26 Şubat 2013 Salı

Sabetaycı iki mevlevi şeyhi



1.Mevleviliğe biçilen misyon
Bugün Mevlevilik, tasavvufu kendilerine göre anlamaya çalışan bir kısım yabancılaşmış aydın tarafından, dine karşı bir eğilim olarak öne çıkarılmak istenmektedir. Mevlevilik geçmişte de daha çok yabancılaşmış üstseçkinler, arasında kabul görmüştür. Bugün Mevlevilik, ‘tarikat’ fonksiyonunu tamamen yitirmiştir.
Bürokrasi içinde yaygınlaşan mevlevilik, daima iktidarla barışık olmuştur.
Mevlevilik iktidar ilişkisi, mevlevilerin Konya’da bir siyasi güç olarak yer aldığı ilk dönemlerde bile sorun olmuştur. İşgalci Moğol yönetimi ile Karamanlı Beyliği arasında süren iktidar mücadelesinde Karaman Beyi, mevlevilerin Moğol Yönetimi’nden taraf olmasından şikayetçi olur. Buna karşı Mevlevi Şeyhi Ulu Arif Çelebi, “biz derviş kimseleriz ve Allah’ın iradesi ile devlet kime tefviz edilmiş ise ona bakar ve iktidarın yanında yer alırız” der.

19 Şubat 2013 Salı

Türklük'ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden

1.Türklük engellenemiyor
Hayatı boyuncu ‘milliyetçi olmayan’ Ertuğrul Özkök son zamanlarda Türklük vurgulu yazılar yazdı. Bu yazılar tepki alınca, Ertuğrul ÖzkökTürklük’ten istifa etme kararı aldı.
Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden biridir… PKK kurucuları Rizeli Kemal Pir’den, Adanalı Duran Kalkan’a, Çorumlu İsmail Beşikçi’ye Türklük’ten kaçış sürüyor.
Türklük’ten kaçış aslında sadece bugünün adeti değil. Yahya Kemal ve Ziya GökalpMütareke döneminde Türklük’ten kaçanları örnekleriyle anlatırlar… Osmanlı coğrafyasının değişik noktalarında Türk kökenli aydınlar, bu dönemde Türklük’ten istifa edip başka etnik yapılara kaçarlar. Ömer Seyfettin, ‘Kamçı’ öyküsünde İstanbul’da bir Türk’ün Türklük’ten kaçış hikayesini mizahi bir dille anlatır.
Bazılarının zihninde Türklük, bugün de Mütareke İstanbulu’nda olduğu gibi ‘kerih’ bir kimlik.
İşgal medyasında akredite edilmeyen Türklük, yabancılaşmış aydının üç değilinden biridir. Bunları tehlike sırasına göre şöyle sıralayabiliriz: 1.Türklük, 2.(hukuk zeminindeki) İslam 3.Osmanlı cihan hakimiyeti ideali.

12 Şubat 2013 Salı

CHP niçin dalgalanıyor ya da İdris Küçükömer

Eğer Erovizyon’a girersek, sunucusu Bülent Özveren olacak… Nazlı Ilıcak’ın 40 yıldır köşe yazarı olduğu, Ömer Üründül’ün resmi maçların resmi yorumcusu olduğu bir ülkede Bülent Özveren’in sunuculuğuna şaşırmamak gerekiyor.
Bu yüzden yaklaşık 200 yıldır onaylanmış, vaftiz edilmiş metinleri çoğaltarak konuşuyoruz. Bu yüzden kimsenin eli İdris Küçükömer’in Düzenin Yabancılaşması’ kitabına uzanmıyor. Çünkü okunsa 200 yıllık yalanların bir kısmı anlaşılacak.
1.CHP niçin dalgalanıyor?
Aslından CHP milletvekilleri Hüseyin Aygün’den Osman Aydın’a, Birgül Ayman Güler’e, CHP’nin krizinin temelinde Küçükömer’in işaret ettiği zıtlıklar yatıyor.
Bir yanda Deniz Baykal önderliğindeki Osman Aydın’dan Birgül Ayman Güler’e, ulusalcı cephe…
Diğer yanda Ötekileşme tezi mimarı Binnaz Toprak, Hüseyin AygünŞafak PaveySezgin Tanrıkulu gibi Avrupa muhipleri var.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi zor… Laiklik eskisi gibi aşırı uçlar arasında, ‘gericiliğe karşı’ yapışkan rolü oynamıyor.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Lozan'ı Daytonlaştırmak ya da Demokratik Özerklik

Lozan Barış AntlaşmasıDayton Barış Antlaşması ve Demokratik Özerklik… Birbirinden ayrı bu üç kavram, artık hayatımızın içinde bir olgu haline dönüşüyor.
Lozan Anlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal egemenliğini elde ettiği bir anlaşmadır. TürkiyeAbdullah Öcalan’ın Demokratik Özerklik projesiyle Bosna-Hersek’teki Dayton Anlaşması’na benzer bir yapıya dönüştürülecektir. Bu süreçle ülke vatandaşlığından ‘entite vatandaşlığı’na geçilmiş olacaktır.
1.Bosna-Hersek’teki Dayton Anlaşması bizi niçin ilgilendirmeli?
Bosna-Hersek’te savaşı sonlandıran Dayton Anlaşması, vatandaşlık tanımını etnik temele indirgeyen bir anlaşmadır. Dayton Anlaşması’yla üçlü etnik yapı hukuki bir zemin bulmuştur. Dayton Anlaşması, bir federasyon ve bir cumhuriyetin küçük kantonlarla amipleştiği bir idari yapı ortaya çıkarmıştır. Etnik temelli vatandaşlık anlayışı nedeniyle Bosna-Hersek idare edilmesi gittikçe zorlanan bir yapı arz etmektedir. 

Bosna-Hersek’te meclisten bir kararın alınabilmesi için her entiteden gelen milletvekillerinin belli yüzdesinin o karara onay vermesi gerekmektedir. İşte bu sebepten dolayı, Bosna-Hersek’in devlet düzeyindeki meclisinde bir düzine tıkanıklık bulunmaktadır. Farklı millet temsilcilerinin çok az konuda uzlaşabiliyor olmaları yüzünden köklü reform kararları alınamamaktadır.
Dayton Anlaşması’nın dördüncü tarafı konumunda olan Batı, icranın içinde bir taraf konumundadır.
Bugün Bosna Hersek’te her birim, birbirinden bağımsız devletler gibi hareket etmektedir.