1.Kösoğlu’nun girişimci tarafı
Nevzat Kösoğlu’nu bana ve arkadaş çevremize yakından tanıtan kişi ‘Çanakkale Mahşeri’ şaheseri yazarı Mehmed Niyazi Bey olmuştur. Onun sohbetleri içinde Nevzat Kösoğlu esaslı figürlerden biriydi. Tabii burada Osman Çakır’ın Kösoğlu ile yaptığı nehir söyleşi kitabı ‘Hatıralar yahut Bir Vatan Kurtarma Hikayesi’ni özellikle zikretmem gerekir. Eğer bu eser olmasaydı onu bu kadar yakından tanıyamazdık.
Kösoğlu’nu tanıyınca gördüğümüz en bariz özellik nedir?
Kösoğlu’nda realiteyi reddeden, gerçeği dışlayan, gaibe iman eden ve gaibi zorlayan bir ‘girişimci taraf’ vardır. Bu özellik, her şeyden şikayetçi bizim nesil için örnek bir durumdur.
Kösoğlu’nun kuruluşuna katkıda bulunduğu oluşumlara birlikte bir göz atalım.
2.Üniversiteliler Kültür Derneği ve Ocak Dergisi faaliyetleri
Nevzat Kösoğlu’nun içinde bulunduğu kuruluşların başında Üniversiteliler Kültür Derneği vardır. Üniversiteliler Kültür Derneği; Nuri Gürgür, Nevzat Kösoğlu, Acar Okan, Şerafettin Yılmaz, Ayvaz Gökdemir, Mehmet Akdaş, İrfan Tunç, Rasih Demirci, Orhan Arslan, Orhan Kavuncu, Süleyman Kürkçü, Şakir Gözübüyük, Mustafa Şerbetçioğlu, Celal Er, Cezmi Bayram ve Mehmet Kara tarafından kurulur. Galip Erdem ve Vecihi Öğütçüoğlu grubun ağabeyleri konumundadır.
Cezmi Bayram’ın Yüksek Öğretmen Okulu adına birkaç sayısını çıkardığı Ocak dergisi ÜKD tarafından çıkarılmaya başlanır. Ocak üç aylık dergi olarak ÜKD’nin yayın organı haline getirilir. Ocak o dönem için önemli bir boşluğu doldurur. Ocak dergisinin muhtevası o zamana göre Ülkücü camia için yepyeni bir içerek taşımaktadır. Dergide ‘Türkiye’nin Tarım Politikası’ndan İktisat Teorileri’ne, Toplum Yapısı Tahlilleri’ne, Toprak Meselesi’ne değişik yazılar yer almaktadır.
Bu dönemde Nevzat Kösoğlu kendi adına Söğüt kültür ve sanat dergisini çıkarmaya başlar.
Dernek üyeleri, siyasete girmeye pek gönüllü olmamışlardır. Dernek üyelerinden Nuri Gürgür’ün MHP’de genel sekreter, Nevzat Kösoğlu’nun genel sekreter yardımcısı olarak görevlendirilmesi Alparslan Türkeş’in zorlamasıyla olmuştur.
3.Ötüken Neşriyat kuruluşu
Mehmed Niyazi o dönemde Yaprak Kitabevi’nin de kurucuları arasındadır. Ötüken Neşriyat’ı kurma fikri Mehmed Niyazi’den gelmiştir. Kösoğlu anlatır: “Bir gün bana dedi ki “Vatan kurtarmanın en iyi yolu kitap yayınlamaktır. Bizim camiada hiç yayınevi yok.” Ne yapacağız? Dedim.
- 2500’er TL koyacağız. Yayınevi kuracağız.”
Kimsede doğru dürüst para yoktur herkes babasından, çevresinden bu parayı tedarik eder. İşletme önce Yaprak Kitabevi’nde çalışan Dursun Ali Çemberci’nin adına kurulur. Ötüken’de önemli gelişmelerden biri Nurhan Alpay’ın yönetime getirilmesi olmuştur. Kurumsallaşma gerçekleşmeye başlar.
Yayınevinin ortakları Nevzat Kösoğlu, Mehmed Niyazi, Fehim Üçışık, Ahmet İyioldu, Nurhan Alpay, Özer Revanoğlu, Mustafa Yıldırım, Ahmet Nuri Yüksel’dir. Yayınevi bilahare şirketleşir. Yayınevinin yayınladığı ilk eser Necip Fazıl’ın ‘Reis Bey’ adlı tiyatro eseridir.
Ötüken, Yılmaz Öztuna’nın Büyük Türkiye Tarihi adlı eseriyle sıçrama yapar. Peyami Safa, Arif Nihat Asya, Cemil Meriç, Tarık Buğra’nın bütün eserleri Ötüken’de neşredilir.
Nevzat Kösoğlu ve arkadaşları bu arada yayınevlerinin ortak derdi dağıtım sorununu aşmak için arayışlara girerler. ANDA adlı dağıtım şirketinin kuruluşu gerçekleştirilir. ANDA 12 Eylül 1980’e kadar milli ve manevi eserlerin kitapevleri vasıtasıyla halka ulaşmasında etkin olur.
4.Nevzat Kösoğlu’nu anlamak için Soybilimsel bir yaklaşım
Mıchel Foucault, Nice üzerine yazdığı yazıda Soybilimsel yöntemi, bilinen deklare edilen bilimlerin karşısına çıkarır ve tarihsel-felsefi bir sorgulama olarak niteler. Daha da ileri giderek Soybilim’i ‘karşı-bilimler’ sınıfına koyar.
Nice’den hareketle soybilimsel yöntemle Nevzat Kösoğlu’nu araştıralım. Önce onu Tuncer Kurtiz’le karşılaştıralım.
Tuncel Kurtiz’in babası Selanikli, annesi Bosnalı. Yeni kurulan Cumhuriyet’in idealistlerinden bir baba. Tuncel ismi ‘Tunç gibi kavi’ olması için verilmiş. ‘Kurtiz’ soyadı ise Türklüğün simgesi Bozkurt’a telmihtir.
Benzer şekilde yazar Kürşat Başar’la Kürşat Bumin’in pozitivist asker babaları da çocuklarına ‘Kürşat’ ismini Yerel Pozitivizm’in içindeki milliyetçi damardan dolayı verdiler.
Hıncal Uluç’un babası Fuat Uluç da askerdi. Emekli olunca CKMP’ye girdi. Parti’nin genel sekreterliğini yaptı. Türkeş evlerine gelince, Hıncal ve Öcal Uluç kardeşler ‘Arslan Amca’ dedikleri Türkeş’in boynuna sarılırdı.
Fakat olmadı, Yerel Pozitivizm’in içindeki milliyetçi damara rağmen, evrileceği nokta Sosyalizm oldu. Yerli Milliyetçilik’le genler uyuşmadı. Ayrışma kaçınılmaz oldu. Soyadındaki Bozkurt izine rağmen Tuncel Kurtiz, Şeyh Bedrettin yoluna gitti. Şeyh Bedrettin rolünü tiyatroda onurla oynadı. Benzer şekilde Yerel Pozitivizm kuşağından Hava Kuvvetleri Eski Komutanı Reşat Mater’in oğlu Tayfun Mater, Devrimci Yol fraksiyonunun merkez komitesi üyesi olmuştu. Tayfun Mater’in eşi Nadire Mater, Avrupacı aktivist Nadire Mater. ‘Mehmedin Kitabı’ adlı TSK düşmanı ajitatif kitabın yazarı. Yerel Pozitivizm, doğal olarak Milliyetçilik’e değil Sosyalizm’e evrildi.
Tabii bütün askerler Yerel Pozitivist olmadı. Millici asker çocukları da milliyetçi çizgide yer aldı. Atsız, Ayhan Songar, Emine Işınsu ve Ergun Göze asker ailelerin milliyetçi çocuklarıydı.
Ama Türkiye’deki Milliyetçi Muhafazakarlık’ın ana toplumsal zemini dini organizmalara dayanır. Ya medrese damarına ya da tasavvuf-tekke damarına dayanır.
Nevzat Kösoğlu’nun yerini anlamak için 100 yıl öncesinde ilçede Türk Ocağı’nı kuran toplumsal yapıyı görmek lazım. Babası dava vekili yani avukat Tayyip Bey, dedesi Molla Hasan…
Molla Hasan, Nevzat Kösoğlu’nun milliyetçiliğinin anahtarıdır. Molla Hasan’ı anlarsak, Kösoğlu’nu da anlarız.
Tanpınar ve Behçet Necatigil’in babaları molladır, müftüdür. Sadettin, Said ve Emin Bilgiç’in babaları müftüdür. Denizilili Baha Akşit’in dedesi müftüdür.
Yine Soybilimsel yönteme gidelim. Sadi Somuncuoğlu’nun soyu Somuncu Baba’ya, Erol Güngör’ün soyu Ahi Evran’a çıkar. Peyami Safa’nın anne tarafından dedesi Fatih’in hocası Akşemseddin’e dayanır. Akşemseddin’in soyu Hazreti Ebubekir’e çıkar. Samiha Ayverdi’nin soyu Gül Baba’ya çıkar. Mimar Turgut Cansever’in babası Hasan Ferit Cansever Türk Ocağı Başkanı idi. Dedesi Şeyh Ali Efendi, Kadiri Türabi Baba Tekkesi’nin son şeyhiydi. Turgut Cansever’in annesinin babası da müderris Mehmet Efendi idi. S.Ahmet Arvasi seyyitti. MHP’de oluşu misyon gereğiydi. Yine akrabası Abdülhakim Arvasi’nin torunu Fehim Üçışık’ın Ötüken kurucusu olmasının da genetik gerekçeleri vardı.
5.Kösoğlu’nun kitapları çok gecikti ve muhatabını bulamadı
Kösoğlu’nun istisnasız bütün kitaplarını çıkar çıkmaz aldım, okudum. Bu kitapların hemen hepsi benim gibiler için yazılmıştı.
Nevzat Kösoğlu’nun kitapları medeniyetimizi temel alarak düşünce sorunlarımızı ferahlatmaya yönelik eserlerdi.
Kitapların temel sorunu gecikmiş olmalarıydı. Bu yüzden muhatabını bulamadı.
Kösoğlu düşünceleriyle Türk Milliyetçiliği-Turancılık, Enver Paşacılık ve Türkeşçilik çizgisinden kopmadı. Kopamazdı çünkü Türkeş’in kurmaylarından biriydi. Onun sivil milliyetçiliği demokrasi ve insan hakları ekseninde Anayasa Referandumu gibi konularda yer yer Ak Parti iktidarıyla paralellikler oluşturdu.
Fakat her millicinin yaşadığını o da yaşadı. Genel CHP’lilere göre ‘şeriatçı’, genel Ak Parti’liye göre ‘dindar ama ulusalcı’ydı. MHP yönetim geleneğinin ise vefa gibi bir hasleti tarihi boyunca hiç olmadı. Kösoğlu’na da ilgi göstermediler.
Kösoğlu’nun Said Nursi kitabı da anlaşılmadı. Kimisi “madem Nursi’yi bu kadar seviyorsun, niye Nurcu değilsin?” diye sorarken, bazıları da böyle bir kişilik hakkında kitap yazmaya bile tahammül edemiyordu.
Kösoğlu, Güneydoğu’da açılacak bir Cemaat Okulu’na evini bağışlayacak kadar bu toprağa bağlı, ülke insanlarına inanmış bir vatanseverdi.
Kösoğlu’nun kitaplarının İslamcı harekete hiçbir katkısı olmadı. Yeryüzünün her tarafından yazarların kitaplarını okuyanlar, tıpkı S.Ahmet Arvasi’nin kitapları gibi Kösoğlu’nun kitaplarını da ilaç için bile okumadılar.
6.Hatime: MHP ve Ak Parti Kösoğlu’nun birikiminde yararlanmadı
Nevzat Kösoğlu’ndan, Durmuş Hocaoğlu’ndan, Sadettin Ökten’den, Teoman Duralı’dan yararlanmayanlar kendilerine başka partnerler buldu.
Kösoğlu’nun izah etmeye çalıştığı Muhafazakar Siyaset’ten uzaklaştıkça bütün politik çizgiler hata yaptı. Her zaman altını çizdiğimiz sorun Batıcılık, İslamcılık, Milliyetçilik ve Kürtçülük’ün siyasette bir yönetim anlayışı vazetmediği sorununu, 40 yıl sonra İslamcı iktidarın Muhafazakar ola(ma)ması olgusuyla acı acı tekrar görüyoruz.
İşin üzücü tarafı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni elde tutmanın artık tek yolu ‘mezhep odaklı’ politikadan geçiyor. 1980’lerde MHP’nin üstüne yıkılan ‘mezhep odaklı duruş’, bugün Ak Parti’nin üstünde kalmış durumda.
Kösoğlu konuşmalarıyla ve kitaplarıyla Muhafazakar Siyaset’in altını çiziyordu. Bundan ne MHP ne de Ak Parti kadroları yararlandı.
Kösoğlu’nun cenaze töreni, onun birikiminden yararlanmayan MHP ve Ak Parti kurmaylarına rağmen milletin Muhafazakar Siyaset’in mesajını hissettiğini gösteriyor. Hayat varsa umut var demektir. Bakalım önümüzdeki 10 yıl ne gösterecek?
Yüce Allah, çalışmalarıyla ve eserleriyle bizlere direnç veren büyüğümüz Nevzat Kösoğlu’nun rahmet eylesin. (Amin)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder