31 Mart 2015 Salı

Umberto Eco: Kıyamet bir elektrik arızasından kopacak!

1.Umberto Eco: ABD’nin kıyameti elektrik
2003 yılında ABD’nin doğusunu felç edip, karanlığa boğan elektrik kesintileri, İtalyan felsefeci Umberto Eco’nun ‘‘kıyamet bir elektrik arızasından kopacak’’ düşüncesini akıllara getirmişti.
ABD’nin elektrikle büyük imtihanı
ABD’nin kuzey doğusu ile Kanada’nın güney doğusunda çok büyük bir alanda 14 Ağustos 2003 tarihinde yaşanan elektrik kesintisi, New York başta olmak üzere pek çok büyük kentte ‘11 Eylül Sendromu’ görüntülerine neden olmuştu. 
ABD’deki elektrik krizi, Consolidated Edison elektrik şirketinin Niagara’daki santralinin aşırı yüklenme nedeniyle devreden çıkmasıyla meydana gelmişti.
Bu kesintiden ABD’nin New York, Detroit, Cleveland kentleri Kanada’nın Ottowa ve Toronto kentleri etkilenmişti. Krizden sonra bu şehirlerde ulaşım tamamen durmuş, insanlar asansörlerde ve metroda mahsur kalmıştı.
Bu durum ister istemez Umberto Eco’nun ‘Kıyamet bir elektrik arızasından kopacak!’ iddiasını akıllara getirmişti.

24 Mart 2015 Salı

Bunalımdan İslam'a Ayşe Şasa

1.Nejat İşler’den Vedat Türkali’ye Batıcı koloninin tercihleri
Geçtiğimiz günlerde bir grup Sol seçkin, seçimlerde Abdullah Öcalan’ın partisi HDP’yi destekleyeceğini açıkladı. Gazeteler, haberin başlığını Nejat İşler isminden hareketle koydu. Oysa bu oluşumda temel isim Vedat Türkali’dir.
Cemil Meriç’in tespitiyle söylersek o ‘neyi yıkacağını’ bilir.
Ayşe Şasa, sinemaya girdiği altmışlı yıllarda, Yeşilçam’ın ünlü yönetmen, senarist, oyuncu ve yapımcılarından bir grubun içindedir. Bu gruptan Atilla TokatlıAyşe Şasa ile evlenecektir.
Atilla Tokatlı’nın nikah şahidi Atıf YılmazAyşe Şasa’nın şahidi ise Vedat Türkali’dir. Bundan bir süre sonra Atilla Tokatlı ve Ayşe Şasa boşanır.
Atıf Yılmaz ise önce Ayşe Şasa sonra da Vedat Türkali’nin kızı Deniz Türkali ile evlenir.

17 Mart 2015 Salı

Yaşar Kemal'le Yılmaz Güney Moda'da yetiştirildi

1.‘Bilim ve Yanılgı’ kitap ismi olarak çok şey söylüyor
Biyografi ve hususen soybilim araştırmaları bilimsel yöntemlerle şekillenir.
Biyografi edebiyat mıdır, tarih midir? Sorusunun cevabını bile öncelikle tarihten yana cevaplamak gerekir. Çünkü işlenilen malzeme insan hayatının aşamaları üzerinde şekillenir.
Öyleyse hayatın malzemelerinin derlenmesi öncelikle bilimsel dayanaklardan yoksun olmamalı. Edebiyatın hakkı, bilimsel verilerin üzerine bir inşadır.
Bilim ve Yanılgı’ Taha Akyol’un bir kitabının ismi. Bu kitap ismi bile bilimsel yaklaşım adına çok şey söylüyor.
Osman Çakır, 12 Eylül 1980 darbesine kadar yayınlanan Devlet dergisinin idari işler müdürü idi. Çakır, nehir söyleşi tarzı iki kitap yayınladı. ‘Hatıralar Yahut Bir Vatan Kurtarma Hikayesi Nevzat Kösoğlu ile Söyleşiler ve Türk Milletine Borcumuz Var İdris Yamantürk üzerine yazdığı eserler yakın tarihimize ışık tutuyor.
Türk Yurdu dergisindeki haftalık sohbetlerimizde Osman Çakır’ın benim ‘Bir yabancılaşma tasarımı olarak Yaşar Kemal’ yazıma eleştirileri oldu. Eleştirinin özeti, yazıda bazı zorlamaların varlığı idi.
Eleştiri bir bakıma doğru. Çünkü yazıda eksik noktalar vardı. Yazının eksiklerini Yalçın Küçük’ün ‘Büyük naif yazarımız Yaşar Kemal üzerine doğru-yanlış cetveli’ yazısından tamamlıyoruz.

10 Mart 2015 Salı

Niçin Biyografi Atölyesi?

1.Şeytanın bacağını kırmak için hayal et!
 Kemal Tahir okurları bilir, üstadın bir dergi projesi vardır… Notlar’da ve diğer sohbetlerinde dergi projesinden sık sık bahseder. Kemal Tahir dergi projesini o kadar abartır ki, giderek proje gerçekleşmesi imkansız bir ütopya haline gelir.
 Ve fakat bu ütopik dergi projesi olmasaydı Kemal Tahirciler’in çıkardığı ‘Türkiye Defteri’ dergisi gerçekleşemezdi.
 Yahya Kemal, ‘insan hayal ettiği müddetçe yaşar’ buyuruyor.
 Türkiye’de bugün birçok şey var.
 200 üniversite, dünyanın 16. ekonomisi, 13. kültür ekonomisi, yıllık 47 bin çeşit kitap yayını.
 Ama eğitim sisteminin gençlerimizi sarmaladığı kariyer düşüncesi nedeniyle aşırı bir rasyonelleşme var. Bu rasyonelleşme, gençlerin ütopya oluşturmasını engelliyor.
 Küresel sistem idoller eliyle ülkeleri sömürüyor, sömürdüğü ülkenin insanlarını edilgenleştiriyor, geleceğini yok ediyor.
 İdoller, küresel sitemin şaklabanlarıdır.
 İdoller, bazen şair, bazen yazar, bazen türkücü, bazen sinema oyuncusu, bazen futbolcu olabilir. Önemli olan pasifleştirmek ve insanların aklından gelecek tahayyülünü almaktır.
 Tezgah buysa oyunu bozmak gerek.

3 Mart 2015 Salı

Bir yabancılaşma tasarımı olarak Yaşar Kemal

1.Yalan mesajların Yaşar Kemal’i
Yaşar Kemal’in vefatı üzerine başsağlığı mesajları ardı ardına yayınlanıyor.
Sol ve bölücülerin matemini anlıyorum.
Sağ seçkinlerin başsağlığı mesajlarını dinliyorum. Mesajlarda Yaşar Kemal’in barış sevdası’ndan eşkıya İnce Memed’in yüceltilmesine kadar birbirinden saçma görüşler yer alıyor.
Bugün bize ışık tutan hocamız Cemil Meriç
Okuyoruz Cemil Meriç’i: “Bizi helak eden ne ahlaksızlık, ne bencillik ne kafamızın ağır işlemesi. Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu.”(Bu Ülke)
Buradaki ‘kültür yokluğu’nu sıradan ‘kültürsüz’lükle karıştırmayalım.
Meriç’in söylemek istediği bir nevi ‘kültür laikliği’ içinde oluşumuz. Sorun inandıklarımızın yaşamaya dönüşmemesi. İnancı ayrıhayatı ayrı algılıyoruz.
Devam ediyor Cemil Meriç: “Bir öğrenci kayıtsızlığı içindeyiz. Hoca tanımadığımız için yardım görmemize imkan yok. Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz.”(Bu Ülke)