1.Abdullah Öcalan nasıl ‘iyi’ oldu?
Hakan Fidan’la ilgili ABD ve İsrail basınında çıkan haberlerin Abdullah Öcalan’ın siyasi bir aktör haline gelmesiyle ilgili olduğunu medyadan öğreniyoruz. Öcalan’ın Kandil ve İran’a karşı öne çıkarılması projesinin Fidan’a ait olduğu da satır aralarında söyleniyor.
Bu satırlardan çıkan sonuç Türkiye için Kandil, İran, ABD Basını ve İsrail ‘kötü’, Abdullah Öcalan ‘iyi’ bir aktördür.
Ancak ‘İyi Abdullah Öcalan’ın içerdeki hamleleri bitmiyor. Güneydoğu için bir kurucu meclis gibi hareket eden Demokratik Toplum Kongresi’nin yerine artık Halkların Demokratik Kongresi ve bunun ardından Halkların Demokratik Partisi devreye giriyor. Demokratik Özerklik, artık bütün etnik unsurlar için model olarak önerilmektedir.
Ayrışma düşüncesi Batı illerine yayılacak
‘Kötü Kandil’in savaş çığlıklarına karşı ‘İyi Abdullah Öcalan’ın Türkiye’nin Batı bölgelerine göçmen Kürt ve diğer etnik unsurların Demokratik Özerklik’i yayma çalışmaları, Türkiye’nin kantonlaştılmasıdır, Lozan’ın Dayton’laştırılmasıdır. (Dayton Bosna’ya barış getiren özürlü anlaşma.)
Öcalan’ın sözcülerinden İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, HDP Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Bu bileşenlere bakınca Türkiye’de bir ilki görüyoruz. Bizim mücadelemizin tarihi aynı zamanda birlik çabalarının da tarihidir.”
2.HDP yeni bir HEP deneyi
1990 yılında Erdal İnönü SHP’sinden ayrışan milletvekilleri içinde Alevi kökenli milletvekilleri ile DİSK Başkanı Abdullah Baştürk gibi sendikacı solcular da HEP (Halkın Emek Partisi) kuruluşunda yer almıştı. Zamanla HEP sadece Kürt hareketine dönüşünce Arif Sağ başta olmak üzere kurucu Aleviler soluğu yeniden CHP’de almıştı.
Şimdi kurulan HDP yeniden bir HEP deneyi. Öcalan’ın yeniden Türk Solu vasıtasıyla Türkiye’ye açılma projesi. Öcalan’ın söylediğine göre proje aslında Mahir Çayan’ın projesiymiş.
Heterodoksi günümüzde de farklı çehreler altında varlığını sürdürüyor
HDP, aynı zamanda heterodoks bir yapılanma. Sadece Aleviler’e yönelik bir proje olmanın yanı sıra senkretik (farklılıkları kaynaştıran) yapıyla da hetedoksiyle bağlantılı. HDP Eş Genel Başkanı olarak Alevi Sebahat Tuncel’in seçilmesi tesadüf değil. Tuncel, hem Kürt hem Alevi. (Yusuf Halaçoğlu’nun Alevi Kürtlerin ‘Ermeni’ olduğu nitelemesi aklınızın bir köşesinde bulunsun.)
‘Aydın Yabancılaşması’ndan konuyla ilgili bir kesit: “Pozitivizm’den Sosyalizm’e uzanan yola paralel uzanımlar Heterodoksi’den Sosyalizm’e de uzanır… Ahmet Turan Alkan, bu yönelişi şöyle yorumlar; “tarih, daima şimdiki zamana hizmet ettiği için vazgeçilmez bir kıymet taşıyor. Ahmet Yaşar Ocak’ın ‘Kalenderiler’ adlı eserini okurken, günümüzde vuku bulan hadiselerin daha makul ve anlaşılabilir bir mana zeminine oturduğunu hayretle fark ettim. Zaman ve zemine göre farklılık arzetmekle birlikte tarihi bir karakter olarak zuhur eden Kalenderiliğin (ve Alevilik’in) günümüzde farklı çehreler ve isimler altında hala varlığını sürdürdüğünü görmek çok öğreticiydi…”
Öcalan’ın büyük projesi Kemal Derviş önderliğinde sol cephe
Tabii proje HDP ile sınırlı değil. Öcalan’ın asıl büyük projesi Kemal Derviş önderliğinde büyük sol cepheyi kurmak. Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu ile Kemal Derviş’in Ankara’da görüştüğünü hatırlayalım. Yerel seçimin olmasa bile önümüzdeki genel seçimin odak noktası bu olacak.
2014 Yerel seçimlerinde Türkiye’nin temel kırılma noktası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimidir. Ak Parti, bütün stratejisini BDP-HDP’nin CHP’yi ayrıştırma gücüne ve genel Sünnicilik politikasına bağlamış durumda. Lider karizmasının gölgesinde müthiş bir rehavet var.
Temel kırılma noktasında Ak Parti’nin can simidi yine Devlet Bahçeli… Bahçeli; İstanbul, Ankara ve İzmir seçimlerini sadece ‘il genel meclisi seçimi’ olarak yürüterek, Ak Parti’ye yine açık çek veriyor.
BDP-HDP-CHP İttifakı
BDP-HDP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP ile ittifakı imkansız değil. Başta Esenyurt olmak üzere BDP-HDP’ye verilecek 3-5 belediye, seçimin sonucunu belirleyebilir. BDP-HDP, böylece İstanbul’un orta yerinde kantonlarını kurarak Demokratik Özerklik’i Batı bölgelere taşımış olacaktır.
3.HDP’nin BDP’den farkları
A-BDP Kürt merkezli bir siyaset yaparken, HDP Türkiye içindeki diğer unsurları da ayrılıkçı siyasetin içine katmayı hedefliyor. İlk etapta zokayı yutan Asuri, Süryani, Roman ve Pomak temsilcileri diğer halkların temsilcileri olarak öne çıkıyor.
B-BDP, kadın kotasını yüzde 50’ye çıkarmasına, kadınlara eş başkanlık ayırmasına rağmen parti örgütlerine kadın kotası tam yansıtılamamıştı. HDP’de sadece kadın kotasının tescili değil, üçüncü cinsiyete, eşcinsellere de yer ayrılmış durumda.
C-Güneydoğu’daki BDP belediyeleri için önümüzdeki yerel seçim kendi geleceğini tayin (self determinasyon) hakkının uygulanması anlamına gelecek. Ve Demokratik Özerklik’in doğal uygulanma süreci başlayacak.
HDP’nin Kürt olmayan etnikler (Pomak, Çerkes, Boşnak vs.) adına Batı bölgelerinde kazanacağı her belediyelik üniter devlet yapısına indirilen bir darbe olacak. Geçmişte Artvin’in Hopa ilçesinde ve Hatay’da ÖDP adına seçim kazanan etnik oluşumları artık HDP saflarında göreceğiz. BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, HDP Kongresi’nde Karadeniz desenli bir fularla kürsüye çıktı. Kışanak, konuşmasında “HDP, Kürt’ün, Türk’ün, Laz’ın, Ermeni’nin özgürlüğü olacaktır” dedi.
4.Öcalan sürekli olarak geniş cephe taktikleri uyguluyor
Abdullah Öcalan 2011 genel seçim öncesinde Güneydoğu siyasetinin bütün unsurlarını BDP ve Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nda toplamayı başardı. İslamcı Altan Tan’dan Süryani Erol Dora’ya, KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi’ye kadar önemli bir katılım sağlandı. İttifak içinde yer almayan Hak-Par’ın bile katılımı kıl payı gerçekleşmedi. Sonraki süreçte Hak-Par bile DTK kongresine davet edildi.
Öcalan’ın açılım ve birlik çabaları 2011 genel seçimleri sonrasında da sürdü. Hizbullah’ın kurdurduğu HÜDA-PAR’ın DTK’ya çağrılması talimatını veren yine Abdullah Öcalan’dı.
Öcalan açılıma devam ediyor… HDP Kongre mesajında Kürt kökenli olmayan PKK’lılar “Kemal Pir, Hayri Durmuş ve Mazlum Doğan’ın anılarının bu kongrede yaşam bulacağına inanıyorum” diyor.
5.Hatime: HDP süreci, Sağ siyaseti derinden etkileyecek!
HDP Kongresi’ne gönderdiği mesajda Öcalan, HDP sürecini “Söz, yetki ve karar mekanizmalarının sokak mahalle ve kent meclislerine evrileceği demokratik katılımcılığı esas alacak bir partileşme” olarak tanımlamıştır.
Dileğimiz HDP’nin siyaset anlayışının, danışma ve karar mekanizmalarını tarihleri boyunca işletemeyen, en küçük fikir hürriyetine bile tahammül edemeyen, tartışmasız demir yumrukla yönetilen sağ partileri de etkilemesidir.
Yerel seçimin mağlupları Sağ siyasetin kurmay kadroları olacak! Terörist Öcalan bile diyalogcu olabilirken, temel insan haklarının yok sayıldığı Sağ yapıların da değişmesi gerekiyor.
Öcalan; ‘Aydın Yabancılaşması’ adlı eserimizde altını çizdiğimiz ‘Öteki’nin İnşası’ projesini adım adım uygularken, Sağ’da beriki inşa edilemiyor. Sağ; kültürü, sanatı olmayan bir dünya. İşin acı tarafı, seçim öncesi fikri hazırlık yapmayarak bilimi de esas almıyorlar. Belki de Türkiye’nin asıl meselesi bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder