1.Üç Dönem Seçilme Kuralı’ndan Davutoğlu tercihine Ak Parti
Ak Parti, siyasete yeni prensipler getiriyor… Üç Dönem Seçilme Kuralı, erki elinde tutan Erdoğan’ın uzun soluklu siyaseti amaçladığını gösteriyor.
Erdoğan ve merkez kliğin Davutoğlu tercihi, Türk Siyaseti’nin pragmatik-çıkarcı geleneğinin zıddına bir karar.
Ak Parti’de çok seslendirilen Abdullah Gül genel başkan, Bülent Arınç başbakan formülünün kabul görmediği anlaşılıyor. Erdoğan’ın en yakın kurmaylarından Binali Yıldırım’ın hüzünlü basın toplantısı artık bir dönemin kapanmak üzere olduğunu gösteriyor.
Bülent Arınç’ın Yalçın Akdoğan için söylediği ‘yeni yetme’ tabiri hayata geçiyor. Yeni dönemde tasfiye olacak kurmaylardan Arınç’ın yerine Akdoğan hükümet sözcüsü oluyor.
Krizler bir yöneticinin devrini tamamladıktan sonra yerine gelecek ismin belirlenmemesiyle derinleşir. Erdoğan liderlik inisiyatifiyle böyle bir krizin çıkmasına müsaade etmiyor.
Erdoğan, ‘kardeşim’ dediği Davutoğlu’nu yerine geçecek isim olarak işaret ederken yerine bir ‘emanetçi’ değil, yeni bir lider adayı bırakıyor. Bu durum Davutoğlu için şans, Erdoğan için ise meziyet.
Davutoğlu’nun kendisi işaret edildikten sonra yaptığı ilk konuşmada devlet geleneği vurgusu yapması önemli bir bakış açısı.
Davutoğlu’nun sözlerini anahtar cümle “Allah devlete ve millete zeval vermesin” diye bitirmesi sadece bir geleneğin işareti değil, kendisine tevdi edilen görevin ağırlığını da işaret ediyor. Bu sözlerde devletle milletin birlikte algılanması anlamlı.
Davutoğlu, ‘Stratejik Derinlik’ kitabında Türkiye’nin misyonunu şöyle işaret eder: “Türkiye tarihi derinliği ile anlamlı bir bütün oluşturma ve bu bütünü coğrafi derinlik içinde hayata geçirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır.”
Davutoğlu’nun bu yaklaşımı pratiğe ‘komşularla sıfır sorun’ olarak yansıyor. Ancak yaşadığımız süreçte BOP bütün komploları doğrulayacak şekilde tezahür ediyor.
Türkiye komşularıyla sorunlar yaşıyor. Ortadoğu’da yaşanan ‘Devletsizlik’ dönemi Türkiye’yi de giderek sınırsızlaştırıyor.
‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan değişim süreci birçok Ortadoğu ülkesini sarsıyor. Irak, Libya, Tunus, Yemen, Suriye ve Mısır değişimden birinci derecede etkileniyor.
Ortadoğu’da ‘Devletsizlik’ dönemi
Afrika uzmanları Afrika’daki temel sorunu ‘Devletsizlik’ olarak nitelendiriyor. ‘Devletsizlik’, hayatın akışında geniş bir otoritesizlik oluşturuyor. Otoritesizlik kaosa davetiye çıkarıyor. Kabile ve aşiret asabiyetleri, etnik ve dini farklar her türlü çatışmanın kıvılcımını ateşliyor.
Ortadoğu’da istikrarsızlık Afrika ortalamasını andırır düzeyde yaygınlaşıyor. Suriye, Irak, Yemen ve Libya’da kabile ve aşiret yapıları, etnik ve dini gruplar kendi otonomilerini oluşturuyor. Emperyalizm her devletten en az üç devlet çıkarma senaryosunu uyguluyor.
Türkiye uzayda bir ülke değil… Sürekli ülkemizdeki istikrarı dünyaya örnek göstersek de Ortadoğu’daki ateş çemberinin bizi etkilememesi imkansız.
4.Barış Süreci’nin sonucu: Demokratik Özerklik
Türkiye; IŞİD teröründen Kürt Sorunu’na kadar bir çok sorundan etkileniyor. Kürt Sorunu’nun dışarıdaki yönü Kuzey Irak Kürt Yönetimi içerdeki uzanımı ise Demokratik Özerklik olarak karşımıza çıkıyor.
PKK, Kuzey Suriye-Rojova’da PYD vasıtasıyla model olarak ortaya koyduğu ‘Demokratik Özerklik’ modelini Güneydoğu için de dayatıyor.
Barış Süreci’nin akıbeti ‘Demokratik Özerklik’in onaylanmasına bağlı.
Diyarbakır Lice başta olmak üzere Hakkari ve Şırnak, şimdiden PKK’nın Demokratik Özerklik uygulamalarına şahit oluyor. Diyarbakır-Bingöl Karayolu 20 gün PKK’nın denetiminde kalabiliyor.
Devlet, bölgedeki uyuşturucu sorunu karşısında şaşırmış vaziyette. Bölge hint keneviri yetiştirilmesinden uyuşturucu üretimine ve kullanımına kadar iç içe sorunlar yaşıyor.
PKK’nin Lice’deki PKK Mezarlığı’na Öcalan’ın dava arkadaşı Mahsum Korkmaz’ın heykelini dikmesi tam egemenlik gösterisi. Karşımızda uluslararası ilişkileri olan bir terör örgütü var.
Barış Süreci’ni legal bir partiyle değil de terör lideri ve çok başlı bir terör örgütüyle yürütmenin zorluklarını yaşıyoruz.
Yerel Seçim ve Cumhurbaşkanlığı oylaması sonuçları PKK’nın legal siyaset örgütleri BDP-HDP cephesinin giderek ivme kazandığını gösteriyor. PKK, Güneydoğu’daki tekeline Doğu Anadolu’da da önemli kazanımlar ekliyor.
HDP’nin Batı bölgelerinden aldığı oylar ise Öcalan’ın diğer sol gruplara, etnik ve dini yapılara uzanma söyleminin giderek cevap bulduğunu gösteriyor.
Davutoğlu içerde ‘Demokratik Özerklik’, Ortadoğu’da ‘Devletsizlik’ sorunuyla karşı karşıya. Türkiye ‘sosyal değişme-milli irade’ eğilimiyle ‘komplo-uluslararası ilişkiler’ denklemlerini birlikte yürütmek zorunda.
5.Hacı Bayram Camii’nde namaz devlet ritüelidir
Erdoğan ve Davutoğlu’nun Ankara Hacı Bayram Camii’nde birlikte Cuma namazı kılmasının simgesel anlamları var.
Bu görüntü, Atatürk’ün TBMM’yi açarken Hacı Bayram Camii’ne gelişinin bir devamı. Kitleler bu simgesel anlamları algılıyor.
Erdoğan’ın Abdullah Gül ile Eyüp Sultan Camii’nde birlikte bayram namazı kılmasıyla bu ritüel tamamlanmalı.
Osmanlı-Cumhuriyet ayrımı yapay bir ayrımdır. Devlet devamlılık demektir.
6. Hatime: bir ‘emanetçi’ tarifi ‘başbakan değil, bakanlar kurulu başkanı’
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin Erdoğan’ın değişimdeki gücünü işaret eden sözleri Ak Parti içindeki patolojik bakış açısının varlığını gösteriyor. Tabii ki talihsiz bir beyan.
Zeybekçi, Erdoğan’ın ‘başkanlık’ isteğini işaret ederek seçilecek kişinin ‘başbakan değil, bakanlar kurulu başkanı’ olacağını söylüyor. Başbakan’ın memurlaştırılması, ‘emanetçi’ haline getirilmesi krize davetiye çıkarır.
Erdoğan’ın başarılı liderliğini tek adamlığa dönüştürmeden yeni kadroların önünü açarak göstermesi hem kendisi hem de Türkiye için aklın yoludur.
Normalde güçlü liderler yerlerine liderlik potansiyeli olan birini değil, ‘emanetçi’ bir siyasetçiyi tercih ederler. ‘Emanetçi’ siyaset anlayışı giderek ahbap-çavuş ilişkisine döner. Kitleler bu durumdan sıkılarak yeni arayışlara girer.
Erdoğan, Davutoğlu tercihiyle yeni bir dönemin işaretini veriyor. Eski kadronun isteği ‘başbakan değil, bakanlar kurulu başkanı’ Davutoğlu’nu karikatüre dönüştürür.
Zeybekçi ve benzerlerinin bakış açısıyla ülkeye hizmet edilmez. Bu klasik ‘hizipçi’ bakış açısıdır. ‘Hizipçi’lik felaket, devlet’in devamlılığı fikri medeniyet eksenlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder