Giriş: Bir yanlış çözümleme: ‘Üç Tarz-ı Siyaset’
‘Üç Tarz-ı Siyaset’; Yusuf Akçura’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde ortaya koyduğu bir çözümleme. 1904’te yayınlanan makale, imparatorluğun önündeki seçeneklerin Osmanlıcılık, İslamcılık ve Milliyetçilik olduğunu söyler. İmparatorluk yıkılınca Osmanlıcılık ölür.
Akçura, tarihi doğru okuyamaz. Akçura’nın hiç söz etmediği Batıcılık, Türkiye’nin katalizör toplum kesimi Bürokrasi’nin temel eğilimi olur. Ve 100 yıla damgasını vurur. Yüzyılın sonunda yanlış tasarımın sonucu olarak önümüzde dördüncü seçenek olarak da Siyasal Kürtçülük çıkar.
Eğer Akçura’yı değil de Talat Paşa’yı dinleseydik, bugün bizim de çözüm üretebileceğimiz Muhafazakarlık, Liberalizm, Sosyal Demokrasi ve Sosyalizm gibi siyasi anlayışlarımız olurdu. Dört büyük partimizin her biri bu akımlardan birini tercih eder, buna göre hizmet üretirlerdi.
1.Muhafazakarlık: aile, gelenek, din
Muhafazakarlık’ta esas olan inşadır, ihyadır, devamlılıktır. Muhafazakarlık, toplumun aile, gelenek ve din gibi değerlerini temel alır. Aşamalı bir değişimi savunur. Siyaseti, değerleri sarsmayacak bir çerçeve içinde gören bir düşünce stili, bir fikir geleneği ve bir siyasi ideolojidir. (Özipek)
Ancak zamanla Muhafazakarlık’ın değerleri koruma içgüdüsü toplumun elini ayağını bağlar. Gelenekler kabuklaşır, özden uzaklaşır. Muhafazakarlık değişerek devam edemeyince hayat dışı kalır.
Muhafazakarlık hayat dışı kalınca Liberalizm ortaya çıkar. Teşebbüs, din-vicdan ve düşünce özgürlüğüyle bu tıkanıkların aşılmasını sağlar. Batı’da doğum kontrolünden kürtaja, ırk ayrımından temel insan haklarına insani değişimi Liberalizm sağlamıştır.
Liberalizm’in iktidarı; toplumsal ve bürokratik tıkanmayı aşmayı amaçlar. Bunu yaparken, teşebbüs hürriyeti adı altında tekelleşme ortaya çıkar. Piyasanın tecavüze uğramasıyla Liberalizm, Kapitalizm’e dönüşür.
Liberalizm; eleştirirken ölçüsüzdür, başarılıdır. İnşa ederken başarısız olur, yıkıcılaşır… Haddini aşar, zıddına dönüşür.
3.Sosyal Demokrasi aslında insan odaklıdır
Sosyal Demokrasi bu süreçte ortaya çıkar. Liberalizm, insan odaklı olmaktan uzaklaşarak Kapitalizm’e dönüşür. Sosyal Demokrasi, demokratik sistem içinde kalarak, kapitalist sistemden halk adına haklar koparır. Sigortadan sendikaya, konut sorunundan çılgın tüketim anlayışının kınanmasına insan merkezli eleştiriler getirir, grev silahıyla tavizler koparır. Sosyal Demokrasi’nin insan odaklı yaklaşımı, sosyal demokrat örgüt yapılarının kendi bürokrasisini oluşturmasıyla tıkanır.
Sol örgütlerde örgüt parasını iç etmek ve kadın sömürüsü doğal hale gelir. (KESK’te bir önceki yönetim kadın suistimaliyle tasfiye oldu.) Haddini aşar, zıddına dönüşür.
4.Sosyalizm ütopiktir
Liberalizm’in piri Adam Smith’in en sıkı okuyucusu, Sosyalizm’in kurucusu Marks’tır.
Sosyalizm; Muhafazakar değerlere karşı bazen ilgisiz, bazen küçümseyicidir. Muhafazakar değerleri hep kötü örnekleri göstererek yok etmek ister. Fizikötesi ve uhrevi olanı yok saymak sistemin zaafıdır.
Liberalizm’e ve hususun Kapitalizm’e kafadan karışıdır. Serbest piyasaya karşı kolektivist ekonomiyi savunur. Bu teorik savunu, Sovyetler Birliği’nin çözülüşle tarihe gömülür.
Siyasette Sosyal Demokrasi tıkanınca Sosyalizm öne çıkar. Sosyalizm asıl iç darbeyi, tıkanan, bürokratikleşen Sosyal Demokrasi’ye vurur.
Sosyalizm çökünce Yeşil Dünya
Sosyalizm’in ayakları yere basmaz, ütopiktir… Bu yüzden insana yaklaşır. Sosyalizm’in kolektivist yönü çöktükçe Yeşil Dünya görüşüne dönüşür. İnsan hakları, çevre duyarlığı, kadına pozitif ayırım onların eseridir. Demokrasi içinde kalabilirlerse, bölücü ve mezhepçiliğe sapmazlarsa son tahlilde insan merkezli faydalı şeyler söylerler.
5.Hatime: Üç değil ‘Dört Tarz-ı Siyaset’
Katip Çelebi, toplumların dört temel esastan oluştuğunu söyler… Dört esas; Ulema, Asker, Tüccar ve Reaya’dır. Toplumu insan vücudu gibi kabul eden Çelebi, Ulema’yı vücuttaki Kan’a, Asker’i Balgam’a, Tüccar’ı Safra’ya ve Reaya’yı da Sevda’ya benzetir.
Siyaset dört siyasi doktrin üzerine oturur: Muhafazakarlık, Liberalizm, Sosyal Demokrasi ve Sosyalizm… Bizde İslamcılık, Milliyetçilik, Batıcılık ve Siyasal Kürtçülük üzerine oturuyor.
İslamcılık, Milliyetçilik, Batıcılık ve Siyasal Kürtçülük; Ak Parti, MHP, CHP ve BDP olarak şekilleniyor. Liderlerden ziyade sözcülerle ‘Dört Tarz-ı Siyaset’i somutlaştırıyoruz. Karşımıza Bekir Bozdağ, Oktay Vural, Kamer Genç ve Sırrı Sakık çıkıyor.
Araçlar değişti, çağ değişti. Ama 100 yıl öncesindeki gibi temel sorunlar hala yerli yerinde duruyor.
Hayatımız ‘Dört Tarz-ı Siyaset’ yüzünden kararmaya devam ediyor.
Bu ‘Dört Tarz-ı Siyaset’; her sorunu fütursuzca kendi hareket alanı din, millet, çağ ve insan hakları eksenine çekerek, bize hiçbir sorunu çözme şansı vermiyor.
İflas eden ‘Dört Tarz-ı Siyaset’in tasfiyesi vaciptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder