1 Ekim 2013 Salı

Türkiye'nin iç meselesi olarak Mısır

1.Batılılar Mısır’a “Türkiya” derdi 
Nasır23 Haziran 1952 tarihinde kansız bir darbeyle Kavalalı Hanedanı’ndan Kral Faruk’u devirir, yönetime el koyar. 
Tesadüf müdür yoksa şuurlu bir tercih midir bilinmez. Mısır’ın darbe tarihi Hareket Ordusu’nun İstanbul’a yürüdüğü 31 Mart Vak’ası ile aynı tarihi taşır.
23 Haziran miladi tarihe göre, 31 Mart şemsi takvime göre adlandırıldığı için bugün biz farklı tarih olarak anlıyoruz. Bu konuda Tarih ve Toplum’da müstakil bir yazı var.
Mısır’a “Türkiya” dedirten Memlüklü hakimiyeti üzerinde Alparslan Türkeş özellikle durmuştur. Mısır’daki Memlüklü hakimiyetini en iyi anlatan eserlerden biri Rıza Nur’un ‘Türk Tarihi’dir. Eseri Osmanlıca’dan yeni harflere Türkeş çevirtir. Çeviriyi Ötüken Neşriyat’ın kıdemli editörü Erol Kılınç yapar. Rıza Nur’un ‘Türk Tarihi’, 1970’li yılların ortalarında Kutluğ Yayınları tarafından neşredilir. Külliyat şimdi Toker Yayınları tarafından yayınlanıyor.
Kavalalı İsyanı’nın ardından belirlenen ‘hidivlik’ statüsüyle orta yol bulunur. İlişkiler düzelir.
Kavalalı Hanedanı her şeyi ile Osmanlı’nın izindedir. İstanbul’la Kahire arasında Zeynep Kamil Hastanesi’nden Beyazıt’taki Zeynep Hanım Konağı’na, Hidiv Kasrı’na ince ince kardeşlik köprüleri kurulur. Bu köprülerden biri de Hacı Bekir şekerlemeleri vasıtasıyla gerçekleştirilir. Osmanlı’nın usta şekerlemecisi Hacı Bekir’e Mısır Hidivi’nin takdiriyle Mısır Sarayı’nca Şekerbaşı’lık payesi ihsan edilmiştir. Hacı BekirMısır’a götürdüğü usta elemanlarıyla Kahire ve İskenderiye şubelerini açmış ve Mısır halkına ‘İstanbul usulü’ şekerlemeler sunmuştur.
2.Kahire’de heykeli dikilen Lazoğlu Mehmet Bey
Kahire’nin en modern bölgesinde Amerikan ve İngiliz elçiliği arasında Nil’e çıkan bir meydana Laz-ogli Meydanı adı verilmiştir. Meydanın ortasında koca bir Osmanlı heykeli, altında, “Laz-ogli Mohammed Bey 1828” yazısı vardır. Bizim Lazoğlu Mehmet BeyMısır’a gitmiş, orada heykeli dikilecek kadar kendini kabul ettirmiştir. Mısır’a gidenler Lazoğlu Mehmet Bey’i ziyaret etmeli.
3.Mısır’ın büyük şairi Ahmet Şevki Türk kökenlidir
Milli Mücadele’nin, Osmanlı coğrafyasının en önemli entelektüel merkezlerinden biri olan Kahire’deki yankıları büyük olmuştur. Mısır milli şairi Ahmed ŞevkiKurtuluş Savaşı öyküsünü işlediği ve Mustafa Kemal’e adadığı şiirlerin halkta ve aydınlar arasında önemli etkileri olmuştur. 
Ahmed Şevki, daha önce de Abdülhamid’e yapılan suikast hakkında, suikastı kınayan bir şiir yazmıştır.
Ahmet Şevki, aslında Türk kökenli bir şairdir. Ahmet ŞevkiMısır’da yaşar ve Mısır’ın büyük şairlerindendir. Tersine Abdülhak Hamit de Mısırlı’dır, Türkiye’de yaşar ve bizim Şair-i Azam’ımızdır. Ayrıca Türkiye’nin yurtdışında büyükelçiliğini yapar.
Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal’i öven bir başka yazar Muhammed Şinnavi’dir. ŞinnaviOsmanlı’yı övdüğü gibi, Atatürk’ü övmekten de geri durmamıştır. Atatürk’ün ölümünün 50. yılında Türkiye’de yapılan konferanslara konuşmacı olarak çağrılmıştır.
Mısır’ın Osmanlı’dan bağımsızlığını isteyen yazar Mustafa Kamil bile büyük bir Türk dostudur.
4.Mısır’da Çerkes unsuru
Servet AbazaAziz Abaza… Bunlar Mısır’da geçmişte görev alan yöneticiler… Mısır yönetiminde önemli bir Çerkes unsuru daima yer almıştır. Mısır’daki Çerkes unsuru, dünyadaki en büyük Çerkes nüfusunu barındırması dolayısıyla Türkiye’yi bugün de yakından ilgilendiriyor.
Mısır’ın Yavuz Sultan Selim’in fethinden önceki Çerkes emirlerinden Tomambay’ın torunları da Türkiye’de yaşar ve onlar da siyasette önemli makamlara gelmişlerdir.
5.Tek başına bir ordu: Muhammed Harb
Osmanlı Araştırmaları MerkeziMısır’ın başkenti Kahire’de Profesör Muhammed Harb tarafından kurulur. Merkezin kurucusu Muhammed Harb, maksatlarının Osmanlı Devleti’ni Batı’nın iddialarından uzak, doğru ve bilimsel olarak anlamak ve Osmanlılar’ın tarihte oynadıkları rolü inceleyen yayınlar yapmak şeklinde özetler.
Osmanlı Araştırmaları Merkezi’nin faaliyetlerinden biri de Mısır’da eğitim gören Türk öğrencilerine Arapça eğitimi vermek.
Muhammed Harb, Arap ülkelerinde okutulan ders kitaplarında Türk Tarihi hakkında sayısız yanlış ve eksik bulunduğunu, bunların düzeltilmesi için de çaba sarf eder.
Türkiye CumhuriyetiMuhammed Harb gibi bir kıymetin değerini bilmeli ve bir an önce ona TBMM ya da Atatürk Barış Ödülü’nü vermeli. Köşk ve hükümet, Yaşar Kemal’e ödül veriştirmeyi bırakıp aklı başında işler yapmalı.
Türkoloji bölümleri
Mısır’daki üniversitelerin Türkoloji bölümlerine oldukça yoğun ilgi var... Sadece Kahire’deki üniversitelerde bine yakın Türkoloji öğrencisi eğitim görüyor. Mısır üniversitelerinde Türk Edebiyatı’nın bir çok ismi hakkında önemli çalışmalar yapılmış. Necip Fazıl, Cengiz Dağcı, Ömer Seyfettin, Abdülhak Hamit, Sezai Karakoç ilk akla gelen isimlerden bir kaçı...
Mısır’da daima bir Türk diasporası bulunmuştur. Meraklısı Ali Ulvi Kurucu’nun anılarını okumalı. Mehmet Akif’i, Mustafa Sabri Efendi’yi, Zahid ül’Kevseri’yi, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babası Yozgatlı İhsan Efendi’yi yakın plandan bu anılarda tanıyabiliriz.
Unutmadan söyleyelim, Hükümetimiz’in Mısır olayları sırasında İKT Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu ile çatışması da ayrıca enteresandı.
6.Eleştirmen Memet Fuat’ın babası Vedat Örfi Bengü
Vedat Örfi Bengü, Türk sinemasının ve musikisinin tanınmış şahsiyetlerindendir. Avrupa ve Mısır’da uzun yıllar kalmış, yabancı ülkelerde film çekmiş ilk Türk yönetmenidir. Vedat Örfi, yazar-eleştirmen Memet Fuat’ın babası ve Nazım Hikmet’in eşlerinden Piraye Hanım’ın ilk kocasıdır.
Bengü, 1923 yılında Fransa’ya gider. Paris’te sinema sektöründe çeşitli filmlerde çalışır. 1934 yılından sonra Mısır’a giderek bu ülke sinemasının ilk örneklerini verir. Mısır’ın yerli filmciliğini Bengü kurmuştur. Fransa’da 9, Mısır’da 12, Türkiye’de de 9 filmin rejisörlüğünü yapan Vedat Örfi, bir çok filmin senaryosunu da yazmıştır.  
Arabesk-Türkibesk tartışması
Niyazi Berkes, ‘İslamcılık, Ulusçuluk ve Sosyalizm’ kitabında anlatır… Bizdeki Arabesk tartışmalarının bir benzeri Mısır’da sürer… Orada da Mısır müziğinin Türk kökenli olup olmadığı tartışılır. Bizdekiler, “eski müzik Türk müziği değil, Araplar’dan gelme” derken, Mısır aydınları da bunun tersini söyler: “Bu müzik, bizim müziğimiz değil, Türkün müziğidir.”
Bu müziğin öne çıkmasındaki en önemli isimlerden biri Vedat Örfi’dir.
İhap Hulusi ve Yakup Kadri de Vedat Örfi gibi Mısır’la ilişkili önemli Türk isimleridir…
Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim PaşaOsmanlı Ordusu’nu Nizip’te yenince Anadolu’yu boydan boya işgal eder. Manisa’ya ulaştıklarında toprak ağası Karaosmanoğulları onlarla ittifaka girer. İşgal bitince bile Kavalalı-Karaosmanoğlu ittifakı devam eder. Yakup Kadri’nin doğum yerinin Kahire olması tesadüf değildir. Mısır dışişlerinde ve bürokrasisinde Karaosmanoğulları yakın zamana kadar görev almıştır.
7.Hatime: balık hafızasından analitik hafızaya
Batılılar’ın “Türkiya” olarak adlandırıldığı ilk coğrafya Mısır’dır… Mısır, uzun asırlar Türk devletleri tarafından yönetilmiştir. Memlüklü, Osmanlı ve Kavalalı hanedanları boyunca Türk yönetiminde kalmış. 1952’de Kral Faruk’un Cemal Abdülnasır tarafından askeri darbeyle yıkılmasıyla ‘Türk yönetimi’ son bulmuştur.
Bugünkü Çin ve Rusya topraklarının önemli bir kısmı, Hindistan ve İran da yakın zamanlara kadar Mısır gibi Türk hanedanları tarafından yönetilmiştir. Hindistan’da Haydarabat Nizamlığı eski Türk izlerinin küçük bir devamı olarak devam etmektedir. İran’da yönetici erk hala ağılıklı olarak Türkler’den oluşur. Mesela dini lider Ali Hamaney Türk’tür.
Ben dünya tarihini tıpkı Mısır Tarihi’ne baktığım gibi kendi tarihime göre okumak isterim. Dünyaya biz nizam vermeyince, insanlık saadet bulmuyor. Demokratik Özerklik’le birilerinin bölünmeye adım atması, benim Cihan Hakimiyeti idealimi engelleyemiyor. Ne buyuruyor Yahya Kemal, “insan, hayal ettiği müddetçe yaşar.”
İşgal medyasının iletişim araçları bizim aklımızdan hayalimizi almak istiyor. Hayalimiz ve geçmişimiz bir ufuk çizgisinde birleşiyor. Ve anlıyoruz ki, ‘aradığımız her şey kaybettiklerimizdir.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder