3 Şubat 2015 Salı

Yanya Sultanı'nın sosyalist senatör torunu

1.Arnavutluk’tan Beşiktaş’a
Bugün Arnavutluk sınırları içinde kalan Yanya şehri Osmanlı döneminde Tepedelenli Ali Paşa ile birlikte anılır. Hatta Osmanlı’ya isyan eden Tepedelenli, ‘Yanya Sultanı’ diye anılır.
Bugün hayat hikayesini anlatacağımız Fatma Hikmet İşmen de Tepedelenli Ali Paşa’nın torunlarındandır.
Tepedelenli’nin yakın dönemde bildiğimiz torunlarından biri Kemal Derviş diğeri de yazar Abdülhak Şinasi Hisar’dır. Derviş, sosyal demokrat, Abdülhak Şinasi sağcıdır.
Fatma Hikmet İşmen, 1918 yılında dedesinin hükümran olduğu Yanya şehrinde doğar. Babası Hüseyin Hüsnü Bey, eşi, yeni doğan kızı Fatma Hikmet ve diğer kızı Fikret İşmen Kaygı ile birlikte İstanbul’a göç eder.
O dönemde Arnavutluk’tan göçen aileler genellikle Beşiktaş’a yerleşirler. Onlar da diğer aileleri takip eder.
Hüseyin Hüsnü BeyHarp Okulu mezunu olduğu için asker olur. Subay olarak Kafkas Cephesi’nde görev alır. Daha sonra Samsun’a tayin edilir. Aile savaş yıllarında bir ara Tokat’a gider. Savaşın bitiminde önce İstanbul, sonra da Hüseyin Hüsnü Bey’in yeni görev yeri Adapazarı’na giderler. Bu sırada Hüseyin Hüsnü Bey eşini kaybeder.
Fedakar bir baba
Eşi ölen Hüseyin Hüsnü Bey aynı zamanda annelik görevini üstlenir çocuklarına bakar. Eşinin hatırasına hürmeten bir daha da evlenmez. Kısa bir süre Sarıkamış’ta görev yapan Hüseyin Hüsnü Bey çocuklarının eğitimi nedeniyle İstanbul’a tayinini ister ve ailecek İstanbul’a taşınırlar.
Fatma Hikmet İşmen; ilk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamlar.
İlkokuldan sonra tavsiye üzerine önce Amerikan mektebi Arnavutköy Kız Koleji’ne başlar. Daha sonra İstanbul Kız Lisesi’nin fark sınavlarını vererek kaydını bu okula yaptırır. 1933 yılında liseyi bitirir. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğrenimine devam eder.
2. İşmen, Türkiye’nin ilk kadın ziraat mühendislerinden
Fatma Hikmet İşmen; 1937 yılında ziraat mühendisi olarak mezun olur. Türkiye’nin ilk kadın ziraat mühendislerinden birisi unvanını alır.
İşmen’in ilk görev yeri İzmir Zirai Mücadele Enstitüsü Bitki Hastalıkları Bölümü’dür. Dört yıllık uğraştan sonra Ankara Zirai Mücadele Enstitüsü’nde görev alır. İki yıl sonra 1945 yılında, İstanbul Zirai Mücadele Enstitüsü’nde göreve başlar.
Bu arada asistan, başasistan ve uzman olarak araştırma faaliyetlerine katılır. Başta İngiltere ve Kanada olmak üzere araştırma faaliyetlerine yurt dışında devam eder. Kanada’da doktorasını tamamlar. Bitki hastalıkları uzmanı unvanını alır. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Latince bilir.
Terörist Sinan Cemgil’in babası Adnan Cemgil’in teşvikiyle 1964 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) etkinliklerine katılmaya başlar. Parti yayınlarını postalamaktan köylere gidip propaganda çalışmalarına katılmaya kadar birçok etkinliğe katılır.
3. Türkiye’nin tek sosyalist senatörü
1966 yılında Türkiye İşçi Partisi’nden senatör adayı olması istenir ve bu teklifi fazla düşünmeden kabul eder. Kocaeli Senatörü seçilir.
Sonuç hem kendisi hem de çevresi için sürprizdir. Radyodan senatör seçildiğini duyunca çok şaşırır.
TİP Kocaeli Senatörü olarak yemin eder ve göreve başlar.
İşmenSenato’da birçok konuda konuşma yapar. Yaptığı konuşmalarda anti-demokratik uygulamalar, eğitim, tarım ve hayvancılıkla ilgili görüşlerini dile getirir.
Konuşmaları genellikle Adalet Partisi mensupları tarafından eleştirilir.
4. İlk konuşması Alevi-Sünni ayrımı üzerine
Cumhuriyet Senatosu’nda yaptığı ilk konuşma Alevi-Sünni ayırımı üzerinedir. AP’yi Alevi-Sünni ayırımını körüklemekle suçlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bazı uygulamalarını eleştirir.
TİP’in 1971 yılında kapatılması üzerine 1975 yılına kadar parlamentoda tek sosyalist temsilci olarak kalır. Cumhuriyet Senatosu’nda yer aldığı dokuz yıl boyunca kırktan fazla soru önergesi verir.
Cumhuriyet Senatosu’nda ‘Tabii Senatör’ unvanını taşıyan 27 Mayıs 1960 darbecilerinden oluşan Milli Birlik Grubu’yla iyi ilişkiler kurar.
Dokuz yıllık Cumhuriyet Senatosu hikayesini ‘Parlamentoda 9 Yıl’ adlı kitabında toplar. TİP senatörü olarak 1966-1975 döneminde yaptığı parlamento çalışmalarını kitaplaştırır.
4. Evlilik kurumuna karşı bir sosyalist
Fatma Hikmet İşmen, sadece politik mücadelesinde değil özel hayatında da farklıdır. Örneğin evlilik kurumunu ‘pespaye bir birliktelik’ olarak nitelendirir ve kesinlikle evlenmez.
Evlilik karşıtı görüşlerini şöyle izah eder: “Ben hiçbir zaman erkek arkadaşımla evlenmeyi düşünmedim. Zaten evlenseydim de boşanırdım. Çünkü erkeklerimizi çok iyi gördüm tanıdım, üstelik benim tanıdıklarım hep kalburüstüydü...”
Fatma Hikmet İşmen; Çevreniz evlenmemenizi nasıl karşıladı?’ sorusunu “Çevre mi, hangi çevre? Onların ne düşündüklerini hiçbir zaman öğrenmek istemedim” diye cevaplar.
Türkiye İşçi Partisi kapatıldıktan sonra ‘Leninist-Sovyet’ çizgisindeki Sosyalist Birlik Partisi (SBP), Birleşik Sosyalist Parti (BSP) ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) kurucusu ve parti meclisi üyesi olur. 
5. İşmen’in cenazesi Enternasyonal Marşı’yla kaldırılır
Fatma Hikmet İşmen, 9 Mayıs 2006 tarihinde İstanbul’da vefat eder. 11 Mayıs 2006 tarihinde Şişli Camisi’nden kaldırılarak, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilir.
88 yaşında ölen TİP Senatörü Fatma Hikmet İşmen’in cenazesi Enternasyonal Marşı söylenerek defnedilir.
İşmen için Şişli Camisi’nde düzenlenen törene, İşmen’in kız kardeşi Fikret İşmen KaygıHürriyet gazetesinden Yalçın BayerCumhuriyet gazetesinden Hikmet Çetinkaya, Oral ÇalışlarBirgün gazetesinden Gencay Gürsoy, yazar Adalet AğaoğluÖzgürlük ve Dayanışma Partisi’nden (ÖDP) Genel Başkan Hayri Kozanoğlu, genel başkan yardımcıları Alper Taş, Hakan Tahmaz, Masis KürkçügilSosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Filiz Koçali, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eski Başkanı Akın BirdalRuhi Su’nun eşi Sıdıka Su, Tarih Vakfı Başkanı Orhan Silier ve Barış Girişimi’nden Ersin Salman katılır.
6. Hatime: Yalçın Küçük’ün Fatma Hikmet İşmen yorumu
Yalçın KüçükAybar-Boran ikilisinin listelerine TİP üyeleri dışarıdan milletvekili alacakları zaman Çetin Altan’ı, senatör alacakları zaman da Kemal Derviş’in akrabası Fatma Hikmet İşmen’i bulduklarını söyler. Üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
İşçileri niçin paşazadelerin temsil ettiğini anlamak güçtür.
Sol’un kaderi böyledir. Bu kadar paşazade, mezhepçi ve etnikçi yapı içerisinden gerçek Sol’u bulup çıkarmak hakikaten zor bir iştir.
Belki de meselenin temelini Mustafa Suphi-Şefik Hüsnü ihtilafından başlayıp yeniden yorumlamak gerekecek.
Şefik Hüsnü tezgahı Lenin’e, Mustafa Suphi arayışı Sultan Galiyev’e çıkar.
Mustafa Suphi-Sultan Galiyev ittifakı kazansaydı, tarih bir başka türlü oluşurdu.
Nazım HikmetMehmet Ali Aybar, Behice Boran, Abidin DinoFatma Hikmet İşmenKemal Derviş
Şefik Hüsnü tezgahı Boğaz’daki Aşiret solcularının üzerinden bugün de tıkır tıkır işliyor.
İşmen’in cenazesine katılan eski TİP’li Filiz Koçali’nin BDP-HDP’de Eş Genel Başkanlık yapması tesadüf olabilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder