1.Ömer Lütfi Paşa’nın kendisinden ünlü torunları
Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım, Oktay Rıfat, Mehmet Ali Aybar, Ali Fuat Cebesoy, Halide Nusret Zorlutuna, Emine Işınsu, İsmet Kür ve kızı Pınar Kür, Ömer Lütfi Paşa’nın torunlarıdır.
2.Pınar Kür’den başörtüsü ve Playboy ekseninde şok sözler!
Ömer Lütfi Paşa’nın torunlarından yazar Pınar Kür, katıldığı televizyon programında başörtülü kadınlarla ilgili söylediği sözler tartışma konusu oldu.
CNN Türk’te Enver Aysever’in sunduğu ‘Aykırı Sorular’a konuk olan yazar Pınar Kür, başörtülü kadınlarla Playboy’a soyunan kadınlar arasında fark görmediğini söyledi. Başörtüsüne ‘gericilik’ diyen Kür, “Başını kapatan kadınla Playboy’a soyunan kadın arasında zihniyet olarak fark görmüyorum. İkisi de kendini nesne olarak sunuyor, özne olarak sunmuyor. Biri diyor ki, ‘ben gencim güzelim, şöyle bacaklarım var, böyle göğüslerim var, göstereceğim’ diyor. ‘Erkekleri böyle tavlayacağım’ diyor. Başını örten de, o da adamları azdırmamak için kapatıyor. İnançta böyle bir şey yok.”
Pınar Kür konuşmasını “dindar bir ailede büyüdüm. Teyzem, ninem namaz kılan insanlardı” diyerek bitiriyor. Kür’ün namaz kılardı dediği teyzesi yazar Halide Nusret Zorlutuna…
Halide Hanım, sadece namaz kılan değil aynı zamanda başörtüsü de örten bir hanımefendi idi. Kendisi başörtüsünün general hanımlarına da bir güzel yakıştığını cümle aleme göstermişti.
Pınar Kür gibi annesi İsmet Kür de başörtüsü karşıtıdır… İsmet Hanım sokakta başörtülü bayanlara sataşarak niza çıkarmış bir isimdir.
Pınar Kür: Türkler işgalci Yunanlılar ezilen taraf!
Atatürk’ün izinde başörtüsü mücadelesi verdiğini iddia edenlerin yer yer Türklük’le ilgili sorunları ortaya çıkar.
Pınar Kür, NTV’de Çiğdem Anad, Müjde Ar ve Aysun Kayacı ile birlikte hazırlayıp sunduğu ‘Haydi Gel Bizim Ol’ adlı programda Kıbrıs Meselesi konuşulurken, “Yunanlılar ezilen taraftır. Türk işgalini yaşadılar” demiştir.
Geçmişte yaşananların bugün ortaya çıkan husumetin ana nedeni olduğunu ileri süren Kür, “Onlar (Yunanlılar) geldiler 2 yıl bile kalmadan büsbütün geri gittiler. Halbuki Türkler, Osmanlı orada 300 sene kalmış. Yunanistan’da bundan dolayı bugün hala Türklere karşı bir şeyler var’’ şeklinde konuşmuştu.
Pınar Kür’ün 1974 Barış Harekatı’nı bile aşarak Kıbrıs’ta Türk varlığını işgal olarak niteler ve işgalinin Osmanlı’yla başladığını ileri sürer.
3.Mustafa Celaleddin Paşa’nın kayınpederi Ömer Lütfi Paşa
Nazım Hikmet’in büyük dedesi Konstantin Borzecky yani Mustafa Celaleddin Bey, İstanbul’a geldiğinde, Erkan-ı Harp komutanlarından biri Mirliva Ömer Lütfi Paşa’dır… Ömer Lütfi Paşa, Mustafa Celaleddin Bey’i maiyetine almış ve onu büyük kızı Saffet Hanım’la evlendirmiştir.
Ömer Lütfi Paşa’nın kızı Saffet Hanım’la evlenmesi, Mustafa Celaleddin Bey’in yükselmesinde, önemli bir etken olmuştur. Mustafa Celaleddin Bey, Mustafa Celaleddin Paşa halini almıştır.
Rusya ile Osmanlı Devleti arasındaki uzun savaş yıllarında, Mustafa Celaleddin Paşa ve diğer Polonya göçmenleri, Osmanlı Ordusu’nda önemli yararlılıklarda bulunurlar.
Bu sırada Hüseyin Avni Paşa, seraskerliğe geçer. Bu göreve geçince Hüseyin Avni Paşa’nın, Ömer Lütfi Paşa’ya, hasmane bir tutum takındığı iddia edilmiştir. Bu sebeple, damadı Mustafa Celalettin Paşa’nın de bazı mahrumiyetlere uğradığı ileri sürülmüştür. Mustafa Celalettin Paşa, Girit ve Balkanlar’da aldığı görevleri başarıyla ifa etmiştir. Yunan çeteleriyle uğraşıp evine döndüğünde ise emeklilik emrini almıştır. Mustafa Celalettin Paşa, emekli edildiğinde tuğgeneral rütbesindedir.
4.Zorlutuna’nın kızı Emine Işınsu
Ömer Lütfi Paşa’nın torunlarından Halide Nusret Zorlutuna, MHP’nin 12 Eylül 1980 öncesi kültür dergisi olan Töre’nin kurucusu. Zorlutuna’nın kızı da kamuoyunun tanıdığı bir Emine Işınsu…
Işınsu’nun romanları 12 Eylül 1980 öncesinde önemli bir boşluğu doldurdu. Özellikle Türk Dünyası ile ilgili romanlar yazdı. Bulgaristan Türklüğü için yazdığı ‘Çiçekler Büyür’ romanı benim okuduğum en son romanı. Merak ettiğim romanı ise Ankara’nın manevi koruyucusu Hacı Bayram Veli’yi yazdığı ‘Bayram’ romanı…
Işınsu’nun şehit Dursun Önkuzu için yazdığı ‘Sancı’ romanı biz yerlilerin hayatını anlattığı için ayrıca önemli.
5. Boğaz’daki Aşiret’in inançlı isimleri
Pınar Kür’ün tartışılan sözlerine bakarak büyük dedesi Ömer Lütfi Paşa’yı ve damadı Mustafa Celaleddin Paşa’yı inançsızlıkla itham edemeyiz.
Giritli Sırrı Paşa, Cevat Rifat Atilhan, Bülent Oran, Sabri Ülgener, Halide Nusret Zorlutuna ve Emine Işınsu, Boğaz’daki Aşiret’in inançlı isimleri…
İnsanların İslam’a geçen dedesinin önceki soyundan veya dininden dolayı yargılanması üzücü.
Milli kültür odaklı düşüncede bunun yeri yok. İslam’ı seçen her isim bizim için saygıdeğerdir.
6.Hatime: ‘Boğaz’daki Aşiret’ sosyolojik bir terim haline gelmiştir!
Benim Boğaz’daki Aşiret, X İlişkiler, Genetik İhanet, Kart Kurt Sesleri, Teyze ile Prenses ve Aydın Yabancılaşması kitaplarımla yapmak istediğim insanların dini ve etnik kökenlerini karıştırmak değil.
Yapmak istediğim temel şey, bir ‘klan’ niteliğine bürünen üstseçkinlerin bağlantılarını sosyolojik bir bilgi haline getirmekti.
Maksadıma ulaşsam da etnik ve dini ötekileştirmenin iş kazalarına benim kitaplarım da malzeme oluyor.
Öyle ya da böyle bütün görmezden gelinme operasyonlarına rağmen ‘Boğaz’daki Aşiret’ artık sosyolojik bir terim haline gelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder