28 Nisan 2015 Salı

Devşirilemeyen Türk: Oktay Sinanoğlu

1.Sınıfsal olarak Sinanoğlu
Sinanoğlu, Batılılaşma Dönemi’nin standart sınıf ve düşünce gelişimine göre Pozitivizm’den Sosyalizm’e evrilmesi tasarlanan bir kuşağın temsilcisi.
Babası Nüshet HaşimAtatürk döneminde görevli bir diplomat, annesi Rüveyda Karacabey Akşam gazetesinde köşe yazarı.
Kardeşlerinden biri Latince profesörü Samim Sinanoğlu diğeri ise Yunanca profesörü Suat Sinanoğlu Suat Sinanoğlu, ‘Türk Hümanizmi’ kitabını yazmış. ‘Türk Hümanizmi’; Atatürk Dönemi değil, İnönü Dönemi kültür politikasının bir sonucu. İnönü Dönemi kültür politikası, Batı Medeniyeti’ni tek evrensel medeniyet kabul eden bir bakış açısını içerir. 
Kısacası Sinanoğlu Ailesi tasarlandığı gibi Batıcı bir yönelim içinde olmuş.
Kız kardeşi Esin Afşar da Sol bir çizgide yer alır. Eserleri arasında ‘Nazım Hikmet Şarkıları’ ve ‘Ruhi Su’ya Türkü’ albümleri yer alır. Ömrünün sonuna doğru Afşar da Oktay Sinanoğlu gibi yerli bir içerik arayışına girmişti. Hatta bir ara Namık Kemal Zeybek’in çıkardığı Ayyıldız gazetesinde yazılar yazdı.

21 Nisan 2015 Salı

Tecavüzler itinayla meşrulaştırılır!

1.Türk Televizyon Dizileri dünyanın her yerinde
Halimize ağlasak mı gülsek mi? Bilemiyoruz.
Türk Televizyon Dizileri, yalnız Türkiye’de değil, yeryüzünün her tarafında seyirci buluyor.
Sadece hinterlandımız BalkanlarKafkasya, Ortadoğu ve Türk Dünyası’nda değil, Güney Amerika’dan Asya’ya, Afrika’ya Türk Televizyon Dizileri her yerde.
Türkiye’yi ifsad etmek için çekilen Televizyon Dizileri, dünyanın her tarafına bizi madara eder hale geliyor.
Türkiye’de sömürünün devamı için bir kitle tasarımı yapılıyor.
Ne futbol sadece futbol, ne diziler sadece dizi.  
Kültür, bir endüstri.
Kültür endüstrisinefs’inden yakaladığı insanı edilgen-pasif insan haline getirmek üzere kurgulanmış.

9 Nisan 2015 Perşembe

Bir güzel adam: Erol Mermer

1.Bir derviş öldü dediler
Geçtiğimiz hafta yakın dostlarımdan ağabeyim Erol Mermer’i kaybettim. İstanbul’dan Ankara’ya taşınmanın en olumsuz tarafı eskimeyen dostlarla irtibatın ister istemez zayıflaması oldu. Erol Abi’yi kaybetmenin üzüntüsüyle işbu yazıyı kaleme alıyorum.
2.Zengin bir Sinema Kültürü
Erol Mermer’in temel ilgilerinin başında Sinema gelir… O Sinema içinde olan bir çok sinema emekçisinden daha fazla Sinema Kültürü ile içli dışlı idi. Batı Sineması’nı takip ederdi. İyi bir film arşivi vardı.
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nden mezun olduktan sonra Para-Kredi ekonomi dergisinde grafiker olarak çalışmaya başladı. Görüntü yönetmeni Orhan Kapkı’nın yanında kamera asistanı olarak sinemaya başladı. Bir yıl kadar bu sektörde çalıştıktan sonra, yaşanan ekonomik krizden dolayı tekrar reklam sektörüne döndü. Tele-Ajans ve Güzel Sanatlar Reklam Ajansı’nda art direktör olarak çalıştı. Askerlik görevinden sonra Konya’da kendi tasarım şirketini kurdu. Bu dönemde Numan Aydoğan Ünal vasıtasıyla Türkiye gazetesi sahibi Enver Ören’le tanıştı. Ören’in tavsiyesiyle Konya’dan İstanbul’a taşındı. 1989-1993 yıllarında Türkiye gazetesinde Grafik Servis Şefi olarak çalıştı.
1993-2000 yılları arasında TGRT’de görev aldı. TGRT’nin kuruluş döneminde Rahim Er genel müdürümüzdü. Erol Mermer’le bu dönemde tanıştım. Senaryo Değerlendirme Kurulu’nda birlikte çalıştık. Bu kurulda Prof. Dr.Durali Yılmaz, Prof. Dr. İsmet Miroğlu, Nihat Kitapçı, Dr.Cihanser Erel görev yaptı. Erol Mermer bu kurulda senaryo çalışmalarına katıldı.
Daha sonra TGRT yayına başladıktan sonra TGRT’nin yapımcı firması İfpaş’ın Drama Müdürü oldu. Bu süreçte Vefa (1993), Kimsesizler (1994), Sevginin Bittiği Yer (1993) ve Annemi İstiyorum gibi film ve dizilerde yönetmen ve yapımcı olarak çalıştı.

8 Nisan 2015 Çarşamba

Roma'nın sirkleri, Türkiye'nin Televizyon Dizileri

1.Roma’nın sirkleri
Gumilev’in ‘Etnogenez’ kitabı meşhurdur... Gumilev, olumsuz liderliğin (negatif passionerlik) sonuçlarını anlatırken, Roma’da tarlalarını kaybeden eski köylü-yeni şehirlileri’n durumunu örnek olarak verir.
Roma’nın eski köylü-yeni şehirlileri, bugün Türkiye’nin varoşlarının karşılığı.
Roma’nın eski köylü-yeni şehirlileri, beş katlı küçük evlerin küçücük odalarında barınırlar. Roma’da pislikler Tiber Vadisi’ne akıtılır. Dışarda Tiber Vadisi’nden yükselen pis kokular yayılmaktadır.
Benzer bir şekilde İstanbul ve Ankara’nın bir çok semtinde kanalizasyon nehirleri açıktan akmaktadır. Varoşlarda yaşayan eski köylüler ‘apartman’ adı verilen ‘ucube’ konutlar içine tıkıştırılmışlardır.
Artık ilk dönem varoşlarının güzelim gecekondularından bile mahrumuz.
Roma’nın eski köylü-yeni şehirlileri, sağlığa zararlı kurşun kupalardan şarap içip devlet’ten ekmek ve sirk talebinde bulunurDevlet, bu talebi karşılamak zorunda kalır. Aksi takdirde kitleler, ekmek paylarını arttırmak ve sirkte daha muhteşem gösteriler sunma vaadindeki farklı passioner grupların peşine takılabilir.
Bugün farklı passioner grupların karşılığı, farklı siyasi partilerdir.