Türkiye tek soruna odaklanmış. Hepimiz kendimize göre sorunun tanımını yapıyoruz. Benim ‘bölücülük sorunu’ olarak ifade ettiğim soruna, bir liberal, ‘insan hakları sorunu’ olarak yaklaşıyor. NATO, İsrail ve ABD’nin Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Büyük Kürdistan’ın kurulacağını deklare ettiklerini biliyoruz. NATO’cu Alparslan Türkeş’in ölümünden hemen önceki dönemde NATO karşıtlığına dönüşünden bunu görebiliyoruz. Durum ciddi! Eski ittifaklar dağılmış…
(Bu yazıyı Mustafa Küçük türküleri eşliğinde okuyabilirsiniz. Çünkü ben yazarken onun türkülerini dinliyorum ve sonuç alıyorum. Mustafa Küçük şimdi yazacağım ‘Doğu-İç Anadolu’nun adamı…)
1.Akıl tasnif edebilmektir
Tabii Büyük Kürdistan bir süreç işi. Aklımın bir köşesinde hep Büyük Kürdistan var. Belki bu bir paranoya… Kerbela yıldönümünde Hazreti Hüseyin’in şahadetiyle birlikte İmamı Azam’ın mahpusluğunu da düşünüyorum. Emevi zihniyetini tekrar hatırlıyorum. Sürekli çözümsüzlük üreten ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’ ile Emevilik arasında bir bağ kuruyorum. İmamı Azam, büyük adam. “Akıl tasnif edebilmektir” buyuruyor, ferahlıyorum.
Sorunlarımızı kaosa düşmeden anlamaya yani tasnif etmeye çalışıyorum.