1.Yunanistan seçimleri bizi niçin ilgilendiriyor?
Yunanistan seçimleri sürprizle sonuçlandı.
Yunan halkı, dedelerinin ve babalarının isimleriyle siyaset yapan Karamanlis, Papandreu ve Venizelos isimlerine iktidar şansı vermedi. Yunanistan’ın politik ocakları niteliğindeki bu aileler, tarihte ilk defa iktidar sarmalının dışında kaldı.
Yunanistan’da parlamento seçimini Aleksis Çipras önderliğindeki Sosyalist İttifak (SYRİZA) kazandı. Sosyalist İttifak’ın en önemli artısı Yunanistan’daki Müslüman Türk azınlığın temel haklarına saygı göstereceğini vaad etmiş olması.
Bu vaad karşılığını seçimlerde buldu. Batı Trakya’da Sosyalist İttifak listesinden üç Türk milletvekili seçildi. Gümülcine’den 2 ve İskeçe’den 1 milletvekili parlamentoya girdi.
Gümülcine’den Dr. Mustafa Mustafa ve Dr. Ayhan Karayusuf meclise girmeyi başardı. İskeçe’den ise Hüseyin Zeybek seçildi.
2.Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri
Önce Onki Ada kavramını anlamaya çalışalım. Buradaki 12 sayısı Ege’deki adaların sayısı değil, ‘12 üyeli meclisle yönetilen adalar’ anlamındadır. Ege’de irili ufaklı onlarca ada var.
Türk-Yunan ilişkileri, sıralanırken Kıbrıs, Batı Trakya, Patrikhane, ve Ege sorunları sıralanır. Ama Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri’nin varlığı bile doğru dürüst gündeme gelmez.
Bugün Rodos’ta 4 bin, İstanköy’de 2 bin Türk yaşamaktadır. Ayrıca diğer Oniki Ada içinde meskun soydaşlarımız da vardır. Baskılar nedeniyle Türkiye’ye göçmek zorunda kalan 60 bin soydaşımızın vatandaşlık hakları elinden alınmış durumda. Vatandaşlık hakkı düşürülen soydaşlarımın özel mülkleri yağmalanırken, vakıf malları üzerinde evrensel hukukun hiçbir müktesebi tanınmaz duruma getirilmiş.
3.Rodos Derneği Başkanı Mustafa Kaymakçı: Kültürel mirasımız çürüyor
Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı başkanlığındaki Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Yardımlaşma Derneği, önümüzdeki süreçte ilişkilerin gelişimini sağlayabilecek donanıma sahip bir sivil toplum örgütü olarak öne çıkıyor.
Umarız Yunanistan’da iktidara gelen Sosyalist İttifak bu şansı değerlendirir.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Rodos ve diğer adalardaki Türk varlığının sorunları konusunda Sosyalist İttifak’tan umutlu olduğunu söylüyor.
Yunanistan’da ve Oniki adalarda kalan Türklerin kültürel kimliklerinin Yunanistan tarafından silinmek isteniyor. Prof. Dr. Kaymakçı durumu şöyle özetliyor: “1972’ye kadar Rodos ve Oniki Ada’da çocuklarımız Türk okullarında okuyordu. Türk okulları 1972’den beri kapalı olduğu için soydaşlarımız ana dillerinden uzaklaştırılıyor.”
Kaymakçı, Yunanistan’ın en büyük zararı kültürel değerlere verdiğini vurguluyor. Şu an Rodos’ta açık bulunan tek cami İbrahim Paşa Camii. Kaymakçı, Rodos’ta müftülüğün kapatıldığını, cami, çeşme ve imarethanelerin onarımına izin verilmediğini belirterek, “kültürel mirasımız her geçen gün çürüyor” diyor.
4.Bir Rodos gönüllüsü Celalettin Rodoslu
Celalettin Rodoslu, Rodos’la Türkiye’nin ilgisinin kesildiği yıllarda iki önemli çalışmasıyla kopan literatür bağını yeniden kuran isimdir.
Rodoslu, 13 Mayıs 1912 tarihinde Rodos’ta doğar. Ada eşrafından Talia Hanım ve Nuri Bey’in evladıdır. Ailenin dört çocuğun en büyüğüdür. Babasını erken yaşta kaybedince ailesine bakmak onun görevi olur. Bir taraftan eğitimini sürdürürken diğer taraftan ailesinin geçimi için çalışır. Okul sonrası Türkiye’nin Rodos Başkonsolosluğu’nda görev alır.
Kurduğu Nur Kitapevi’nde Türkiye’den getirttiği kitapları satar.
Ankara casusu olmak suçundan sürgün edilir
İtalyan egemenliğindeki Rodos’ta İtalyanca öğrenir. Faşist İtalyan hükümranlığı döneminde istihbarat bilgilerini Ankara Hükümeti’ne gönderdiği iddiasıyla sürgün cezasına çarptırılır. İki seneye yakın bir süre İtalya’da sürgün hayatı yaşar. 1938 yılında sürgün cezası çekerken kaçarak Türkiye’ye gelir.
Türkiye’ye geldikten sonra Ankara’da yaşamaya başlar. Rodos’ta kalan anne ve kardeşlerini Türkiye’ye getirtir.
Celalettin Rodoslu, 1959 yılında Ankara merkezli Rodos ve Oniki Adalar Derneği’ni kurar. Fehmi Çeyrekli desteği ile derneği Rodos Türkleri’nin yoğun olarak yaşadığı İzmir’e taşırlar.
Celalettin Rodoslu’nun diğer bir girişimi Türk İtalyan Kültür Derneği’dir. Uzun yıllar bu derneğin başkanlığını yürütür. 1966 yılında İtalyan hükümeti kendisine İtalya Cumhuriyeti Şövalye Devlet Nişanı (Cavaliere di Lavaro della Repubblica Italiana) verir.
Kaderin bir cilvesi, Rodos’ta Nur Kitapevi ile başlayan kağıt/mürekkep ilişkisi, Ankara’da matbaalara hizmet veren bir işe dönüşür ve 1945 yılında Rodoslu Matbaacılık Ltd Şirketi’ni kurar. Şirket, oğlu Nuri Rodoslu’nun yönetiminde halen faaliyettedir.
Celalettin Rodoslu’nun kültür tarihimize kazandırdığı iki eser var. Birincisi kendi telifi ‘Rodos ve İstanköy’de Gömülü Tarihi Simalar’ kitabı. Diğeri ise Hermes Balducci’den çevirisini yapıp Türk Tarih Kurumu Yayınları’ndan neşrettiği ‘Rodos’ta Türk Mimarisi’ kitabı.
Bu iki eser uzun zaman Rodos, İstanköy ve Oniki Ada ile ilgili sayılı çalışmadan biri olarak tarihteki yerini almıştır.
5.Doğu Kütüphanesi’nden iki Rodos kitabı
Doğu Kütüphanesi, Erol Cihangir yönetiminde yayıncılık faaliyetleri yürüten bir kültür kurumu. Doğu Kütüphanesi, Rodos ve Oniki Ada ile ilgili iki önemli kaynak yayınladı.
Kaynaklardan biri ‘Yakındönem Tarihimizde Rodos ve Oniki Ada’ adlı eser. Dr. Ali Fuat Örenç’in yazdığı eser Rodos ve Oniki Ada’nın tarihi boyutundan ziyade yakın dönem sorunlarını ve imkanlarını ele alan bir çalışma.
Doğu Kütüphanesi’nin neşrettiği ikinci eser ise ‘Rodos'ta Saklı Zamanlar’ adlı fotoğraf albümü. Dr. Ali Fuat Örenç’in editörlüğünü yaptığı eseri Şahap Kaşlıoğlu hazırlamış. Eser, 1900’lerin başındaki Rodos’un belgeseli niteliğinde seçilmiş ve yorumlanmış fotoğraflardan oluşuyor.
6.Yunanistan’a nasıl bakmalı?
Yunanistan Hükümeti’nin başarısız olması ve Yunan Halkı’nın mutsuz olması bizi sevindirmez. Yunan başarısızlığından bir başarı çıkarma gibi bir fikrimiz olamaz.
Türk-Yunan İlişkileri’nin başta Kıbrıs Meselesi olmak üzere barışla çözümlenmesi, her iki ülkenin menfaati gereğidir.
Yunan Hükümeti’nin geçmişteki Megolo İdea anlayışından arınarak, ilişkileri komşuluk temelinde yürütmesi dileğimizdir. Batı kışkırtmalarıyla oyalanan Yunanistan’ın dış borcunun önemli bir kalemi Türkiye’ye karşı silahlanma çabasından kaynaklanıyor. Halbuki bu silahlanma bütçesi ülkenin kalkınmasına yönlendirilebilirdi.
Sosyalist İttifak’ın elinde fazla seçenek yok.
Yapılabilecek en akıllıca iş, geçmiş ön yargıları bir kenara bırakarak Türkiye ile ilişkileri geliştirmek. Türkiye’nin Rusya ile geliştirdiği karşılıklı çıkara dayalı ticaret anlayışı Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a örnek olabilir.
Güney Kıbrıs’ın adanın kıta sahanlığında çıkarılacak doğal gaz için İsrail’i partner olarak seçmesi yanlış bir yöneliş.
Çıkarılan doğal gaz’ın taşınması yine Türkiye üzerinden mümkün olabileceğine göre macera aramaya gerek yok.
Türkiye’nin tarih boyunca hiçbir komşusunun iç işlerine karışmak ve komşularının toprağını işgal etmek gibi bir politikası olmamıştır. İki toplum içinde azınlıkların kültürel özerkliği ve demokratik katılımı gözetilerek ilişkiler geliştirilmelidir.
Toprak işgali yoluyla genişlemenin sağlıksız sonuçlarını Rusya Kırım’ı işgal ederek yaşıyor. Rusya’nın bir ay öncesindeki ekonomik zararı 150 milyar doları buldu.
7.Hatime: Çözüm uzaklarda değil, ortak akılda
Türkiye ile Yunanistan’ın coğrafyasını bir yerlere taşıma imkanı yok. Öyleyse bu coğrafyayı karşılıklı anlayış, dostluk ve çıkar temeline oturtarak zenginleştirmeliyiz.
Rodos, İstanköy ve Oniki Ada’nın temel geçim kaynağı turizm. Yunanistan’ın kriz sürecinde yeni yatırımcı bulması oldukça zor. Üstelik uluslararası kredi kuruluşları Yunanistan’ı riskli ülke sınıfına sokmuş durumda.
Türkiye’nin Ege kıyıları ile Rodos, İstanköy ve Oniki Ada arasında geliştirilecek pasaportsuz ve vizesiz turizmin önü oldukça açık.
Rodos, İstanköy ve Oniki Ada’nın elbette daha fazla Türk turiste ihtiyacı var. Ancak Yunan Turizmi’nin asıl ihtiyacı olan küçük ve orta ölçekli yatırımcı ihtiyacını karşılayabileceği tek ülke Türkiye.
Küçük ve orta ölçekli Türk girişimcilerin Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Gürcistan, Romanya, Gagavuzya, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Bosna Hersek, Arnavutluk, Kuzey Kafkasya ve Rusya’daki yatırımları Yunanistan’a örnek olmalıdır.
Başbakan Aleksis Çipras önderliğindeki Sosyalist İttifak (SYRİZA) hükümeti, Batı Emperyalizmi’nin körüklediği Türk Düşmanlığı’ndan vazgeçerek karşılıklı işbirliğinin önünü açmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder