10 Eylül 2014 Çarşamba

Bir Ermeni komitacısı olarak Fatih Akın

1.Fatih Akın ve bir Ermeni filmi olarak Kesik
Fatih Akın, Almanya’da yaşayan Türk kökenli bir yönetmen… Duvara Karşı’ ve ‘Cennetin Kıyısında’ filmleriyle tanınıyor.

Akın’ın son filmi ‘Kesik’ 1915 Ermeni Tehciri’ni anlatan olayları ele alıyor. Mardin’de 1915 Olayları sırasında ailesini kaybeden bir Ermeni demircinin hikayesini anlatıyor. Ermeni tezlerinin işlendiği ‘Kesik’ filmi, meseleye ‘tehcir’ değil ‘soykırım’ olarak yaklaşıyor. Film 5 ülkede 21 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilmiş.
Fatih Akın, Amerikan New York Times gazetesine verdiği söyleşide filmden sonra tehditler aldığını söylüyor. Akın, söyleşide “Sanat için ölmeye değer” diye cafcaflı laflar etmiş. Bu tehdit numarası Salman Rüşti’den bu yana ha bire tekrarlanır. Tehdit polemiği, pazarlamanın bir parçasıdır.
Akın, filmin yol açacağı tartışmaları göğüslemek için 7-8 yılını verdiğini söylüyor. “Ben Türklerin bir Ermeni kahraman hakkındaki bir filmi sindiremeyeceğini iyi biliyorum” diyerek Türkler’e hakareti de ihmal etmiş.
Akın, yurt dışında yaşadığı ve 7-8 yıl sadece Ermeni tezlerini dinlediği için Ermeni Meselesi’ne Fransız kalıyor. Türk televizyon kanallarını izlemiyor ki,  Türkiye’de bugün her tartışma programında bir Ermeni yorumcu düştüğünü bile göremiyor.
30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni’yi öldürdük” diyen Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü almasından sonra ihanet pazarına yeni adaylar giriyor.  Fatih Akın bu adaylardan sadece biri.
2.Eleştirmenlerden Fatih Akın’a ağır eleştiriler: felakete yakın bir film
Fatih AkınTürk Milleti’ne hakaret ederek uluslararası sistem içinde kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Ancak Batılı sinema eleştirmenleri bile ‘Kesik’ filmini başarılı bulmuyor.
The Guardian yazarı Peter Bradshaw, filmin sinema kısmının ihmal edildiğini söylerken eleştirmen Jay Weissberg ‘Kesik’ filminin duraksayan bir film olduğunu belirtiyor. The Hollywood Reporter yazarı Boyd van Hoeij, ‘tehcir’ ya da yönetmenin bakış açısıyla ‘soykırım’ konusunu bir Türk yönetmen olarak ele aldığı için Fatih Akın’ı öncelikle tebrik ediyor. Fakat yazar filmde Osmanlılar, Araplar ve Kübalılar kendi dillerinde konuşurken sadece Ermeni kökenlerin İngilizce konuşmasına anlam verememiş.
Fatih Akın’a en ağır eleştiri ise Jessica Kiang’dan gelmiş. Akın’ın önceki filmlerini enerjik, sert ve şaşırtıcı bulan Kiang ‘Kesik’ filmi şöyle eleştiriyor: “Bu film öncekiler gibi değil, iyi bir film değil; hatta felakete yakın bir film.”
3.Türkiye’nin Ermeni muhipleri
Türkiye’de Eski Dev-Yol’cu Taner Akçam’dan Baskın Oran’a, Sibel Özbudun’a, Sırrı Sürreya Önder’den Sırrı Sakık’a yoğun bir Ermeni muhipliği var.
Türkiye’de binlerce insanın ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye pankart açması kolay izah edilecek bir durum değil.
Ararat’ soykırım tezlerini işleyen bir Ermeni yönetmen Atom Egoyan’ı filmi. Akın’ın filmi ‘Ararat’ yolunda sıradan bir çalışma. Akın şimdi 1915’in 100. yılı 2015’te estirilecek kültür teröründe namluya yeni bir kurşun sürmüş oluyor.
Yeri gelmişken Ararat filmini Türkiye’de göstermek için ithal eden Sinan Çetin’in amcası Sabahattin Çetin’i de hatırlayalım.
Atom Egoyan, Orhan Pamuk, Tamer Akçam, Fatih Akın hepsi birden Türk, Osmanlı ve İslam düşmanlığı salgılıyor.
4.Kesik ve Ararat’ın cevabı Hasret filmi
Yapılması gereken 1915’in gerçek filmlerini çekmek doğruya katkı sunmaktır.
Ararat’tan ‘Kesik’e yanlış tezler eleştirilmekle bir yere varılmaz. Biz kendi tezlerimizi roman haline, film haline getirmeliyiz.
Türkiye’de konuyla ilgili bir filmin çekilmiş olması sevindirici. Osman Çeviksoy’un ‘Başıma Dağlar Düştü’ adlı eserinden Salih Tuna’nın senaryosunu yazdığı ‘Hasret’ filmi, dünya çapında bir eser. TGRT-İfpaş tarafından 1993 yılında çekilen filmin yönetmeni Metin Çamurcu. Film, Türk Dışişleri ve Kültür bakanlıkları tarafından yeniden gündeme getirilebilecek donanıma sahip bir çalışma.
Şeytan taşlamayı bırakıp namaz kılmalıyız. Yeni filmler çekmek ve ‘Hasret’ filmini yeniden gündeme almak milli bir davadır.
5.Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve Ermeni Meselesi
Ermeni Meselesi bugün olduğu gibi 100 yıl öncesinde de ihanet sarmalı içinde idi. Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın hararetli yazarı Refik Halit Karay, İttihatçılar’ı eleştirirken şöyle demişti: “Muhalif mi? Al aşağı… Muharrir mi? Vur başına… Rum mu? İste parasını… Ermeni mi? Kes kafasını…”
Refik Halit Karay, ‘Ermeni mi? Kes kafasını’ diyerek Ermeni Meselesi’ni İttihatçılar’ın zorbalığına bağlıyordu.  Karay’ın meselenin uluslararası boyutunu bilmemesi imkansız. Ama Karay uluslararası ilişkiler’in bir parçası haline geldiği için İttihatçılar’ı suçlayarak işin içinden çıkıyordu.
Hürriyet ve İtilaf Fırkası, sadece İttihatçılar’ı Ermeni katliamıyla  suçlamakla yetinmedi, aynı dönemde aralarında Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey  ve Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey gibi aydınların da olduğu 83 kişiyi idam etti.
Hürriyet ve İtilaf Fırkası, şimdinin moda tabiri ‘Soykırım’ı kabul etme’ önermesinin ötesine geçip Ermeni Tehciri’nin hesabını bu ülkede sormuştu. Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve dönemi anlamak isteyenler Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Ali Birinci’nin Dergah Yayınları’ndan çıkan ‘Hürriyet ve İtilaf Fırkası’ adlı eserine bakmalı.
Geçmişe doğru yanlış atıfta bulunanlar Ermeni Meselesi’ni İttihat ve Terakki dönemiyle başlatıyor. Ermeni eylemleri İttihat ve Terakki kurulmadan çok önce Sultan Abdülhamit Han döneminde başlamıştı.
6.Abdurrahman Badıllı ve Said Nursi
Bir iki yıl önce Dost Tv’de Said Nursi’nin talebelerinden Abdurrahman Badıllı’yı dinledim. Badıllı, Said Nursi Afyon’da sürgündeyken ziyaretine gider. Tanışırken soyadının ‘Badıllı’ olduğunu duyan Said Nursi, Badıllı Aşireti’nin Ermeni komitacılarına karşı kahramanca direndiğini söyler.
Bitlis Rus ve Ermeni birliklerinin eline geçince valiliğe Bedirhanlar’dan hain Kamil Bedirhan Bitlis valiliğine getirilir.
Aynı dönemde Said Nursi de Rus ve Ermeni işgalcilerine karşı savaşmaktadır. Bu direniş sırasında esir alınır ve Sibirya’ya esir kampına götürülür.
Teşkilat-ı Mahsusaİttihat ve Terakki’nin kurduğu bir istihbarat ve direniş örgütüdür. Said NursiMehmet Akif gibi Teşkilat-ı Mahsusa üyesidir.
Abdülhakim Arvasi Ermeni İşgali’ne karşı Müslüman halkı direnişe yönlendirdiği için İttihatçılar tarafından bir beratla ödüllendirilir. Arvasiler’den Hamit Paşa Hamidiye Alayları’nda görevlidir. Oğlu İbrahim Arvas’ın dönemi ele alan anıları ‘Tarihi Hakikatler’ meraklısına çok şey anlatır.
Ermeni muhipliği, ‘İttihatçı düşmanlığı’ adı altında Sağ’da da yaygınlaşıyor. Yukarda Refik Halit Karay’dan aldığımız sözleri Zaman gazetesinin ilavesi Yeni Bahar dergisinden aldım. Dergi bugünkü iktidarla İttihat ve Terakki arasında zulüm bağlantısı kurarken Karay’ın sözlerine başvuruyor. Oysa Karay’ın sözleri en başta Said Nursi’nin varlık sebebine karşı. Zaman gazetesi editörleri kaş yapayım derken göz çıkarıyor.
7.Hatime: Batı’ya yaranarak Türkiye yönetilmez
Hürriyet ve İtilaf FırkasıErmeni Meselesi’ni emperyalistlerin istediği şekilde yorumlayarak ülkeyi yönetebileceğini sanıyordu. Öyle olmadı, emperyalistler bizzat ülkeyi işgal ederek, azınlıkları kışkırtarak Osmanlı’yı parçalama yoluna gitti.
İttihat ve Terakki kurucularından Ahmet Rıza Bey’in ‘Batı’nın Doğu Politikasının Ahlaken İflası’ adlı eseri, Batı’dan adalet bekleyen Batıcı aydının hüznünü anlatır.
Zavallı Türk Aydını... Batılı dostları alınmasınlar diye hazinelerini gizlemeye çalışır. Sonra unutur hazineleri olduğunu. Düşmanın putlarını takdis eder, hayranlıklarını benimser, dev papağanlaşır. (Umrandan Uygarlığa)
Evet Batı’ya yaranarak Türkiye’yi yönetmek mümkün değildir. Cemil Meriç “Bütün Kur’anları yaksak, bütün camileri yıksak” Batı’nın yine tatmin olmayacağı kanaatindedir. Çünkü ‘Avrupalı’nın gözünde Osmanlı’yız; Osmanlı yani İslam. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın!’
Cemil Meriç: yığınlaşmak ‘etnik bir toz’ haline gelmektir
‘Yığın’ kelimesi Cemil Meriç’in anahtar kelimelerinden biri. Meriç’e göre kendini ‘yığın’ haline getiren bir millet payidar alamaz. Tek kaygısı para olan bir ‘yığın’ yaşayamaz. Millet ve ümmet halkalarından ayrılmak yığınlaşmaktır. Meriç, yığınlaşmaya karşı bizi uyarır: yığınlaşmak ‘etnik bir toz’ haline gelmektir.
Avrupa maddeciliğine rağmen sağcısıyla solcusuyla Hristiyandır. Hristiyan için tek düşman biziz: Haçlı ordularını bozgundan bozguna uğratan korkunç ve esrarlı kuvvet Türk Milleti’dir.
Avrupa, Osmanlı ülkesine papaz ihraç eder. Hristiyanlığa davet için mi? Ne münasebet. Tek emeli, Osmanlı’yı dinsizleştirmek, yani ‘etnik bir toz’ haline getirmektir.(Bu Ülke)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder