30 Temmuz 2014 Çarşamba

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kayınpederi Emin Bilgiç

1.Sümerolog Emin Bilgiç
 Dikkat ettiniz mi bilmem, ‘Türk Milleti Türk Milleti’ diye başlayan mehter marşımız ‘Türk kavminin beş bin yıllık yuvası/ Güzel vatan sanki cennet ovası’ diye devam eder.
 Güzel vatanın beş yıllık Türk yuvası oluşunun kaynağı ‘Sümerler’in Türklüğü’ meselesini gündeme getirir.
 Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kayınpederi Profesör Emin BilgiçTürkiye’nin en eski Sümerologlarından biridir.
 İhsanoğlu’nun kayınpederi Emin Bilgiç’le tanışması bile Bilgiç’in Mısır’a Anadolu’daki Sümerler’den sonraki uygarlık Hititler hakkında bir konferans vermek için gitmesiyle gerçekleşir. Mısır konferansı sırasında Emin Bilgiç’in mihmandarı Mısır’da doğup büyüyen bir isim olan Ekmeleddin İhsanoğlu’dur.
 Emin Bilgiç, 1916 yılında Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde doğdu. DTCF’nin ilk mezunlarındandır. Sümeroloji, Assirioloji, Hititoloji ve Arkeoloji tahsili yaptı. 1943 yılında doktorasını tamamladı.
 BilgiçDemokrat Parti Yozgat Milletvekili Niyazı Ünal’ın kızı Ülker Hanım ile evlendi. 1949 yılında doçent oldu. 1952 sonundan 1954 mart ayına kadar İngiltere’de araştırmalarda bulundu. 1955 yılında profesör ve kürsü başkanı oldu. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147’lere dahil edildi. Bunun üzerine Almanya’nın Hamburg Üniversitesi’ne gitti. Yurda dönüşünde 1966 yılında DTCF Dekanı seçildi. 1983 yılında emekli oldu.

23 Temmuz 2014 Çarşamba

İsrail firmalarını boykottan Yerli Marka İdeali'ne

1.İsrail mallarını boykot
Markete alışveriş için gittiniz. İsrail’in Gazze katliamının görüntüleri şuuraltınıza yer etmiş. Deterjan bölümüne girdiniz. Elinizi attığınız her markanın yolu İsrail’e çıkıyor. Bu ürünleri boykot etmek istiyorsunuz ama karşınıza yerli alternatif çıkarılmamış. Var olan markaları da siz bilmiyorsunuz.  
Deterjan bölümünden gıda bölümüne geçtiniz. Önce yağ markalarını gözden geçirdiniz. Burada da durum çok farklı değil. Diğer reyonları saymaya gerek yok. Durum hep aynı.
O zaman Turgut Özal’dan bu yana ‘tüketiciyi koruma’ adı altında yabancı markalara olan düşkünlüğünüzün nelere yol açtığını görüyorsunuz. Karşılaştığınız şey sıradan bir durum değil, Yerli Malı kavramının hakikatiyle yüz yüze geldiniz.
2.İsrail’in kuruluşu ve Atatürk’ün yanılması
1937 yılında İsrail kurulurken Atatürk ağır hastadır. Kuruluş gerçekleşirken ağır hastalığına rağmen TBMM’ye gelerek tarihi konuşmalarından birini yapar. Atatürk bu konuşmasında İsrail’in Filistin topraklarında kuruluşunun tarihsel bir yanlış olduğunu değinir ve İslam Dünyası’nın İsrail’in varlığını kabul etmeyeceğini ileri sürer.

16 Temmuz 2014 Çarşamba

İhsanoğlu hazırlanan adam mı?

1.İhsanoğlu’nun zamanı bekleniyor mu?
Yazar Demirtaş Ceyhun 2000 yılında Cumhuriyet gazetesinde yazdığı bir makalede Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ilerdeki görevler için hazırlandığını, zamanının beklendiğini söylemişti. İhsanoğlu, bu iddiaya 23 Temmuz 2000 tarihinde karşı çıkmıştı.
Demirtaş CeyhunAvrupa Parlamentosu Türk Milletvekillerinden Ozan Ceyhun’un babası. Demirtaş Ceyhun’un bakış açısıyla oğlu Ozan Ceyhun’un Avrupa Parlamentosu milletvekili seçilmesine bakınca orada da aynı ‘hazırlanan adam’ durumunu görebiliyoruz.
Adnan Menderes’ten Süleyman Demirel’e, Turgut Özal’a, Alparslan Türkeş’ten Necmettin Erbakan’a politikanın ‘uluslararası ilişki’lerin bir parçası olduğunu biliyoruz. Benzer durum şimdiki cumhurbaşkanı adayları İhsanoğlu, Erdoğan ve Demirtaş için de geçerlidir.
Demek ki, genellemeler bizi sağlıklı sonuçlara götürmüyor. Her öne çıkan ismin ardında ‘uluslararası ilişki’ aramak bizi sağlıklı sonuçlara götürmez.
Uluslararası ilişki’ varsa bile bu ilişkinin nereye evrildiğini bilmeden suçlama hakkımız yok.

8 Temmuz 2014 Salı

Mehmet Akif'in Türkçe mealinin sırrı İhsanoğlu'nda

1.Akif’in misyonu
Kader bazı insanlara önemli misyonlar yükler… Mehmet Akif Ersoy da bu insanlardan biridir. Mehmet Akif, ‘İstiklal Marşı Şairi’ olarak devlet-millet kaynaşmasının anahtar kişiliklerinden biridir. Böyle bir kişiliğe Kur’an-ı Kerim meali görevi verilmesi ayrıca önemlidir.
İnançlı bir şair olan Akif yaşadığı dönemde kamuoyunun hafızasında meal yazabilecek en iyi kişilerden biri olarak yer etmiştir. TBMM görüşmelerinde bu durum açıkça görülmüştür. Böyle bir kanaat oluşumunda dindar kişiliği yanında Akif’in yazı ve şiirlerinde ayetlere atıflarda bulunması, daha önce AbdülazizÇavuş’tan meal çevirileri yapması da etkili olmuştur.
2.Türkçe meal talebi
Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali’nin ve tefsirinin yapılması, Meşrutiyet’ten sonra ülkemiz kamuoyunda konuşulmaya başlanmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra iki Kur’an tercümesi yapılmıştır… Fakat bu teşebbüsler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TBMM üyeleri tarafından olumsuz karşılanmıştır.
1925 yılının Şubat ayında TBMM’de İslam’ın temel kaynaklarının Türkçe’ye kazandırılması konusu gündeme gelmiştir. Eskişehir mebusu Abdullah Azmi Efendi’nin öncülüğünde 50 mebus önerge verir… Önerge kabul edilir. Önergenin kabul edilmesinden sonra ‘Kuran-ı Kerim Türkçe Tercüme ve Tefsiri’ için Diyanet İşleri’ne ödenek ayrılır…

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Serol Teber ve Türk işçilerinin ince sızısı 'yurtsama'

1.Serol Teber kimdir?
 Serol Teber sol orijinli bir psikiyatr… Teberİstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöro-Psikiyatri Kliniği’ndeki uzmanlık eğitiminden sonra Almanya’ya gider. Çeşitli kliniklerde nöro-psikiyatr olarak çalışır.  Düsseldorf Üniversitesi’ne bağlı eğitim ve öğretim kliniği Landensklinik Viersen’de görev yapar. Teberİsviçre’de de kliniklerde çalışır.
 Hekimlik dönemi Türk işçilerinin yoğun olarak yurt dışına gittiği ve çalışma hayatına girdiği 1970’li yıllardır.
 İşçi Göçü ve Davranış Bozuklukları (1980), Göçmenlik Yaşantısı ve Kişilik Değişimi (1993) adlı eserleri bu çalışmaların sonucunda ortaya çıkar. Paris Komünü’nde Üç Türk bir başka orijinal eseri.
 2.Türk işçilerinin bunalımının dilinde karşılığı yok!
 Teber, çalışmaları sırasında Türk işçilerinde daha önce psikiyatri geleneğinde olmayan bir hastalığa rastlar. Türk işçilerinin her yanı sızlamaktadır.
 Teber, anlatıyor: “Almanya’da özellikle 70’li yılların sonlarına doğru birdenbire, küçük bir salgın şeklinde çalıştığım kliniğin servislerinin Türkiye kökenli insanlarla, kadınlar olsun erkekler olsun, işgal edildiğini gördük. Kadın servisinin yarısından çoğu bizimkiler, erkekler bölümünün yarısından çoğu yine bizimkiler.”
 Alman bilim adamı Profesör Villigen bir gün vizite yaparken çekici kaldırıp yere atar ve şunları söyler: “Çocuklar ben sizden yardım istiyorum. Bu olay nedir, nasıl oluyor böyle?”