1.O bir ‘İtalyan Muhibbi’
Papa, geçen hafta Türkiye’ye geldi… Esenboğa Hava Limanı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Papa’nın yaptığı görüşmede çevirmenliklerini Serra Yılmaz yaptı.
Serra Yılmaz, oyunculuğu yanında iyi derecede İtalyanca ve Fransızca bilen ve spontane çeviri yapan bir isim.
İtalya’nın Toskana şehrine yapılan turistik bir gezinin rehberi Serra Yılmaz’dır. CNN Türk’te hazırladığı programın adı da ilginçtir: ‘Serra ile İtalyan İşi’…
Serra Yılmaz’ın İtalya ile ilişkilerinde en önemli etmenlerden biri İtalya’da yaşayan yönetmen Ferzan Özpetek’in onunla ilgili tercihleridir. Yılmaz, Ferzan Özpetek filmlerinin vazgeçilmez oyuncusudur. Özpetek’in sadece yönetmenliğini yaptığı filmlerde değil, senaryosunu yazdığı İtalyan filmi Pencere’nin de oyuncusu olmuştur.
Serra Yılmaz’ın İtalya’da Türkiye’den fazla tanındığı söylenmektedir.
Serra Yılmaz’ın İtalya ile ilişkileri bunlarla sınırlı değil. O bir nevi ‘İtalyan Muhibbi’… ‘İtalyan Muhibbi’ olmak sık olmasa tarihimizde görülmüş bir hastalıktır. Mütareke döneminde ünlülerimiz İngiliz, Amerikan Fransız muhipliğine soyununca gazeteci Celal Nuri İleri de ‘İtalyan Muhibbi’ olmuştu.
İtalya’da Serra Yılmaz’a Türkiye’yle ilgili sorular soruyorlarmış. ‘Ne olacak?’ diyorlarmış. Herkes olan biten karşısında son dönemde dehşete kapılmış vaziyetteymiş. Serra Yılmaz ne cevap vereceğini bilemiyormuş.
2.Ata Demirer’in boşanmasında Serra Yılmaz faktörü
Ferzan Özpetek’in dışında Ata Demirer’in favori oyuncuları arasında da Serra Yılmaz vardır.
Ata Demirer’in ‘Eyvah Eyvah’ serisinde rol almıştır. ‘Mersedes’ karakterini canlandırır. Demirer’in projelerinin sadece oyunculuk aşamasında değil, hazırlık safhasında da ekip içinde yer alır.
Serra Yılmaz’ın adı Ata Demirer ile Özge Borak’ın boşanması olayına karışır. Özge Borak, Ata Demirer ile boşanmalarından Serra Yılmaz’ı sorumlu tutar. Özge Borak’ın sözleri şöyle: “Bu yaşta boynuz yiyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Ata gibi bir herifle birlikte olduğumdan dolayı utanıyorum. Serra Yılmaz ile beni aldatıyor.”
Bunun üzerine Serra Yılmaz şu açıklamayı yapar: “Ata’nın annesiyle yaşıtım. Benim Ata’dan beş yaş küçük oğlum var. Onlar aile dostum.”
3.Ayrıntılarda Serra Yılmaz
Serra Yılmaz, Şener Şen ve İlyas Salman’ın oynadığı Şekerpare filminde Şener Şen’in karısı rolündedir. Şekerpare’de “kim alır yüklü kızı” diyen oyuncudur. Kemal Sunal’ın ‘Davacı’ filminde, davacı olduğu hasmının eşini oynamıştır. ‘Kaybedenler Kulübü’ filminde ‘Mete’ karakterinin annesini canlandırır.
Serra Yılmaz, Cihangir’i mekan tutan ünlülerden. Yaklaşık 50 yıldır burada ikamet ediyor. Şarkıcı Teoman’la aynı sokakta yaşayanlardan. Daha önce ‘Rum mimarisi’ evlerde oturduğunu özellikle işaret eder. Şimdiki evi 1960’ların binası. Evinin Boğaz manzaralı olmasına şaşırmamak lazım. Boğaz bu takım için anahtar kelimelerdendir.
4.Serra Yılmaz da bir paşazade
Milli birer değer olan Osmanlı Meşhurları’nın torunları niçin ecnebileşir?
Sorusunun cevabını biz ‘Aydın Yabancılaşması’ kitabımızda çözümlemeye çalıştık. Serra Yılmaz da millici dedelerin torunu.
Serra Yılmaz, TRT ve Sinematek kurucularından Semih Tuğrul’un kızı. Tuğrul soyadı, Ertuğrul Fırkateyni Komutanı Amiral Osman Paşa’ya telmih olarak alınmış.
Amiral Osman Paşa’nın kardeşi Amiral Mehmet Reşit Paşa, Serra Yılmaz’ın babası Osman Naci Tuğrul’un dedesi. Anneannesi Osmanlı Sarayı’nda büyümüş bir Çerkes kızıdır. Serra Yılmaz, ‘Harem Suare’ filminde anneannesinin hayatını oynar.
5.Allahsız Serra: “Benim bir Allahım yok”
Serra Yılmaz’ın Papa çevirmenliğine bakıp onun Hıristiyanlık’la inanç bağı olduğunu sanmak yanlış. Çünkü Serra Yılmaz ‘Tanrı inancı’ olmadığını açıkça söyler, ateisttir. “Benim bir Allahım yok” beyanı ona aittir.
Bir söyleşide muhabirin ‘Peki ya Allah varsa?’ sorusuna gülerek “O zaman bana nanik yapar gördün mü inanmıyordun bak ben varım der” şeklinde cevap verir.
Serra Yılmaz’ın Başörtüsüne Sorunlu Yorumu: “İçeri girdim simsiyah bir öcü geldi üstüme”
Serra Yılmaz’ın başörtüsü ile ilgili fikirleri ürkütücüdür: “Ben aslında insanların kapalı olmasından hiç hoşlanmıyorum. Bazen korkuyorum başörtülülerden. Geçen gün hastaneye gittim, içeri girdim simsiyah bir öcü geldi üstüme. Korktum, korkutucu geliyor bana.”
6.Azınlıkçı bir bakış açısı
Serra Yılmaz, ‘Ermeni Soykırımı İddiaları’ nedeniyle ‘Ermeniler’den Özür Diliyoruz’ kampanyasına imza atanlardan biridir. Geçmişte oturduğu evleri söylerken Rum evlerinde oturduğunu özellikle belirtir.
Hrant Dink adına düzenlenen bir etkinlikte Dink’in ‘Sırtlayıp getirenlere’ başlıklı yazısını seslendirmiştir. Seslendirmeleri arasında Serra Yılmaz’ın hayatında ‘azınlık’ vurgusu önemli bir yer tutuyor. “Ben dünyadaki en büyük azınlığa üyeyim: ben kadınım!” diyor.
Serra Yılmaz’a göre Kürtçülük Sorunu
Serra Yılmaz’ın Kürt Meselesi’nde söyledikleri birebir HDP’nin sözleriyle örtüşür: “Kürtlerin talepleri yanında Kürt kimliğinin var olabilmesi için çok daha fazla adım atılmış olması gerekirdi. Bu sorunu çözeceğini iddia eden hükümetin de çok içten bir davranış içinde olmadığını düşünüyorum.”
Serra Yılmaz, Radikal gazetesindeki söyleşisinde, terör karşıtı bakış açısını eleştirir: “Şehitlere üzülüp dağda ölenlere seviniyorlar.”
Yılmaz’ın facebook’taki ahvali belgesel niteliğindedir. PKK’nın katlettiği şehitlerimizin olduğu günlerde ‘barışçıl’ bir üslupla Kürt halkının mağduriyetlerine değinmeler vardır. Anlamak isteyen onun tavırlarından geniş cephe birliğini anlar.
7.Hatime: Hard politik bir karakter Serra Yılmaz
Serra Yılmaz, güncel siyaseti yakından takip eden ve eleştirilerini sözünü ortaya koyan bir kişilik.
Bakış açısı Şerif Mardin’in ‘Mahalle Baskısı’ ve Binnaz Toprak’ın ‘Ötekileşme’ tezlerinin ortalamasıdır. “Türkiye elden gitti diye bakıyorum” sözü ona ait.
Serra Yılmaz’a göre “Yaşadığımız günler bir çeşit korku tünelinden geçmek gibi.” Memlekette ciddi muhalefet yapan herkesi desteklemeye hazır olduğunu söylüyor. Bir çözüm görebilse daha militan düzeyinde çalışabilecek yapıda.
Serra Yılmaz’ın yukarıdaki sözlerini doğru okumalıyız.
Türkiye’de siyasetin paradigması değişti… Eskiden laiklik x dindarlık ekseninin tarafları CHP ve Ak Parti, etnik krizin tarafları ise MHP ile PKK idi.
Yeni paradigmada oyun kurucu olan tek başına Abdullah Öcalan.
Görece olarak bütün ‘meşru’ partiler ve cemaatler PKK’nın karşısında düşman safında yer alıyor. Çünkü PKK, Halkların Demokratik Kongresi yapısıyla bütün etnik ve itikadi muhaliflerin cephe örgütü niteliğine bürünüyor.
Çerkes Deniz Akkaya’nın Kürtçe öğrenmesi, Çerkes-Arnavut Nur Sürer’in PKK’yı açlık greviyle desteklemesi boşuna değil. İslam karşıtı Takva filminin senaristi Önder Çakar Kobani’de PKK için savaşırken yaralanması ve eski TİP’li Niyazi Ağırnaslı’nın torunu Boğaziçili Nejat Ağırnaslı’nın Kobani’de ölmesi benzer örnekler.
Mesele artık sadece Kürtçülük olmaktan çıktı.
Süreci doğru okuyanların başında düşünürümüz İsmet Özel geliyor.
Özel’in Türklük ve Sünnilik vurgusu, “bölünmeyelim” edilgenliğinin ötesinde birlik-tevhid inşasını içeren bir tez niteliğinde. Anti-tez PKK, artık sadece bölünmenin değil Şirk’in temsilcisi.
Şirk Cephesi, Dersim İdeası’ndan başlayarak Bektaşi-Mason üst tasarımlarıyla PKK yığınsallığının içeriğini inşa ediyor. Dersim laboratuarı, anlamak isteyenlere çok şeyler söylüyor.
Papa çevirmenliğinden, Tanrıtanımazlığa, ‘Ermeni Soykırımı İddiaları’ndan bölücülerin savunuculuğuna Serra Yılmaz’ın yapısında Şirk Cephesi’nin bütün zihniyetini okumak mümkündür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder