24 Kasım 2015 Salı

Siyasal İktidar'a karşı Sanatsal İktidar

1.Siyasal İktidar, ne kadar iktidar?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şehir Tiyatroları 19 yıldır Ak Parti’nin elinde. Yanlışlıkla bir tiyatrocu yetiştirdikleri görülmemiştir. Benzer durum MHP’li belediyeler için de geçerlidir.
Çünkü Sağ’ın medeniyet eksenli politik tavrı sadece söylemdedir. Sağ’ın reel politik’i Müteahhitlik Sistemi ve Yeni Sınıf aracılığıyla Küresel Sistem’le bağlantılıdır.
Reklamverenler’den medya havuzlarına, sahne ve sinemanın Yıldız Sistemi’ne her alanda Finans Kapital’in sözü geçer. Yani seçimle gelen Siyasal İktidar’a alternatif bir Sanatsal İktidar’ı inşa edilmiştir.
Sağ kitlelerin anlamadığı şey de tam burasıdır. ‘Halk dalkavukluğu’ yaparak kendilerinden oy alanlar Haçlı Seferleri’nin püskürtülmesi için hiçbir şey yapmazlar.
Atıf Yılmaz, Sezen AksuYılmaz Erdoğan hepsi bire bin veren başaklar gibidir. Dünya görüşleri için Finans Kapital’in kanatları altında halka karşı lejyoner yetiştirirler. Yerli Sanatçı’nın eli kolu bağlıdır ya memur olmalıdır ya işsiz kalmalıdır.
Bu yüzden Haçlı Seferleri’nin lejyonerleri Melek Baykal, Sırrı Süreyya Önder ve Serra Yılmaz’ın hakaret dolu sözlerine şaşırmamak lazımdır.
Türklük’e sövdükçe pirim yaparlar.

17 Kasım 2015 Salı

Kamçatkalı İdris

1.İnsan sonsuz mutluluk için yaratıldı
Başucu kitabım ‘Kendini Arayan İnsan’da her gün bir başka hikmet keşfediyorum… Arvasi Bey anlatıyor: Bütün davranışlarımız ölüm problemi, orijinalliğimizi kaybetme problemi etrafında toplanmaktadır. Din, estetik, ahlak, ilim, teknik, iktisat, aile her şey bu probleme cevap aramaktadır. Davranışlarımız, ölmemek içindir, ümidimiz ölmemektir.
İnsan zihni maddeyi aşan bir prensibe ulaşmaktadır. Bu prensip hayatın özelliklerine cevap verici keyfiyetleri yaşarken keşfetmeye çalışır. Bu prensip zihnimizi canlılık (vitalite) kavramına ulaştırır.
İnsan zihni varlık tezahürleri madde, hayat ve ruh kavramlarıyla ifadelendirir. Ruh varlık tezahürleri içinde, duyular ile idrak edilemez olanıdır.
İnsan maddeden başlayarak hayattan ruha Allah’a doğru yükselen bir hamle halinde idrak etmekten zevk duymaktadır.

10 Kasım 2015 Salı

Sinan Korle'den Abdülhamit Han'a ilişkiler

1.Sinan Korle’nin anılarını okuyorum
Roman niyetine hatırat kitapları okuyorum… Daha doğrusu tekrar tekrar okuyorum. Sıkça karıştırdığım kitaplardan biri ‘Kızıltoprak Günlerim’ adlı anı kitabı. Kitabın sunumunu Talat Halman yapmış. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Kültür Bakanı Talat Halman ismi bilenlere çok şey anlatır.
Korle Ailesi’nin köşküne yakın komşuları arasında Boğaz’daki Aşiret’ten Mehmet Ali Ayni ve kayınvalidesi Leyla Saz’ın köşkleri vardır.
Bir başka komşu Sadık Bey’dir. Sadık Bey’in iki oğlundan biri Akşam gazetesi başyazarı ve sonradan Dışişleri Bakanı olan Necmettin Sadak, diğeri ise müzisyen Muhittin Sadak’tır. Komşular arasında lüks otomobiliyle seyran eden Esat Toptani’nin hanımı Fatma Şadiye Toptani de vardır.
Korle Ailesi’nin bir başka komşusu Raif Bey’dir. Raif Bey, elektrik mühendisidir. Abdülhamit tarafından Fransa’da okutulur. Raif Bey’in kızı Meliha Hanım ‘Şapo Meliha’ diye anılır. Şapka Devrimi’nden sonra çeşit çeşit şapkalar giyince ‘Şapo Meliha’ denilmiştir.
Modernleşme iki taraflı keskin bıçaktır. Bir tarafında dindarlık bir tarafında Laiklik vardır. Abdülhamit ve Atatürk modernleşmesinin benzerliklerini anlatan nitelikli çalışmalardan biri Ilgaz Zorlu’nun Zvi Geyik Yayınevi’nden çıkan Harun Özdemir’in ‘İki Lider İki Kader’ adlı eseridir.
KızıltoprakFenerbahçe’nin burnunun dibidir. Çelik Gülersoy Fenerbahçe demez, ‘Fenerbahçesi’ der. Yüzyıl öncesinin Fenerbahçesi’nde Türkler’den çok Tatlısu Frenkleri yaşar. Tatlısu Frenkleri ceplerinde İtalyan, İngiliz ve Fransız pasaportları taşır. Kendilerini Venedikli, Cenevizli ya da Fatih zamanından kalma Rum olarak tanıtırlar.

3 Kasım 2015 Salı

Göbeğini Kaşıyan Adam'ın zaferi

1.Göbeğini Kaşıyan Adam kimdir?
Finansbank’ın enpara.com reklamını hatırlayalım. Reklam yüzü altı pijamalı, üstü atletli, Göbeğini Kaşıyan Adam
Aslında Göbeğini Kaşıyan Adam Yabancılaşmış Aydın’ın halka bakışı. Yabancılaşmış Aydın, Reaya’yı yani halkı hiçbir zaman özne olarak görememiştir. Onu düşünmeden mahrum bir yığın olarak görür.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ‘Yaban’ romanına bir bakın. İşgal İstanbul'una giremeyen paşazade Ahmet Celal, emir eri Mehmet Ali’nin davetine uyarak onun EskişehirPorsuk Çayı kıyısındaki köye yerleşir. Köye sığınmak zorunda kalan Ahmet Celal köyü ‘Yaban’ olarak görür ve halka hakaretler yağdırır.
100 yıl öncesine göre bugün de fazla bir şey değişmedi. Yabancılaşmış Aydın için parkları mangal partilerine çeviren köylülerin prototipi Göbeğini Kaşıyan Adam Yabancılaşmış Aydın Reaya'yı şehirde yaşayan ama köylü bir yığın olarak görüyor.
Onlara göre Reaya, ‘Yaban’daki Ahmet Celal’in hakaretleriyle yine hödük, yine angut…
Göbeğini Kaşıyan Adam, eski bakışın yeni yorumu. Değişen hiçbir şey yok.