16 Ocak 2015 Cuma

Tanıdığım Afet Ilgaz: Afet Abla

1.Tanıdığım Afet Ilgaz: Afet Abla
Afet Ilgaz’ın yoğun bakımda olduğunu öğrenince hemen bir yazı yazmak için arşivime uzandım. Afet Ilgaz ile Rıfat Ilgaz’ın kupürlerini ve kitaplarını birbirinden ayırdım.
Afet IlgazKocamustafapaşa semtinde oturuyordu. 1990’lı yıllarda bu semtte ailecek bir kitabevi işletiyorlardı. Kitabevinin adı Muhteremoğlu Kitabevi idi. Kitabevi ismini Ilgaz’ın aile soyadından almıştı. Ilgaz’ın ‘Ad Semud Medyen’ kitabı bu kitabevi tarafından neşredilmişti. Kitabı bana “Değerli gazeteci dostum Mahmut Çetin Bey’e dostlukla” diyerek 14 Ocak 1992 tarihinde imzalamış.
Elimde Afet Ilgaz’la 1984 yılında Yazko’nun Somut gazetesinde yapılmış bir söyleşi var. Ilgaz bu söyleşide dine sevimli bakışından söz ediyor.
Ilgaz bir yazısında Hikmet Kıvılcımlı’dan bahsederken onun ‘Allah’a emanet olun’ sözünü dilinden hiç düşürmediğini söyler.
Belki de çok eskiden Mührü Süleymancılar toplumu bu kadar kutuplaştırmadan önce birbirimize daha yakın insanlardık.

13 Ocak 2015 Salı

Bir dinozor olarak Mina Urgan Portresi

1.Mina Urgan ve Aydın Yabancılaşması aşamaları
Aydın Yabancılaşması bir süreç… Zevkçilik, Heterodoks İnançlar, Masonluk, Pozitivizm, Sosyalizm ve Kozmopolitizm
Mina Urgan’ın aile tarihinde ve şahsında Aydın Yabancılaşması’nın aşamaları arasındaki geçişmeyi görmek mümkün.
Mina Urgan’ın adını babası Tahsin Nahid koyar. İsminin Mekke’deki Mina dağıyla ilgisi yoktur. Bu ‘Mina’ Arapça değil, Farsça’dır ve ‘şarap kadehi’ anlamına gelmektedir.
Bir Dinozorun Anıları’; gençlere yabancılaşmanın bütün renklerini tanıtan bir kitap.
Çok satan kitaplara iyi gözle bakmamak lazım. Bu kitapların arkasında bir tezgah, bir pazarlama, bir bit yeniği vardır. Kitapla ilgilenenler her hangi bir kitabın akıbetini üç aşağı beş yukarı bilir. Eğer bir kitap Türkiye ortalamasının üzerinde abartılı bir satış yapmışsa o kitap bir tasarımdır.
Mina Urgan’ın ‘Bir Dinozorun Anıları’ adlı eseri de böyle bir projedir.

6 Ocak 2015 Salı

Soğuktu ve Ankara'ydı

1.Kelimeler ve insanlar
Mina Urgan’ın ‘Bir Dinazorun Anıları’ kitabını yıllar sonra yeniden okuyorum. ‘Dinazor’ kelimesini duyunca bizim kuşağın aklına genel olarak değişime direnen ihtiyarlar ve hususen Mina Urgan gelir.
Söz ağızdan çıkar. Ama kelimeler böyledir, insana yapışır kalır. Çaresi yok.
İnsanın kendisiyle anılan kelimesinin olması ilginç bir şey. ‘Üçgen’ kelimesini Atatürk, ‘olanak’ı Bülent Ecevit bulmuştu.
Mina Urgan; ‘minnet’ kelimesi yerine kullanılan ‘gönül borcu’ tamlamasını Akşit Göktürk’ün bulduğunu söyler. Ama biz Mina Urgan’ı hep  ‘dinazor’ olarak hatırlayacağız.
2.Ânestü Nârâ’, ‘Bir ateşe yakınlaştım