23 Eylül 2014 Salı

Suriye Türkmenleri örgütleniyor

1.Etnosu diriltecek ilk hamle ‘X-faktörü’

Türk kamuoyu PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin genel başkanı SalihMüslim’i politik bir lider olarak biliyor.

Ancak kamuoyumuz ne Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa’yı, ne Türkmen Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Muhammed Vecih Cuma’yı ne de Türkmen Kitlesi Partisi Genel Başkanı Yusuf Molla’yı tanıyor.
Suriye Türkmenleri’yle ilgili aklımızda kalan tek fotoğraf Çobanbey’deki IŞİD katliamı.
Etnolog-tarihçi Gumilev, etnosu diriltecek ilk hamlenin ‘X-faktörü’ olduğunu söyler… ‘X-faktörü’ insan psikolojisinde gizlidir. ‘X-faktörü’nü hayata geçirecek olan ise passioner liderliktir.
Herhangi bir etnosta passioner liderliğin gayretleri, bütün bir sistemi gelişim yönünde etkiler. Passioner liderlik oluşumun birinci yaratıcı aşamasına adım attığı zaman X-faktörü’ devreye girer maddi ve manevi değerler de birikmeye başlar.

2.‘Bürokratik Yönetim Geleneği’nin politikasızlık politikası

Türkiye’nin Suriye politikasında artılar ve eksiler iç içe.
İlk örneğimiz olumlu olsun.
Başta Erdoğan olmak üzere Davutoğlu ve kurmayları Suriye Türkmenleri’nin sorunlarına yaklaşırken, parti asabiyeti göstermeden hareket ediyor. TBMM’deki Suriye Dostluk Grubu Başkanlığı’na aslen Suriye Türkmenleri’nden olan MHP’li Mehmet Şandır’ın seçilmesi böyle bir yaklaşımın sonucu. Aynı durum Suriye Türkmen Meclisi’nin oluşum sürecinde de sürdürülüyor. Şandır bugün Suriye Türkmen Meclisi Onursal Başkanı.
Bütün bu olumlu yaklaşıma rağmen Şandır, mevcut durumdan kaygılı: “Suriye Türkmenleri çok mağdur ve mazlumlar. Türk olmanın faturasını ödüyorlar. Türkiye’ye sığınanlara yardım etmek, Irak’ta, Suriye’de katledilmelerini engellemiyor.”
Aslında olumsuzlukların önemli bir kısmı ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’nin tasarladığı Türk Dış Politikası’nın genel olumsuzluklarını kapsıyor.
Türkiye’nin yönlendirdiği Suriye Türkmenleri, başlangıçta Özgür Suriye Ordusu saflarında yer aldı. Özgür Suriye OrdusuIŞİD ve Esad güçleri karşısında geri çekilince, durum Suriye Türkmenleri’ni de etkiledi. Bir yıl içinde Suriye’de silahlı hiçbir Türkmen birliği kalmadı.
Katliam ve göç
Türkmenler, son 3 yılda Suriye ve Irak’ta 50 bin kayıp verdi. Suriye’de 1,5 milyon Türkmen ülke dışına göç etti.
Suriye’de Bayır-Bucak, Çobanbey, Telabyad ile Halep ve Humus’a bağlı 300’den fazla Türkmen köy ve kasabası yerle bir oldu. Birçoğu da IŞİDPKK’nın Suriye uzantısı olan PYD ve Suriye’deki Esed rejimi güçlerinin eline geçti.
3.Türkmen kimliğinin platformu: Suriye Türkmen Meclisi
Suriye Türkmen Meclisi’nin kuruluşu Dr. Esat Arber başkanlığında düzenlenen 1. Suriye Türkmen Platformu toplantısında gündeme geldi. Toplantı 15 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da gerçekleşti.  
Toplantıya Rakka, Halep, Lazkiye-Tartus, Şam-Golan Tepeleri, Hama, Humus bölgelerinden yaklaşık 1000 delege katıldı.
Toplantıda Suriye Türkmenleri’nin siyasi bir örgütünün olması gerektiği vurgulandı.  
Platform’dan Meclis’e
Yine Gumilev’e dönelem… Passeizm, aktüalizm ve fütürizm, etnik dinamiklerin üç aşamasını yansıtır. Fakat bundan başka, etnosun durumuyla mütenasip zaman kategorisinin referans çevresinin (frame of reference) de olması gerekir. Suriye Türkmenleri etnos’u için Türkiye Cumhuriyeti doğal bir referans çevresi oluşturmaktadır.

Suriye Türkmen Meclisi’nin kurulması ve gerekli seçimlerin yapılması amacıyla 28-31 Mart 2013 tarihlerinde Ankara’da Suriye Türkmenleri Meclisi Kuruluş Toplantısı düzenlendi. Toplantı 350 delegenin, 50’yi aşkın davetli ve yabancı konuğun katılımlarıyla gerçekleşti. Anıtkabir ziyaret edildi, ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül heyeti kabul etti.  
Toplantı, Platform Başkanı Muhammed Ali Bardakçı, Suriye Türkmenleri Onursal Başkanı Mehmet Şandır, Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet DavutoğluSuriye Ulusal Koalisyonu Başkan Yardımcısı ve Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra’nın konuşmaları ile devam etti.
31 Mart 2013 tarihinde ise Suriye Türkmen Meclisi’nin oluşumu için seçimler yapıldı. Samir Hafiz’ın meclis başkanlığına seçilmesiyle Meclis yürütme ve çalışma organları oluşturuldu.
Suriye Türkmen Meclisi 2’inci Genel Kurulu’nda ise meclis başkanlığına Abdurrahman Mustafa seçildi. Irak Türkmen Cephesi’nin istikrarsız liderlik anlayışı Suriye Türkmen Meclisi’ne de sirayet etmiş durumda.
Dr. Turhan Ketene, Sinan Çelebi, Sanan Ahmet Ağa, Vedat Arslan, Dr. Faruk Abdullah Abdurrahman, Dr. Sadettin Ergeç ve Erşad Salihi… Bu isimler Irak Türkmen Cephesi’nin bugüne kadar görev alan liderleri.
Barzani ve Talabani gibi liderler karşısında bu isimlerin varlığını hatırlayan var mı? Passioner liderlik tasarımı olmadan herhangi bir başarı mümkün değil.
4.Suriye Türkmen Meclisi temsilcilerinin Türk Ocakları ziyareti
Türk OcaklarıSuriye Türkmenleri’nin dertleriyle dertlenen bir milli kuruluş. Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, Türk Ocakları Genel Merkezi’ni ziyaret ederek yönetim kurulu üyeleriyle Türkmenler’in durumlarıyla ilgili istişarelerde bulundu.
Görüşmeye Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa ve Suriye Türkmen Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet TürkhanSuriye Türkmen Meclisi Onursal Başkanı Mehmet Şandır katıldı.

Türk Ocakları Genel Başkanı Prof.Dr. Mehmet Öz ve yönetim kurulu üyelerini ziyarete gittiğimiz bir güne rastlaması nedeniyle biz de gazeteci kimliğimizle bu görüşmede bulunduk.
Kurbanlarımız Suriye Türkmenleri için
Türkmen temsilcileri Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet ÖzTürk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Orhan Kavuncu ve Türk Ocakları Merkez Yönetim Kurulu üyeleriyle Suriye Türkmenleri için düzenlenen Kurban Kampanyası’nın detaylarını görüştü.
Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa sadece Türkiye sınırları içinde bulunan kamplarda değil, Suriye içindeki bölgelerde de etkin olduklarını ve kesilecek kurbanların Golan Tepeleri dahil Suriye’nin bütün bölgelerinde ihtiyaç sahiplerine iletileceğini belirtti.
Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa Türk Ocakları’na çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Yapılan yardımların Suriye Türkmenleri tarafından sevinçle karşılandığını ve maddi yararının ötesinde moral olarak büyük katkısı olduğunu ifade etti.
Ramazan yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştı

Türk Ocakları, Ramazan ayında Suriye Türkmenleri’ne erzak yardımı yapmıştı. Hatay, Osmaniye ve Gaziantep’teki kamplarda yaşayanlara yapılan yardımlar yerel yönetimler ve kaymakamların koordinasyonuyla gerçekleştirilmişti.
5.Suriye Türkmenleri’nin handikapı dağınık yerleşim
Suriye TürkmenleriSuriye’nin hemen her bölgesinde dağınık olarak yaşamaktadır. Bu dağınıklık Suriye Türkmenleri’nin belirli bir güç oluşturmasını engellemektedir. Türkmenlerin toplu olarak yaşadığı kırsal kesimlerde ise öncelikli kimlik etnos kimliği değil, aşiret kimliği olmaktadır.

Suriye Türkmenleri’nin bölgesel dağılımı
Halep bölgesinde Türkmenler aşiretler topluluğu şeklinde yaşamaktadırlar. Bu aşiretlerin başlıcaları şunlardır: Bekmişli, Hacı AliliKaraşıhlı, Kadirli, Güneçli, Haydarlı, Kızıklı, Araplı, Barak, Karakeçili, Elbeyli, Karakoyunlu, Avşarlı, Bayat.
Suriye Türkmenleri, Azaz bölgesi, Bab bölgesi, Carablus bölgesi ve Münbuç bölgesindeki köylerde yaşamaktadırlar.

Lazkiye bölgesindeki Türklerde Halep de olduğu gibi aşiret yapısına rastlanmaz. Burada Türk nüfusu Bayır Bölgesindeki köylerde, Bucak bölgesindeki köylerde, Sulayıp ve Burç İslam bölgelerinde yaşamaktadır.

Humus TürkleriBaba Amr, Mitras, Arcun, Zara, Alhusun, Dakabira, Kızhıl, Ümülkasab, Samalil ve Burç kaya bölgelerinde yaşamaktadırlar.

Hama Türkleri ise; Akrab, Tulhuf, Hazzur, Havur El TürkmenBeyit Natır ve Hırmıl bölgelerinde yaşamaktadır.

Bunlarla birlikte, Rakka, Şam, işgal altındaki Golan Tepeleri, Tartus ve İdlip şehirlerinde de Türkmenler yaşamaktadır.
6.Hatime: Ortadoğu’da her etnisite bir devlete dayanıyor

Ortadoğu’da Dürziler’in arkasında İngiltereMaruniler’in arkasında FransaNusayriler’in arkasında RusyaSünni Araplar’ın arkasında Suudi ArabistanŞiiler’in arkasında İranBarzanici Kürtler’in arkasında İsrail, PKK’nın arkasında bütün Batı ülkeleri ve Ermeni Diasporası var.

Mantıken Türkmenler’i de Türkiye’nin desteklemesi gerekiyor. Ama ne Irak’ta ne de Suriye’de bunu yeteri derecede göremedik.
Türkiye, tarih boyunca yaptığı gibi bugün de etnik ayrım yapmadığını söyleyerek kendini aldatmaya devam ediyor. 
Osmanlı’dan bugüne ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’nin açmazı kendilikbilgisi’nden uzak oluşudur.

Biz kimiz?’ sorusunu cevaplamadan sorunları çözmek mümkün değil.

Suriye Kürtleri ve Türk Basını
Suriye KürtleriTürkiye’yi bölme sürecini başlatan PKK’ya kucak açan ve Öcalan’ın Türkiye için önerdiği Demokratik Özerklik modelini PYD örgütlenmesiyle Kuzey Suriye-Rojava’da hayata geçiren bir etnos.
PYD güçleri IŞİD karşısında yenilince şimdi binlerce Kürt göçmen Türkiye’ye sığındı.
Kendilikbilgisi’nden uzak Türk Basını, Yezidi ve Kürt göçmenlere gösterdiği ilginin binde birini 1,5 milyon Suriye Türkmeni’ne göstermedi.
Suriye Türkmenleri, hem Suriye içindeki doğal çatışmaların mağduriyetini yaşıyor hem de Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak yaptığı hamlelerin bedelini ödüyor.
TürkiyeIrak Türkmeneli’nde yaptığı yanlışların aynısını Suriye Türkmenleri üzerinde uygulamaya devam ediyor. Her etnosu ayakta tutan temel motivasyon passioner liderlik statüsüdür. Suriye Türkmenleri, siyasi partileri aracılığıyla bir an evvel liderlik kurumunu inşa etmelidir.
Suriye Türkmen Meclisi tıpkı Irak Türkmen Cephesi gibi yatay bir örgütlenme modeli öneriyor. Bu durum passioner liderlik kurumunun oluşmasını önlüyor. Passioner liderlik kurumu inşa edilmeyince kitleler omurgasızlaşıyor, pasifize oluyor.

Türkmen Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Muhammed Vecih CumaTürkmenler’in kimliğini korumak amacıyla partileştiklerini söylüyor. Cuma, doktor ve Halep Tabip Odası Eski Başkanı. Türkmen partilerin passioner liderlik perspektifiyle yeniden tasarlanması gerekiyor.

Etnosların yok oluşları tesadüfi değildir

Gumilev, etnosların yükselişlerinin ve yok oluşlarının tesadüfi olmadığını söyler. İdealleri yok eden süreçler, ahmak ve hain insanların kararlarıyla oluşur. Olumsuz insanların mevcudiyeti etnik dezentegrasyon sürecini başlatır. Bu tür süreçler gözlemlendiğinde etnosların yok oluşlarının tesadüfi olmadığı görülür.

17 Eylül 2014 Çarşamba

Ne diyordu Sencer Divitçioğlu?

1.Köktürkler, Nuşirevan ve Peygamber Efendimiz
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed kendisinden önce yaşayan İran-Sasani hükümdarı Nuşirevan’ı adil bir yönetim kurduğu için övmüştür. Nuşirevan vefat ettiğinde Peygamber Efendimiz 30-35 yaşlarındadır.  
Nuşirevan bir Göktürk prensesiyle evlenmiştir. Bu evlilikten üç prenses doğmuştur.
Hazreti Ömer zamanında Sasani Devleti ile İslam Devleti savaşır. Savaş sonunda Sasani ordusu yenilir. Alınan esirler arasında bu üç prenses de vardır. Prenseslerden Şehr Banu Ğazele ile Hazreti Hüseyin evlenir. Bu evlilikten Zeynel Abidin dünyaya gelir. Diğer iki prensesle Hazreti Ebu bekir’in oğlu Muhammed ve Hazreti Ömer’in oğlu Salim evlenir.
Bugün ‘seyyid’ olarak nitelediğimiz insanların soyu bir yönüyle Hazreti Hüseyin vasıtasıyla Peygamber Efendimiz’e ulaşırken, diğer yönüyle Göktürk kökenli Sasani prensesi Şehr Banu Ğazele’ye dayanır.
Ahmet Sarbay’ın ‘Asr-ı Saadet’te Türkler’ kitabında kaynaklara dayanılarak anlatılan bu evlilik, İslam coğrafyasının önemli bir kısmını kapsayan fizikötesi yorumları gerektiren hikmetli bir evliliktir.
Sencer Divitçioğlu’nun yazdığı ‘Kök Türkler’ kitabı, Yapı Kredi Yayınları’nın neşrettiği 4 bini aşkın kitap arasında sınırlı saygın kitaptan biridir.

10 Eylül 2014 Çarşamba

Bir Ermeni komitacısı olarak Fatih Akın

1.Fatih Akın ve bir Ermeni filmi olarak Kesik
Fatih Akın, Almanya’da yaşayan Türk kökenli bir yönetmen… Duvara Karşı’ ve ‘Cennetin Kıyısında’ filmleriyle tanınıyor.

Akın’ın son filmi ‘Kesik’ 1915 Ermeni Tehciri’ni anlatan olayları ele alıyor. Mardin’de 1915 Olayları sırasında ailesini kaybeden bir Ermeni demircinin hikayesini anlatıyor. Ermeni tezlerinin işlendiği ‘Kesik’ filmi, meseleye ‘tehcir’ değil ‘soykırım’ olarak yaklaşıyor. Film 5 ülkede 21 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilmiş.
Fatih Akın, Amerikan New York Times gazetesine verdiği söyleşide filmden sonra tehditler aldığını söylüyor. Akın, söyleşide “Sanat için ölmeye değer” diye cafcaflı laflar etmiş. Bu tehdit numarası Salman Rüşti’den bu yana ha bire tekrarlanır. Tehdit polemiği, pazarlamanın bir parçasıdır.
Akın, filmin yol açacağı tartışmaları göğüslemek için 7-8 yılını verdiğini söylüyor. “Ben Türklerin bir Ermeni kahraman hakkındaki bir filmi sindiremeyeceğini iyi biliyorum” diyerek Türkler’e hakareti de ihmal etmiş.

3 Eylül 2014 Çarşamba

Ne diyordu Mümtaz Turhan?

Bu yazının güncel bir mesajı yok. Satır aralarında hiçbir kişiye ve kuruma gönderme yapılmamıştır. Sadece Mümtaz Turhan’ı anlaşılması gerekli bir bilim adamı olarak gördüğümüz için anlamaya çalıştık.
1.Mümtaz Turhan’ın hayatı bir göç hikayesi
Bu bölümü, Mümtaz Turhan’la aynı bölgenin insanı Ağrı’lı Burhan Çaçan’ın sesinden ‘Göç göç oldu göçler yola düzüldü’ türküsü eşliğinde okumak evladır.
Mümtaz TurhanMeşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğar. Doğduğu köy, Aşağı Pasin’de Azaplar Köyü’dür. Dönemin şartlarının ağırlığı köyünün ismi Azaplar’dan başlayarak yaşadığı bir döneme damgasını vurur. Zor şartlara rağmen ilköğrenimini Horasan’da yapar. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı devam etmektedir. Memleketi ErzurumRus ve Ermeni İşgali’ne uğrar. Rus işgalcilerinin ve Ermeni komitacılarının önünden kaçan kitleler içinde ailesiyle birlikte o da yer alır.
Turhan’ın amcasının çocukları Halit Sezen ve İbrahim ErturanDergah Yayınları’ndan çıkan ‘İki Kardeşten Seferberlik Anıları’ adlı kitabında ailenin Rus İşgali sırasında yaşadığı hicreti anlatır.
Aile, sırasıyla Aşkale, Şebinkarahisar, Sivas, Kayseri, Konya ve Karaman’a göç eder. Bu göçün belki de en önemli kazancı mümtaz Turhan’ın eğitim hayatının devam etmesini sağlamasıdır. Doğduğu bölgede kalsa, büyük ihtimalle eğitim hayatına devam edemeyecek olan Turhan, göç vesilesiyle eğitimine devam etme imkanı bulur. Ortaöğrenimini bu yüzden Kayseri, Bursa ve Ankara’da tamamlar.