayı var. Kırımoğlu bu ‘etnik’ görüşü aslına döndürmüştür, doğrultmuştur. 
Kırım’ı yeniden işgal eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Rusya’da ve Kırım’da yaşayan Kırım Tatarları’nın çıkarlarını başka ülkelerin parlamentolarında savunmak yanlış. Bu konu üzerinde Rusya’da, Moskova’da, Akmescit’te, Sivastopol’de, yani insanların yaşadığı yerlerde çalışmak lazım” diyor.
Bu sözler sadece Ukrayna’ya karşı söylenmiş sözler değil. Asıl muhatap Türkiye.
Tatar kökenli işadamı Lenur İslamov’un bakışı da Putin’in Türkiye’yi ve Türk kavramını dışlayan tavrına paralellikler içeriyor. Lenur İslamov, “kendimize ait bir Kırım Tatar topluluğu kurmamız gerektiğini unutmamak gerekir” diyerek Kırım Tatarları’nı Türk Dünyası genelinden ayırıyor.
Lenur İslamovTürk Dünyası geneline karşı açıkça Tatarcılık yapıyor.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Çözümleme

1.Bir Türkiye Cumhuriyeti başarısı vardır!
 Türkiye’yi Batı’dan ve Doğu’dan ayıran asıl fark, bilim’le din’i birbiriyle çatıştırmadan algılamasıdır.
 1900’lerin skolastik tıkanma’sı bir gerçeklikti.  
Skolastik tıkanma’ya karşı pozitivizm’in aşırılıkları oldu.
Ancak bugünkü Türkiyepozitivizm’in aşırılıklarından sıyrılmıştır.
Bugün Türkiye’de bilim’le din’i birbiriyle çatıştırmadan algılayabilmek mümkündür?
 180 ülkeye eğitim modeli sunan Gülen Cemaati, 30 ülkeye demokratik değişim modeli sunan Ak Parti, içerde kaos’a karşı düzen’i savunan, Türk Dünyası’na bölünmesiz entegrasyon modeli sunan MHP, ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’ ile tarihsel bağını kesip halka yönelmeyi deneyen CHPDemokratik İslam Kongresi’nde İran ve Suud sapıklıklarına karşı tavır alan Abdullah Öcalan-BDP-HDP, ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’ndeki çözülmeyi görüp yeniden inşa yolunda iyileştirme arayışlarını sürdüren Necdet Özel Genelkurmayı’na kadar toplamda bir Türkiye Cumhuriyeti başarısı vardır.
 Erol Göka’nın güzel kitap ismiyle söylersek ‘Türkiye Vardır.’
 Bu Türkiye başarısının temeli bilim’le din’i çatıştırmayan yerli yerinde idrak algısıdır.
 Türkiye’de vahiy ve akıl dengesinin başarısı var.

13 Mayıs 2014 Salı

Kitabının çıktığını görmek

1.Yahya Kemal hiçbir şiir kitabını görmedi
Yahya Kemal’in hiç şiir kitabı olmadı. Şiirleri ölümünden sonra Nihad Sami Banarlı tarafından kitaplaştırıldı. Tanpınar’ın kitaplarını yayınlatmak için ne sıkıntılar çektiğini Günlük’ten öğreniyoruz.
Amerikalı yazar Herman Melville’nin hayattayken tek bir kitabı yayınlanır: ‘Veranda Öyküleri’… Yazar diğer eserlerinin yayınlandığını göremeden ölür.
2.Tölögön Kasımbek’in en büyük emeli eserinin Türkçe’sini görmekti
Kırgız Edebiyatı’nı Cengiz Aytmatov’la tanıyoruz. Fakat Aytmatov’un eserleri genelde Rusça ve Fransızca üzerinden dilimize çevrilmiş.
Tölögön Kasımbek, Kırgız Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biri. İki ciltlik romanı Kırılan Kılıç’ın 1.cildi Han Sarayı ve 2.cildi İsyan ile Baskın adlı eserleri Türkiye Türkçesi’ne çevrilmiş.
Tölögön Kasımbek, Kırgızistan eski ailelerinden birine mensup. Kırılan Kılıç, bir nevi onun köklerine uzanma yolculuğu. Kırılan Kılıç’ı Türkçe’ye İbrahim Atabey ve Saadettin Koç çevirmiş.
Kasımbek ve eserleri hakkında İbrahim Atabey’le konuşuyoruz…. AtabeyKasımbek’in en büyük hayalinin eserlerinin Türkiye’de yayınlandığını görmek olduğunu söylüyor. Tabii duygusal bir durum. Kasımbek’in bu tavrıyla neler söylediğini anlamak istiyoruz. Ve anlıyoruz onu.
Kasımbek eseri Kılıç’ın Türkiye’de yayınlandığını öğreniyor ve seviniyor. Kitaplar kendisine postayla gönderiliyor. Ne yazık ki, çeviri kitapları göremeden vefat ediyor.

6 Mayıs 2014 Salı

Caminin ayakkabılıklarını gözüme kestirmişim!

1.Caminin ayakkabılıklarını gözüme kestirmiştim
 Serde kitapçılık olunca insan hayata kitaptan bakar hale geliyor… Vakit hep sıkışıktır ve ben Cuma’ya hep geç kalırım.
 Kitabım hep çoktur ve daima rafa ihtiyaç vardır.
 Cuma’ya geç kalanlar, cami’de ayakkabılıkların bulunduğu arka kısımlarda namaz kılmak zorundadır. Bu caminin iç yasalarındandır. Ben genelde geç kaldığım için bu kısımda namaz kılar ve ayakkabılıkları da kütüphane rafı olarak tahayyül etmeye koyulurum.
 Hoca efendilerin o güzelim Cuma hutbeleriyle benim ayakkabılıkları enine boyuna ve derinliğine ölçüp biçmelerim hep paralel gelişmiştir.
 Ben derinliği olan ayakkabılıkları özellikle arşiv dosyaları için tasarlanmış kitaplıklar olarak düşünürüm.
 Yıllar öncesinin bir Cuma’sında bir caminin ayakkabılıklarını gözüme kestirmiştim. Bu cami Bağcılar’daki Matbaacılar Sitesi’ndeki camiydi. Evet bu camideki ayakkabılıkların derinliği vardı.
 Düşünüyorum Matbaacılar Sitesi Camisi’nin ayakkabılıklarına arşiv dosyalarını yerleştirmişim. Kitaplar, küpürler aradığımı hemen buluyorum.