29 Ekim 2014 Çarşamba

İsveç'in Kürtçülük faaliyetleri

1.İsveç’teki seçkin Kürt Diasporası
İsveç Krallığı sıradan Kürt göçmenlerden ziyade politikacı, yazar ve sanatçı bölücülerin bu ülkede kendi kültürel atmosferini şekillendirmesini sağlamıştır. Kol kanat gerilerek oluşturulan seçkin bir Kürt Diasporası’nın oluşturulması bölücülere geniş imkanlar verilmesiyle sağlanmıştır.
İsveç Krallığı; Diyarbakır Eski Belediye Başkanı ve Leyla Zana’nın kocası Mehdi Zana, Kemal Burkayİbrahim GüçlüMihri Belli gibi siyasetçilerin, Malmisanij, Memed Uzun, Rohat Alakom, Orhan Kotan, CigerxvinMusa Anter, Roni Alasor gibi yazarın, Civan Haco ve Şivan Perver gibi bölücü şarkıcıların sığındığı bir ülkedir.
Bu isimlere bakınca İsveç Krallığı’nın Kürt seçkinlerine özel bir önem verdiği, onları koruyup kolladığı anlaşılmaktadır.
Mehdi Zana, Kemal Burkay, Orhan Kotan ve Musa Anter’in çocukları hala İsveç’te yaşıyor.
Kemal Burkay’ın İsveç hasreti
Kemal Burkay, 31 yıllık sürgün hayatından sonra İsveç’ten Türkiye’ye döndü. Türkiye’ye döneli dört yıl oldu. Burkay’ın üç çocuğu Türkiye’de, üç çocuğu da İsveç’te yaşıyor. Altı ayda bir İsveç’e gidiyor.
Kemal Burkay 31 yıl yaşadığı İsveç’i bir sükun beldesi olarak takdim eder.  Türkiye’deki gündemi çok yoğun bulan Burkay, iki ülke arasındaki farkı şöyle yorumlar: “İsveç, oldukça sakin. İstanbul’unAnkara’nın hatta öteki büyük şehirlerin kargaşası yok. Buradaki kargaşaya alışmak zor.”

21 Ekim 2014 Salı

Sen ki Françe vilayetisin!

1.Sen ki Françe vilayetisin!
Fransa başta Kürt Enstitüsü başta olmak üzere bütün imkanlarıyla Kürtçülük’ü destekler. Fransız Cumhurbaşkanı HollandeParis’te iç çatışma sebebiyle öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez adlı PKK’lıları tanıdığını söylemekten çekinmez.
Kürtçe’nin Grameri Fransız yapımıdır
Fransa 1945 yılında Yaşayan Doğu Dilleri Ulusal Okulu’nda bir Kürdoloji Kürsüsü kurar. Okul bünyesinde yapılan yapı değişiklikleri sonucunda Sorbon Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Ulusal Enstitüsü kurulur. Bu kurum, Avrupa’da kurulan ilk Kürdoloji kurumudur. 1945 yılında kurulan kürsünün başkanlığına Roger Lescot getirilir.
Roger Lescot’un 1946 yılında Şam’a görevli olarak gidişinden sonra Kürdoloji Kürsüsü başkanlığına Kamuran Bedirhan getirilir.
Kürtçe’nin gramerini Celadet Bedirhan ile birlikte Fransız dilbilimci Roger Lescot hazırlar.
Kürt müziğini Ermeni Aram Haçaturyan, Garapete Haço ve Kaviz Aksa derleyip yorumlar.
Diğer bir örnek de Ağrı İsyanı’nı örgütleyen Hoybun Cemiyeti’nin bir kanadının Ermeniler’den oluşması ve Başkanının Ermeni Papazyan olmasıdır.

14 Ekim 2014 Salı

İskoçya'nın bağımsızlık mücadelesi

1.Etnik farklılıklara bakışta çifte standart
Çoğunluk-azınlık ilişkilerindeki temel önermemiz azınlık’ın kültürel özerkliğinin ve demokratik katılımı gözetilmesi, çoğunluk’un ise ülke bütünlüğünün sağlanması tezine dayanıyor. Bu bakışımız, Doğu Türkistan’dan İran Türklüğü’ne, Batı Trakya’dan Başkırdistan özerkliğine kadar bütün Türk Dünyası toplulukları için geçerlidir.
Kimliketnisite, etnos algılarında çifte standartçı düşünme kısır bir düşüncedir ve sürekli çözümsüzlük üretir. Türkiye’de ‘Kürtçülük Sorunu’na odaklanmadan sorunun dışımızdaki yansımalarını Avrupa ölçeğinde bir dizi yazıyla anlamak istiyoruz.
Çünkü ‘Kürtçülük Sorunu’na odaklanmak bizi güncel düşünmeye zorlamaktadır. Güncel düşünce tabiyatı gereği duyguların önde olduğu aklı öteleyen bir bakış açısı sergiliyor.

7 Ekim 2014 Salı

Yanlış anlaşılan kadın: Sezen Aksu

1.Başörtüsü ve Sezen Aksu

Sezen Aksu geçtiğimiz hafta başörtüsü aleyhinde bir şeyler söyledi. Sonra yanlış anlaşıldığını belirten bir basın açıklaması yaptı.
Ben Sezen Aksu’yu hiç yanlış anlamadım. Onu işgal medyasından hep takip ettim. Aşağıya tasarlanmış bir idol portresi çıktı.
2.Siz bölücü müsünüz?
30 Ağustos 2002 tarihinde Efes Antik Tiyatro’da ‘Türkiye Şarkıları’ adlı konserinde İbranice, Rumca, Kürtçe ve Ermenice şarkı söyleyen Sezen Aksu’ya, zamanın Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon, ‘‘Böyle bir konser için bugünü mü buldular?’’ diye sitemde bulunmuştu.
Ne o burada gülünecek ne var. Siz bölücü müsünüz?
Bu tepkinin ardından Sezen Aksu’nun ‘Türkiye Şarkıları’ konserinin ikincisi, İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda yapıldı. Sezen Aksuİstanbul konserinde tepkilere inat tahriklerde bulunarak, esprilerine gülen seyircilere, ‘‘Ne o burada gülünecek ne var. Siz bölücü müsünüz ?’’ diyerek dalga geçmişti.
Sezen Aksu’nun kırdığı cevizler saymakla bitmez. Erzurum türküsü ‘Sarı Gelin’i Ermenice söyler. Konsere modacı Cemil İpekçi’nin yanı sıra TÜSİAD seçkinleri Cem Boyner, Güler Sabancı ve Halis Komili de katılır.
Biri Ermeni, biri Yahudi, biri Sırp
Sezen Aksu’nun konserleri gibi hayatı da karışıktır. Sevgililerinden Onno Tunç Boyacıyan Ermeni, Uzay Heparı Yahudi, Goran Bregoviç Sırp’tır.
Aksu, bir idol’dür ve belirli güç merkezlerinin starıdır. O yıllar önce, illegal Türkiye Kürdistanı Demokratik Partisi Başkanı Kemal Burkay’ın ‘gülümse’ şiirini söyleyerek, bu konudaki ilk adımını atmıştı. ‘Gülümse’ şiirinin ‘Bir kedim bile yok’ mısraı bugün hepimizin hafızasına kazınmış durumda. Sıradan bir şiiri bir starın değer haline getirmesi, aynı zamanda illegal bir düşüncenin meşrulaştırılması anlamına geliyordu.
3.Peki nedir ne değildir bu idoller?
Yalan dünyanın yalancıları: starlar, idoller, mitler
Günlük dilde mit, ‘yanlış düşünce’ anlamına gelir. Kültür incelemecileri ‘mit’i, bir kültürün veya altkültürün gerçeğin, doğanın bir yanını açıkladığı düşünce şekli, kavramlama biçimi olarak tanımlar.
Kudret Akın, ‘Çağdaş Mitler/Televizyon Programcılığında İzlence Çizelgelerini Oluşturma Sanatı’ adlı çalışmasında önemli şeyler söyler. Bugün mitoloji üretme işi, eski çağlarda olduğu gibi başı boş bırakılmamıştır. Günümüzde insanlar alabildiğine örgütlü ve düzenli toplumlarda yaşıyorlar. Özellikle kitle haberleşme araçları, televizyon, günlük gazeteler, dergiler, reklamcılık sistemi ve sinema hayatımıza egemen olan yeni mitler, yeni inanış biçimleri üretiyor.
Bu inancın taşıyıcıları ise idollerdir. İdol, idealize edilen, putlaştırılan kişidir. “Pop müziğin ilahı” sıradan bir söz gibi sunulur. Bu şirk sözü, medya tekellerinin her gün salgıladığı sıradan tanımlamalardan biri olmuştur.
Medya, reklam, sinema ve televizyon dünyası, ‘star sistemi’ üzerine kurulmuştur. Çünkü her star bir gizli ‘mit’in, inanışın idolü’dür. Kendini ‘Ben şizofrenik bir staryayım’ diye tanımlayan Sezen Aksu da bu tasarlanmış idollerden biridir.
Sezen Aksu: “Yaşamaktan bıkarsam !” 
İdoller insanlara yanlış inanışlar, mit’ler empoze ederken kendilerini de bitirirler. Geldikleri nokta çoğu zaman uyuşturucu ve ardından intihardır. Sezen Aksu’nun intihara cesareti olmayan, tedaviye muhtaç bir duruşu vardır. Psikiyatrlar, bu tiplerin izahını yapmalıdırlar. Şu sözler ona ait: “Kendi ölümümü dramatize edip oturup saatlerce ağlıyorum. Yani tam şizofrenik bir durum söz konusu. İntihar mı? Günün birinde yaşamaktan bıkarsam, tükenirsem tüm işlevlerime son verebilirim.”
İdollerin işlevi
Mutlu azınlık sömürgecidir ve sömürüsünün devamını, yerli halkın kültürünü tamamen değişikliğe uğratmakta görmektedir. Mustafa Aşık, hedeflenen durumun sağlıklı bir analizini yapar.  ‘Boş, gayesiz, sorumsuz, ahlaka karşı duyarsız, batı taklitçisi, aşağılık duygusundan bir türlü kurtulup kendine karşı asla güveni olmayan genç nesillerin geleceği temsil ettiği bir ülke bağımsız görünse bile, en büyük uluslararası meyhaneler, beş yıldızlı kumarhaneler, dev eğlence merkezleri, yaygın fuhuş ve uyuşturucuyla bitirilmek istenir.’
Bu amaca ulaşmak isteyen güç odaklarının en büyük silahı, televizyondur. Televizyon ve diğer medya aygıtları; sosyal alışkanlıkları, kültürel yapıyı, hayat tarzlarını, eşya ve hadiseleri algılayış tarzlarını, duygu ve düşünce biçimlerini, davranış kalıplarını, tavırları, tutumları, anlayışları, kararları, zevkleri, ahlaki değerleri, ihtiyaçlarımızı, örf ve adetleri, aile içi ilişkileri ve daha sayısız alanı biçimlendirmeğe tam teşebbüs etmiş bir suç aletine dönüştürülmüştür. Emperyalistler bunu, yeni inanışlar, ‘mit’ler üreterek, idolleri yani starları vasıtasıyla kitlelere sunar. Oysa bir medeniyetin mitleri, yalnızca o toplumun üyelerinin kollektif şuuraltılarının tezahürü değildir. Aynı zamanda karakteristik bir geri besleme süreci içinde, bu fertlerin özlemlerinin, davranış kalıplarını ve tutumlarını da biçimlendirir. Bu geri besleme süreci sonsuz karmaşıklık içindeki unsurlardan birisini oluşturur ve sürekli bir hareketlilik içinde dönüşmektedir. Bu doğal akışı emperyalist organizmalar medya-reklam-televizyon ve sinema vasıtasıyla kendi amaçlarına göre yönlendirerek insana karşı suç işlemektedirler.
4.Sezen Aksu’nun X İlişkiler’i
Sezen Aksu 18 yaşındayken İzmirli butikçi Hasan Yüksektepe ile ilk evliliğini yaptı. Bu evlilik 7 ay sürdü. İkinci evliliğini soyadını aldığı Ali Engin Aksu ile yaptı. Ali Engin Aksu sonra Kanada’ya gitti. Üçüncü evliliğini oğlu Mithat Can’ın babası Sinan Özer’le yaptı. Sinan ÖzerYat İşletmecileri Derneği Başkanı oldu. Ali Engün’le evlendi ve kısa sürede boşandı. Sezen Aksu bundan sonra Ermeni asıllı besteci Onno Tunç Boyacıyan ile 9 yıl birliktelik yaşadı. Onno Tunç’tan sonra orkestrasında çalışan yahudi asıllı Uzay Heparı ile birliktelik yaşadı. Gazeteci Ahmet Utlu, Sırp müzisyen Goran BregoviçYeni Yüzyıl gazetesinden Gürsel Gönce,  yönetmen Sinan ÇetinYeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, Star gazetesi eski yazarı Kürşat Başar, marangoz Cem Baba ve Önder Fırat...
Gazeteci Caner BudakSezen Aksu’nun sevgili seçme ve eleme formülünü şöyle özetliyor: “şekillendir, yönlendir ve yönet... Dayanamayan gider.”
Koca değiştirme durumları ve piyasa
Aykut Işıklar onun yönelişlerine tersine bir yorum getirir. Hayatına giren erkeklerin onun kişiliğine ve çevresine dek her şeyini değiştirdiğini söyler.
Dönemin Yeni Yüzyıl gazetesi onun Goran Bregoviç’le dünya pazarına açılmayı denediğini yazmıştır.
Sezen Aksu eş değiştirme durumlarında ifrata varmıştır. Ve fakat artık kemale eren yaşıyla bu günübirlik birliktelikler cinselliğin değil, piyasa yapmanın işaretidir. Medyatik neşesi yalandır.
5.Sezen Aksu Komünü
Bir dönem Sezen Aksu’nun evinde bir grup yeni yetme popçu komün hayatı yaşamaktadır. Uzay Heparı, Aşkın Nur Yengi, Levent Yüksel ve Sertap Erener bu grubun içindedir. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. Bu arada komünün işletmecisi Sezen Aksu, genç müzisyen Uzay Heparı ile birliktelik yaşamaktadır.
Karışık ilişkiler
Sezen Aksu’nun sevgilisi Uzay Heparı, o süreçte kendine yeni bir sevgili bulur. Uzay Heparı Atilla Özdemiroğlu’nun kızı Yaprak Özdemiroğlu ile buluşmaktadır. Uzay Heparı ile Yaprak Özdemiroğlu, beraberliklerini yakın çevrelerinden gizlemezler. Sezen Aksu; Uzay Heparı’nın diğer ilişkileri gibi bunu da hoşgörüyle karşılar.
Zaten Uzay Heparı’nın, Sezen Aksu’yu hiçbir zaman bir sevgili olarak görmediği söylenir. Yakınları “Uzay Heparı’nın, Sezen Aksu ile devamlı bir ilişkisinin olması zaten düşünülemezdi” demektedir. Çünkü aralarında 17 yaş fark vardır ve Uzay Heparı Zeynep Tunuslu ile evli ve bir çocuk babasıdır.
6.Sezen Aksu müritleri çıkmaz yolda
Sezen Aksu bir yönüyle sinemada Atıf Yılmaz’ın üstlendiği rolü üstlenir. O sadece bir şahıs değildir, doğurgan bir okuldur aynı zamanda.
Sezen Aksu; Müjde Ar’ın annesi Aysel Gürel’den Tarkan’a, Serdar Ortaç’a uzanan şarkı sözü çizgisiyle üzerinde durulması gereken dilsizlik dilinin, hiçliğin sözcüsüdür ve bir yönüyle anarşizme uzanır. Ben onun müzik duruşunda eroine varmayan, esrarı köylü bulan ve kokainde karar kılan bir uyuşturucu melankolinin uçuk tavrını görürüm.
Müzik piyasasında Sezen Aksu’nun müritleri diyebileceğimiz bir çizgi var. Ama Sezen Aksu gençlerin önünü açacak bir sanatçı değil. O kendine has bir olay, kapalı devre. Kaynak olarak alınamaz. Alırsanız saçma sapan şeyler çıkmaya başlara ortaya. Zaten bir yol göstericiliği bir yol açıcılığı yok onun. Müritler şarkı söyleme stilini ele alıyorlar, müzik yapısını ele almıyorlar.
Özdemir Erdoğan’a göre Sezen Aksu ve popcular güruhu toplumun zayıf taraflarını yani yükselen değerlerini karşılıyor. Sezen Aksu, “seni çıtır çıtır yerim” diyor, “kız hepsi senin mi” diye Tarkan’a şarkı sözü yazıyor. Neden? Toplumda yükselen cinsellik olgusunun farkına vardı ve bunu kullanıyor. Bir zihniyeti yaşama biçim haline dönüştürüyor.
Şarkıları bu ideolojinin marşı, yaşama biçimi topluma sunduğu modeldir.
Hayreddin Soykan’ın ifadesiyle: “mana, kendine uygun surette tecelli eder.”
6.Hatime: Ahmet Kaya’ya göre müzikte yozlaşmanın tek nedeni Sezen Aksu
Bu ülkenin aydınları bu hedonist-zevkçi felsefeyi eserleriyle bertaraf etmelidir.
Sezen Aksu’yu en sert eleştirenlerden biri de Ahmet Kaya’dır.
Şöyle diyordu Kaya: “Müzikte yozlaşmanın tek nedeni Sezen Aksu’dur. Pop müziğe abuk sabuk sözleri getiren kişi olarak bundan tamamıyla o sorumludur.”

1 Ekim 2014 Çarşamba

Amorti cumhuriyeti: Rojava

1.Beşar Esad’ın PKK’ya hediyesi Rojava
 
Rojava, Amorti cumhuriyetidir… Çünkü Beşar Esad tarafından PKK’ya hibe edilmiştir. Esad, Kuzey Suriye’den geri çekilirken tarihi müttefiki PKK’ya bölgeyi veriyor.
Şimdi gözler IŞİD’de. IŞİD Esad’ı da PKK’yıda dinleyecek gibi görünmüyor.
Eskiden Kuzey Suriye’de birkaç yerleşim yeri bilirdik. Bunlardan biri Halep diğeri Kamışlı idi. Sonra birden bire ‘Rojava’ ismi ortaya çıktı. Reklam mantığıyla boyanmış bir marka ürünle karşı karşıyayız.
Rojova aşağı Rojava yukarı.
PKK’nın kırması PYD, liderleri, yok meclis, yok silahlı güç. Çoğunun adı var kendi yok.
Tabii PKK’nın ardındaki gizli el Rojava’yı bir pazarlama stratejisinin markası olarak tasarlıyor. Bu şebekenin bu fikri akletmesi mümkün değil.