1.Mümtaz’dan Beşir Güner’e yorgunluk psikolojisi
Önce Mustafa Miyasoğlu’nun ‘Kaybolmuş Günler’ romanında, roman kahramanı Beşir Güner’in ağzından duymuştum, şehir insanının yorgunluk halini.
‘Kaybolmuş Günler’i okuduğumda ben de Beşir Güner’le aynı yaşlardaydım. Sadece kendimde var sandığım bu yorgunluk psikolojisini, Beşir Güner’den duymak beni şaşırtmıştı. Sonra aynı ruh haline Tanpınar’ın şaheseri ‘Huzur’da tesadüf ettim.
2.Türk hekimlerini çok yorgun buldum!
Bu sıra çoktandır benden uzak olan bu yorgunluk halini, Türk hekimlerine iyice sirayet etmiş gördüm.
Geçen hafta iki doktora işim düştü. Doktorlar konuşmadan reçeteye sarıldı. Ağızlarından şikayetlerimle ilgili birkaç lafı cımbızla almaya çalıştım. Doktorlar konuşmuyordu, yorgundu. Gözlükçüde sıramı beklerken, bir bayan da aynı durumdan şikayet etti. Gözlükçünün söylediğine göre ‘Tam Gün Yasası’ndan şikayetçilermiş.
Bu yorgun doktorlar, ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’nin eseri. Dar akademik kadro, az öğrenci kontenjanı, neticede binlerce doktor açığı. Adam kendini Pastör’den, Freud’dan, Behçet Uz’dan daha değerli görüyor.