28 Mayıs 2013 Salı

Niçin bu kadar yorgunuz?

1.Mümtaz’dan Beşir Güner’e yorgunluk psikolojisi
Önce Mustafa Miyasoğlu’nun ‘Kaybolmuş Günler’ romanında, roman kahramanı Beşir Güner’in ağzından duymuştum, şehir insanının yorgunluk halini.
Kaybolmuş Günler’i okuduğumda ben de Beşir Güner’le aynı yaşlardaydım. Sadece kendimde var sandığım bu yorgunluk psikolojisini, Beşir Güner’den duymak beni şaşırtmıştı. Sonra aynı ruh haline Tanpınar’ın şaheseri ‘Huzur’da tesadüf ettim.
2.Türk hekimlerini çok yorgun buldum!
Bu sıra çoktandır benden uzak olan bu yorgunluk halini, Türk hekimlerine iyice sirayet etmiş gördüm.
Geçen hafta iki doktora işim düştü. Doktorlar konuşmadan reçeteye sarıldı. Ağızlarından şikayetlerimle ilgili birkaç lafı cımbızla almaya çalıştım. Doktorlar konuşmuyordu, yorgundu. Gözlükçüde sıramı beklerken, bir bayan da aynı durumdan şikayet etti. Gözlükçünün söylediğine göre ‘Tam Gün Yasası’ndan şikayetçilermiş.
Bu yorgun doktorlar, ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’nin eseri. Dar akademik kadro, az öğrenci kontenjanı, neticede binlerce doktor açığı.  Adam kendini Pastör’den, Freud’dan, Behçet Uz’dan daha değerli görüyor.

21 Mayıs 2013 Salı

Abdülhamit, Atatürk ve Menderes'in dişçisi Sami Günzberg

Günzberg’in hayatında sağcı ve solcu bütün yakın tarih tezlerini çürütecek karmaşık ilişkiler var. Hepimiz bu ilişkilerden kendi ilgilerimize göre uygun sonuçlar çıkarabilirsiniz.
Öyleyse buyurun Günzberg’i yakından incelemeye…
1.Dişçibaşı’nın abartılı çevresi
DişçibaşıOsmanlı Sarayı’nda bir sıfat… Dişçibaşı Sami Günzberg, Cumhuriyet öncesinde Abdülhamit ve Vahdettin Han’ın, Cumhuriyet sonrasında ise Atatürk, İsmet Paşa, Celal Bayar ve Adnan Menderes’in dişçisi. Ayrıca Osmanlı dönemi sadrazamlarından Mahmut Şevket Paşa ile Cumhuriyet döneminde TBMM Başkanı Refik Koraltan’ın ve Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’ın da dişçisi. GünzbergMenderes dönemi Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un dostları arasında. 
Dönemler değişir, Dişçibaşı Günzberg’in yeri değişmez. O devlet büyüklerine diş tedavisi yapmakla kalmaz, 70 sene Türk siyasi hayatında etkin rol oynar.
Demokrat Parti döneminde yurtdışından kredi sağlamak için Celal Bayar’la birlikte çalışır.
Kendisi de üstseçkin ilişkiler içinde olan Münevver AyaşlıGünzberg’in, “iç ve dış siyasetimizin kulislerinde oynanan bütün oyunlarını ve oyuncularını” bildiğini söyler.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Dört Tarz-ı Siyaset'in iflası

Giriş: Bir yanlış çözümleme: ‘Üç Tarz-ı Siyaset’
Üç Tarz-ı Siyaset’; Yusuf Akçura’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde ortaya koyduğu bir çözümleme. 1904’te yayınlanan makale, imparatorluğun önündeki seçeneklerin Osmanlıcılık, İslamcılık ve Milliyetçilik olduğunu söyler. İmparatorluk yıkılınca Osmanlıcılık ölür.
Akçura, tarihi doğru okuyamaz. Akçura’nın hiç söz etmediği Batıcılık, Türkiye’nin katalizör toplum kesimi Bürokrasi’nin temel eğilimi olur. Ve 100 yıla damgasını vurur. Yüzyılın sonunda yanlış tasarımın sonucu olarak önümüzde dördüncü seçenek olarak da Siyasal Kürtçülük çıkar.
Eğer Akçura’yı değil de Talat Paşa’yı dinleseydik, bugün bizim de çözüm üretebileceğimiz Muhafazakarlık, Liberalizm, Sosyal Demokrasi ve Sosyalizm gibi siyasi anlayışlarımız olurdu. Dört büyük partimizin her biri bu akımlardan birini tercih eder, buna göre hizmet üretirlerdi.
1.Muhafazakarlık: aile, gelenek, din
Muhafazakarlık’ta esas olan inşadır, ihyadır, devamlılıktır. Muhafazakarlık, toplumun aile, gelenek ve din gibi değerlerini temel alır. Aşamalı bir değişimi savunur. Siyaseti, değerleri sarsmayacak bir çerçeve içinde gören bir düşünce stili, bir fikir geleneği ve bir siyasi ideolojidir. (Özipek)
Ancak zamanla Muhafazakarlık’ın değerleri koruma içgüdüsü toplumun elini ayağını bağlar. Gelenekler kabuklaşır, özden uzaklaşır. Muhafazakarlık değişerek devam edemeyince hayat dışı kalır.

7 Mayıs 2013 Salı

Siyaseti kurtaran adam: Kamer Genç

Kamer Genç, Alevi kökenli Tunceli Milletvekili… Genç, 12 Eylül 1980 sonrası kurulan Danışma Meclisi’nden bu yana milletvekilliğini ‘meslek’ olarak sürdürüyor.
1.Siyasi yelpazenin tasarımı
Türkiye’de ideolojik-siyasi yelpazeyi tasarlayanlar, İslamcı x Batıcı-Laik çatışma denklemini siyasetimizin merkezine oturtmuşlar.
Bu denklem; mason-Bektaşi İsmail Hüsrev Tökin’in yıllar yıllar önce söylediği bir hakikatin dışavurumu gibidir. Tökin, ‘Türkiye’de fiili derebeylik sistemi vardır. Nakşibendi ve Bektaşi yapıları derebeylik sistemi gibi çalışır’ demişti.
Öte yandan PKK-BDP cephesinin içtimai bir tercih olarak şekillenmesi de  karşısına doğal olarak MHP’yi çıkardı.
Neticede siyasetin tasarlanmış yapısı Ak Parti x CHP; BDP x MHP arasındaki gerilim üzerine oturuyor.
2.Tasarım nerede aksadı?
PKK-BDP cephesinin 2012 yazında hızlanan katliamları, Türkiye kamuoyunu terör karşısında yılgınlığa uğrattı. Barış Süreci, bu yılgınlığın eseri olarak şekillendi.
Barış Süreci ve Anayasa çalışmaları Ak Parti ile BDP’yi ittifak yapar hale getirdi. Tasarlanmış yelpazede BDP karşıtlığına konuşlanan MHPCHP’nin yerine Ak Parti karşıtı olarak öne çıktı.
MHP oylarında yüzde 20-22’lik sıçramanın sebebi, bu ‘ana muhalefet artısı’ndan geliyor.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Lale Devri'nden Barış Süreci'ne

Barış yanlısı ya da savaş yanlısı olmak, yaşadığımız coğrafya için lüks bir seçenek. Bu coğrafyada savaş ya da barış varoluşla ilişkili bir durumdur. Var olmak istiyorsak, ‘yerinde barış yerinde savaş’ şiarımız olmalı.
Barış için barış felsefesi, bir beşinci kol faaliyetidir.
1.Mahmut Dikerdem ve Sovyet beşinci kolu Barış Derneği
Abdullah Öcalan’la ilk röportajı yapan Mehmet Ali Birand; Barış Derneği Başkanı Mahmut Dikerdem’in yeğeniydi.
‘Beşinci kol’ tabirini politika sözlüğü iç ajan-işbirlikçi olarak tanımlar. Mahmut Dikerdem’in genel başkanlığını yaptığı Barış Derneği, Sovyet-Rus işbirlikçisi TKP’nin cephe örgütü niteliğinde bir kuruluştu. Bu örgütün çekirdeğinde TKP, TİP, TSİP gibi Sovyetçi sol fraksiyonlar vardı. Ancak Barış Derneği, Sovyet kliğinin açılım örgütü olduğu için Uğur Mumcu’dan Mehmet Ali Aybar’a kadar diğer solu da kapsardı.
Garip akımının soft nihilizmi ve barışseverlik
Garip şiir akımı Orhan Veli ile özdeş bir akımdır. Orhan Veli’nin “Rakı şişesinde balık olsam” hiçliği ile Lale Devri Nedimi’nin “Yiyelim içelim kam alalım dünyadan” hedonizmi birbirinin devamı mahiyetindedir.
Garip cephesinde Orhan Veli’nin silah arkadaşları birbirinden ilginç kişiliklerdir. ‘Boğaz’daki Aşiret’ takımından Nazım Hikmet’in teyzeoğlu Oktay Rifat, paşazade Melih Cevdet Anday, Yahudi Erol Güney ve Barışçı Mahmut Dikerdem.
Parçalar; parça olarak kalmasın, birleştirelim ve bütünü görelim.
Garip akımının soft nihilizmi ve barışseverliği, sıradan bir pasifizm değildir, ideolojik bir çözücülük söz konusudur.