1.Hoybun Cemiyeti’nin amacı Ermeni-Kürt İttifakı
Hoybun Cemiyeti; Ermeniler’le Kürtler’in ortak kurduğu bir örgüttür… Amaç Türk Devleti’ni yıpratmak, Yavuz Sultan Selim ve İdrisi Bitlisi vasıtasıyla kurulan Türk-Kürt İttifakı’nı parçalamaktır.
Hoybun Cemiyeti’nin Başkanı Ermeni Vahan Papazyan’dır.
Süreyya Bedirhan amacı şöyle özetler: “1927 Ekimi’nde Kürtler’in savunucusu Hoybun ile Ermeni halkının temsilcileri Türkler’i ortak düşman kabul ettiler ve dayanıklı ilgilerinin ortaklığı onları genel bir barışmaya götürdü. Kendi ırkım adına onların meşru ulusçul istekleri Bağımsız ve Birleşik Ermenistan’a saygı duyuyorum.”
Bugün PKK, Hoybun Cemiyeti’nin amaçlarını gerçekleştirmek için çalışıyor.
2.Kürt-Ermeni Çatışması
Doğu ve Güneydoğu çok dilli, çok halklı bir yapıya sahiptir… Bölgede yaşayan Kürtler ve Ermeniler arasında tarih boyunca sorunlar yaşanmıştır.
Ermeniler Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’ni içerden vurdu. İki halkın birlikte yaşaması imkansız hale geldi.
Ermeniler’e karşı oluşan tepkinin mağduriyete yol açmaması için Ermeni Tehciri uygulandı.
Osmanlı Devleti tarafından 1915 yılında yürürlüğe konuldu. Tehcir sırasında göç eden Ermeniler’e bazı kontrolsüz grupların saldırıları oldu. Bu grupların çoğunluğu Kürtler’den oluşuyordu.
Ermeni Tehciri’ni soruna çeviren kontrolsüz Kürt grupları olmuştur.
3.Emin Ali Bey’in oğlu Süreyya Bedirhan
Bedirhan Bey’in büyük oğlu Emin Ali Bey, Kürt Teali Cemiyeti’nin başkanlığını yapmıştır.
Emin Ali Bey ve oğlu Süreyya Bedirhan Kürtçülük tarihinin önemli isimlerindendir.
Süreyya Bedirhan, daha 1904’te yani Abdülhamit Dönemi’nde Türkiye’nin güvenliğine karşı komplo kurduğu için hapse atılır.
Süreyya Bedirhan, 1906’da Bedirhanlar’ın İstanbul Belediye Başkanı Rıdvan Paşa’yı öldürtmesinden sonra Mekteb-i Sultani’den alınarak sürgüne gönderilir.
İkinci Meşrutiyet’in ilan edilişinden sonra İstanbul’a dönen Süreyya Bedirhan, 1908-1909’da Kürdistan gazetesini çıkarır. Fakat 1909’da 31 Mart Olayı sonrası İttihat-Terakki yönetimi tarafından yakalanıp Bekirağa Bölüğü’ne konur ve gazete kapatılır. 1910’da sürgüne gönderilir. 1912’de İstanbul’a dönüp gizli bir Kürt komitesi örgütlerse de yeniden hapse atılır. 1913 yılında hapisten kaçarak, Osmanlı İmparatorluğu’nu terk eder.
Hoybun Cemiyeti’ne katılışı
Süreyya Bedirhan 1927 yılında Hoybun Cemiyeti’ne girdi. 1930 yılında Hoybun’u temsil göreviyle Paris’e gitti. Ermeniler’in Kürtler’le birlikte kurduğu bir cemiyet olan Hoybun içinde “iknacı ve zeki bir mimar” olarak iki tarafı uzlaştırıcı bir rol oynadı.
Kahire’de Kürdistan gazetesini çıkarır
Süreyya Bedirhan daha sonra 1917’de Azizi Ahmed müstear adıyla Kahire’de yine Kürdistan gazetesini çıkarır. Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra Kahire’de kurduğu Kürdistan İstiklal Komitesi’nin genel sekreterliğini yapar.
İngiliz istihbaratçı binbaşı Noel, Süreyya Bedirhan’ın 1919’da Mısır’da oturduğunu, General Didis’in ondan övgüyle söz ettiğini yazar. O, bu tarihten sonra da bir süre Mısır’da kalır. Mısır’da Mahmut Muhtar Paşa’nın hanımı Mısır Prensesi Nimet Muhtar’ın çiftliğinin müdürlüğünü yapar.
İngiliz İşbirlikçisi
Süreyya Bedirhan Mısır’da bulunduğu sırada “savaş esnasında İngilizlere esir düşen, Mısır ve Hindistan’a sürülen Kürt aydınlarıyla ilişkiye” geçer ve bir Kürdistan yönetiminin kurulması için çalışır. Bu çalışmalarında diplomatik uğraş ve ilişkileri temel alan Süreyya Bedirhan, İngilizler’in desteğini almak için çaba göstermiştir. ‘Hararetle İngiliz yanlısı olduğu’, ‘savaş sırasında onlar için çalışmış olduğu’, ‘amaçlarının Kürtler’in nihai bağımsızlığı olduğu’ ve ‘sınırlı bir İngiliz mandasını kabul etmeye hazır olduğu’, İngiliz gizli belgelerinde ifade edilmiştir. Fakat İngilizler, Kürtler üzerinde etkinliği bulunmayan Süreyya Bedirhan’ı ciddiye almamıştır.
Süreyya Bedirhan’ın genel sekreterliğini yaptığı Mısır’daki Kürdistan İstiklal Komitesi, Ocak 1919’da ‘bir Kürt devletinin kurulması yolunda İngiliz yardımı için’ başvuruda bulunur. Bu komite, Sevr Anlaşması öncesi yapılan çalışmalara katılmak için faaliyetler yaparsa da başarılı olamaz.
Süreyya Bedirhan, dedesinin yönettiği toprakların kendisine verilmesi için İngilizler’e müracaatta bulunacak kadar realiteden uzak bir kişiliktir.
Yayıncılıkta modern yöntemleri uygulama
Siyasi ve diplomatik bir etkinlik sağlayamasa da Süreyya Bedirhan Kürtçülük’ün yayıncılık sahasında gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Nikitin’e göre, Süreyya Ali Bedirhan, “kampanyayı bir programla ve modern politik yöntemlerle uyumlulaştırarak yürüten” ilk bölücüdür.
Süreyya Bedirhan’ın Suriye’de bulunduğu dönemde Fransız işgal kuvvetleri ile sıkı ilişkileri vardır. Beyrut’taki Yüksek Komiserlik Politik Servisi Ateşesi olan Fransız generali Pierre Rondot, Süreyya Bedirhan’ın çıkardığı Havar dergisinde yayınlanan fransızca yazıların editörlüğünü yapar. Pierre Rondot Kürtçenin yazı dilinin oluşturulması konusunda araştırmalar yapan bir isimdir. Ayrıca Havar dergisi, Fransız işgal kuvvetlerinin ekonomik katkısı ile çıkarılır.
İngiliz işbirlikçiliğinden Fransız işbirlikçiliğini geçiş
Süreyya Bedirhan ölümüne kadar Paris’te yaşar. Böylece Süreyya Bedirhan, İngiliz işbirlikçiliğinden Fransız işbirlikçiliğine geçmiş olur. Sonraki yıllarda Kürt Enstitüsü’nde Bedirhanlar’ın çalışmalarıyla bunu göreceğiz.
Süreyya Bedirhan’ın Amerika’daki faaliyetleri
Süreyya Bedirhan, Kürt Sorunu’nu Amerikan kamuoyuna tanıtmak amacıyla Amerika’ya gider ve bir dizi etkinlikte bulunur. Süreyya Bedirhan’ın Amerika’daki faaliyetleri başarılı geçmemiştir. Ermeniler’in Hoybun’a ilgisinin dışında, Amerikan kamuoyundan her hangi bir destek toplayamamıştır.
Süreyya Bedirhan Amerika’da Kızılay’ı çarptı
Süreyya Bedirhan Türkiye’den Amerika’ya gidenlerin kurduğu Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti’ni Hoybun Cemiyeti’ne bağlamayı başarır. Bunun nasıl bir organizasyonla gerçekleştirildiğini bilemiyoruz. Ancak Süreyya Bedirhan Kızılay’ın bankada toplanan 5800 dolarına el koyarak bunu Hoybun’un hesabına geçirmiştir.
4.Kamuran Bedirhan ve Hoybun Cemiyeti
Şeyh Said Ayaklanması’ndan sonra Lübnan’a gelen Kamuran Bedirhan, bölücü Hoybun Cemiyeti’nin kuruluşundan itibaren etkin rol alır. Merkez komiteye seçildiği gibi, örgütün mali sorumluluğuna da getirilir. Ayrıca örgütün Lübnan temsilciliğini üstlenir. Hoybun içinde Cemilpaşazade ve Bedirhanlar arasındaki çekişme başlar. İki taraf arasında eleştiriler ve suçlamalar öyle sert boyutlara ulaşır ki, sonunda Bedirhanlar 1932 yılında örgütten tümüyle ayrılmak zorunda kalır.
Ekrem Cemil Paşa’nın Bedirhanlar hakkında bir suçlayıcı bir kitap yazdığı ancak Barzani’nin araya girmesiyle kitabın toplatılarak imha edildiği öne sürülür. İki aile arasında çekişmenin asıl nedeni liderlik sorunudur.
Bedirhanlar’ın Ağrı İsyanı’nı yöneten Hoybun örgütünün kurulması ve gelişmesinde de etkileri vardır. İsyanın organize yeri Fransız işgali altındaki Suriye ve Lübnan’dır. Şeyh Said İsyanı’ndan sonra Türkiye’den bazı ayrılıkçılar Irak, İran ve Suriye’ye kaçar. Bunlardan bir kısmı o zaman Fransız sömürgesi olan Suriye’nin kuzeyinde yerleşmiştir.
5.Celadet Bedirhan ve Hoybun Cemiyeti
Hoybun Cemiyeti, bölücü Kürtler’le Ermeniler’in Türk Milleti’ne karşı birlikte kurduğu bir örgüttür. Örgüt Ağrı İsyanı’nı hazırlamıştır. Bölücü Kürt tarafı başlangıçta üç kanat tarafından temsil edilir. Kanatlar Bedirhanlar, Cemalpaşazadeler ve Şeyh Said ailesidir. Hoybun’un Beyrut’ta yapılan kongresinde başkanlığa Ermeni Papazyan seçilir. Kürtleri temsil edenlerden biri de Celadet Bedirhan’dır. Kongre sırasında Şeyh Said tarafı başkanlığa bir Kürdün ve hususen de Şeyh Said’in oğlunun, Ali Rıza’nın gelmesi gerektiğini iddia eder. Bu talepten sonra “Ermeniler ve Bedirhaniler, Ali Rıza taraftarlarının cemiyetten çıkarılmasını” isterler.
Celadet Bedirhan, Ağrı Ayaklanması’nı gerçekleştiren Hoybun Cemiyeti’nin, Mardin’de açmaya çalıştığı ikinci cepheyi yönetmek için Türkiye sınırları içine girdiyse de başarısızlığa uğrayarak, Suriye’ye kaçmak zorunda kalır.
6.Halil Rami Bey Hoybun’da
Malatya Eski Mutasarrıfı Halil Rami Bey, sürgünde bulunduğu Lübnan’da Ligue Kurde adlı bir derneğin çalışmalarına katılır. Dernekte başkan yardımcısı sıfatını taşımaktadır. Dernek, 1924 yılında Şeyh Said İsyanı arefesinde, Siyasi Kürtçülerin taleplerini ihtiva eden bir belgeyi Birleşmiş Milletler’e gönderir. Halil Rami Bey, bilahare Hoybun Cemiyeti kurucuları arasında yer alır. Hoybun kurucuları ilerleyen yaşı nedeniyle kendisine saygı duyarlar. Bazı İngiliz belgelerinde Halil Rami Bey’in Hoybun’un Beyrut Şubesi’nde görev aldığı belirtilir. Ama Lübnan’da Halil Rami Bey’in bir etkinliğine rastlanmaz.
Halil Rami Bey’in Oğlu Haydar Çınar
Haydar Bey, Halil Rami Bey’in oğludur. Haydar Bey, ailenin bölücülük geleneğinden uzaklaşmıştır.
Buradan da anlaşıldığı gibi Halil Rami Bey’in çocukları babalarının yolundan gitmeyip, milli bütünlükten yana tavır almışlardır.
Halil Rami Bey Milli Mücadele sırasında Sivas Kongresi’ni basma teşebbüsünden sonra Lübnan’da yaşamaya başlamış ve Ağrı İsyanı’nı örgütleyen Hoybun Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır.
7.Hatime: İdrisi Bitlisi dönemecinin anlamı
Her etnos’un tarihinde önemli anlar vardır. Kürt Tarihi’nin en önemli dönemeçlerinden biri İdrisi Bitlisi vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu dönemde Kürt Beyleri, kültür olarak yakın oldukları İran’ı değil, mezhep olarak yakın oldukları Osmanlı’yı tercih etmiştir.
Yavuz Sultan Selim, Kürt ve Türkmen beylerinin isteği üzerine Doğu ve Güneydoğu’nun Osmanlı’ya katılımını kabul etmiştir. Bu geçiş işlemini organize eden deha İdrisi Bitlisi’dir.
Abdullah Öcalan’ın bütün eylem tarihi boyunca en nefret ettiği kişi İdrisi Bitlisi’dir. Öcalan, işbirlikçilik kavramını ‘İdrisi Bitlisicilik’ olarak ifadelendirir.
Hoybun Cemiyeti, İdrisi Bitlisi’nin kurduğu Türk-Kürt İttifakı’nı parçalamak amacıyla kurulmuştur.
PKK terör örgütü bu amaçla mücadele etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder