28 Ekim 2015 Çarşamba

Türk Sağı Altan Ailesi'nin kumpasına gelmiştir

1.Bir kozmopolit idol Çetin Altan
Vefatından sonra arşivimdeki Çetin Altan dosyasını aldım ve karıştırmaya başladım.
Çetin Altan konusunda yazılanların birbirine 180 derece zıt yorumlar olduğunu gördüm. Kimine göre değişimi algılayan yegane düşünürümüz. Kimine göre Küresel Sistem’in Türkiye temsilcisi.
Çetin Altan; daha çok Turgut Özal döneminin düşünürüdür. Çocukları Ahmet Altan ve Mehmet Altan ise Ak Parti döneminin ilk 10 yılının sadece yazarları değil aynı zamanda savaşçıları.
Mehmet Altan, iktidar taraflısı Star gazetesinin başyazarı, Ahmet Altan ise yerli Pravda Taraf’ın genel yönetmeniydi.
Çetin Altan’ın vefat ettiği Fatih Üniversitesi Hastanesi de ailenin mevcut tercihiyle alakalı. Fethullah Gülen’in başsağlığı mesajı ilginç. Gülen’e göre Ahmet Altan ve Mehmet Altan her zaman birer cesaret timsali.”
Altan Ailesi’ne meftun oluş sadece Fethullah Gülen’in bakışlarında sınırlı değil. Türkiye gazetesi eski yazarı Ömer Öztürkmen vefat etmeden önce yazdığı bir yazıda, ‘ya Altan kardeşler olmasaydı’ diye yazabilmiştir.
Nuh GönültaşAltan Ailesi’ni övdüğü bir yazıda kendisini sıfırlar. Altanlar’ı övme cüreti için bile af diler: “Özellikle büyük erbab-ı kalem Çetin Altan beni affetsin, daha işin başındayken ve mesleğinde henüz büyük başarılara imza atmamış birisi olarak, o ve ailesi hakkında kalem oynatmaya teşebbüs ettiğim için.”

20 Ekim 2015 Salı

Mister Nasr, 'Nerede sizin İslami karakteriniz?'

1.Sebeb-i neşri makalemiz
Geçtiğimiz günlerde Amerika’da yaşayan İranlı akademisyen Seyyid Hüseyin NasrTürkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan bir açıklaması oldu.  
Nasr açıklamasında Erdoğan’ın Suriye Politikası’nı hedef alıp, “İslami karakteriniz nerede?” diye ağır bir yorum yaptı.
Erdoğan’ın Suriye Politikası’nı hiç birimiz kabul etmek zorunda değiliz. Rojava’nın Kürdistan’a dönüşeceği düşüncesiyle baştan itibaren bu politikayı ben de kabul etmiyorum.
Ama Seyyid Hüseyin Nasr’ın meselesi ‘Erdoğan’ın Suriye Politikası’ değil.
İşbu yazı, Nasr’ın meramını anlama denemesidir.
2.Nusayriler’in Suriye’deki katliamları
Önce Suriye diktatöryasının nasıl iktidara geldiğini hatırlayalım.
Hafız Esad 13 Kasım 1970 tarihinde askeri bir darbe yapar. Esad 1963’ten itibaren iktidara ortak olan Nusayriler’i mutlak iktidar yapar.
Hafız Esad darbe yaptıktan sonra ilk icraatı Suriye Ordusu’nu Sünni subaylardan temizlemek olur. Suriye Ordusu giderek NusayriDürzi ve İsmaili subaylardan oluşan bir ordu haline gelir. Bu subaylar aynı zamanda Baas Partisi’nin kurmayları olarak görev yapar.

13 Ekim 2015 Salı

HDP'den MHP'ye Nobel ödüllü Sancar'ın Ailesi

1.HDP’den MHP’ye Sancar Ailesi
Nobel Kimya Ödülü haberinin ardından BBCAziz Sancar’ı arar: Muhabirin sorduğu ilk soru ‘Arap mısınız, kısmen mi Türk’sünüz’ sorusu olur. “BBC’ye söyledim, ‘Arapça konuşmuyorum, Kürtçe konuşmuyorum, ben Türküm’ dedim. Ben Türküm, o kadar.”
Aziz Sancar’ın etnik köken olgusuna bakışı şöyle: “İngiltere’de kaç etnik grup var. Adama soruyorsunuz, “İngilizim” diyor. Burada da “Amerikalıyım” dersin. İstersen kökenini söylersin ama Amerikalı dedi mi, bitti.”
Nobel Kimya Ödülü alan Aziz SancarHDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar’ın amcası. Ama amcanın siyasi eğilimi yeğenden oldukça farklı.
Bugün ABD’de yaşayan Aziz Sancar ‘üç hilalli’ bir anahtarlık taşıyor. Eşi Gwen Sancar, Tarsus’ta Yörük Çadırı’nda bozkurt selamı veriyor.
Aziz Sancar’ın bir ağabeyi Kenan Sancar Türk Silahlı Kuvvetleri’nde uzun yıllar görev yapan bir emekli general diğer kardeşi Tahir Sancar da binbaşılıktan emekli… Büyük ağabey Kenan Sancar şimdi 83 yaşında kardeşinin başarılarıyla mutlu oluyor.
Aziz Sancar, ailesine çok bağlı bir insan. Ailesini görmek için Türkiye’ye geliyor. Ailesi de ona bağlı. Yılda en az bir kere gidip, iki hafta kalmaya çalışıyor. Aziz Sancar’ın pişmanlıklarından biri, İstanbul’u daha yakından tanıyamamak.

7 Ekim 2015 Çarşamba

Cümleten biyografi

1.Anılar ihtiyarların bastonu
İnsan yaşlandıkça, ‘geçmişini’ yani anılarını, kendisine dayanak haline getirir. Ve hatıraların insan için tarifsiz bir tadı vardır. Necati Sönmez bunu ‘anıların tadı’ tabiriyle adlandırıyor.
Anıların tadı’ insanın hayata tutunmasını sağlar.
İhtiyarların bastonu, hatıralardır.
2.Bir geçmiş edinmenin zamanı geldi
Murat Belge, ununu eleyip eleğini duvara asanların, “artık bir geçmiş edinmenin zamanı geldi” kaygısıyla hatıralarını yazmaya koyulduğunu söyler.
Anı yazmanın öteki edebi türler gibi, özel bir yetenek gerektirmediği söylenebilir. Yazma yeteneği olmayan ya da sabrı olmayanlar bile, Celal Bayar ve Vehbi Koç gibi başkalarından yardım alarak, anılarını dile getirmişlerdir.
Anı yazarı genelde geçmişini hatırlar ve bu geçmişi olduğu gibi anlatmaya çalışır. Ancak yaşanılan ile yazılan arasındaki süre zorunlu olarak yorum dolayısıyla da farklılıkların ortaya çıkmasına yol açar. Hatta çoğu kez onunla hesaplaşır. Geçmişini yazarken sadece özel hayatını değil, mesela meslek hayatını, toplum içinde yüklendiği rolü de anlatır. Biz buradan, yaşanılan zamanın ruhuna dair dolaylı bilgilere ulaşırız.
Anı kitapları ömrün belirli bir evresini ‘toplu döküm’ olarak ortaya koyar.