Eğer Kızılelma Yayıncılık, ‘Sosyal Bilimler ve Üniversite’ kitabıyla ufkumuzu açmasaydı bu yazı zor yazılırdı. ‘Casus bilim adamı’ ve ‘Truva Projesi’ bu kitaba ait tanımlar… Aşağıdaki tezleri görünce, Behice Boran’dan Niyazi Berkes’e bizim sosyal bilimcilerin ve tarihçilerin yarım asırdır Batı üniversitelerinde niçin kollandığını daha iyi anlıyorum.
İktidarı çökertme planının aşaması olarak üç tezin şekillenmesi
1. Şerif Mardin ve Mahalle Baskısı Tezi
Şerif Mardin Türk sosyolojisinin önemli bir ismi. ‘Din ve İdeoloji’, ‘Jöntürkler’in Siyası Fikirleri’ önemli eserleri. Said Nursi ile alakalı önemli bir tetkike de imza atmış… Mardin’in muhafazakarların ruh dünyasına bilen bir isim. Hatta köken itibariyle bu dünyanın içinde bir isim… Ancak ailevi ilişkiler ve ‘zamanın ruhu’ 1970’lerde Mardin’i marksist olmayan solun içinde bir yerlere taşımış. Kemal Derviş, Ahmet Yücekök ve Deniz Baykal’la Ecevit Solu’nun fikir laboratuarı ‘Özgür insan’ dergisinin içinde yer almış.
Mahalle baskısı kavramını Türkiye pratiğine Şerif Mardin uyarladı. Bu tez, ABD’nin Türkiye stratejisinin işaret taşlarından biri…
Mahalle baskısı kavramı oluşturulur oluşturulmaz projenin içeriği cahil siyasetçiler ve ajanlar eliyle adım adım inşa edilmeye başlandı. Daha önce değişimin aktörü olarak sunulan Ak Parti son iki yıldır içe kapanmanın ve dindarlaşmanın (yani Sünnileşmenin) temsilcisi olarak sorgulanıyor.
Belediyeler eliyle en fazla cemevi inşa eden parti Ak Parti olmasına rağmen, Ak Parti Mahalle baskısı konusunda kendini anlatamıyor.
BBC ve TESEV’den İki ayrı kamuoyu araştırması
Geçtiğimiz haftalarda iki ayrı kamuoyu araştırması yayınlandı. Araştırmaları dikkate almalıyız… Araştırmalardan birini İngiliz yayın kuruluşu BBC yaptırmış. BBC, İngiliz devletinin propaganda aracı… BBC’nin yaptığı araştırma Türkiye’deki ‘mahalle baskısı’ hakkında, diğer araştırma ise TESEV tarafından 16 Ortadoğu ülkesinde yapılmış. TESEV, Arap halklarının ‘Türkiye algısı’nı araştırmış. Türkiye algısı işin görüntüsü, aslında ‘Türkiye’nin mezhep algısı’ yani Sünnilik ve bunun Suriye politikasına uzanması sorgulanıyor.
2. Binnaz Toprak ve Ötekileştirme tezi
Ötekileşme tezini yine bir saha araştırmasına dayanarak ortaya koyan Binnaz Toprak… Ötekileşme tezinin Avrupa projesi olduğunu, Türkiye’deki şaibeli uzantıların desteğinden anlıyoruz. Proje mimarı akademisyen Binnaz Toprak tezin ifşasından sonra CHP milletvekili seçildi. Buna şaşırmıyoruz. Kılıçdaroğlu CHP’sine yakışan bir kimlik Binnaz Toprak…
‘Mum Söndü’ kazası!
Mahalle baskısı/Şerif Mardin ile ötekileşme/Binnaz Toprak tezlerini birlikte düşünerek, gündemi okumaya devam ediyoruz.
Sabetaycı adeti mum söndü yanlış bir nitelemeyle bizim gariban Alevilerin üzerine yıkılmış. Şimdi mum söndü problematiğine atıfta bulunmak Alevilere sataşmak anlamına geliyor. Geçmişte Güner Ümit, Mehmet Ali Erbil ve sinema eleştirmeni Fatih Özgüven bu kazaya uğradı.
RP kurmayı Şevket Kazan, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda 28 Şubat sürecinde kendilerinin de darbeye çanak tuttuklarını söyledi. Kazan buna örnek olarak kendi sözü ‘Mum Söndü’ polemiğini gösterdi.
Bekir Bozdağ, Suat Kılıç, Ömer Çelik vs… Ak Parti kurmayları her konuyu bir final havasında götürmek istiyor. Politikada sürekli bir yükseliş, çatışma ve kazanmanın yeri yok. Bu ruh halindeki Ak Parti kadrolarının öfke kontrolsüzlüğüne bakınca, artık her an bir ‘Mum Söndü’ kazası bekleyebiliriz.
3. Vamık Volkan ve Zihniyet Kırılması-bölünme tezi
Vamık Volkan, aslen Kıbrıslı bir akademisyen, bir psikiyatrist… Eski şarkıcılardan Nil Burak, Volkan’ın kuzeni. Sosyalist sosyolog Niyazi Berkes de uzaktan akrabası. O da Şerif Mardin gibi Amerikan üniversitelerinin bir markası… Virginia Üniversitesi’nde Akıl ve İnsan İlişkileri Merkezi’ni kurdu. Başta İsrail olmak üzere dünyanın değişik yerlerinde kritik araştırmalar yönetti. 2000 yılında İzak Rabin İsrail Çalışmalar Merkezi ‘Onursal Rabin Öğretim Görevlisi’ unvanı verildi kendisine. Sigmund Freud Vakfı’nın ‘Konuk Freud Bilim Adamı’ unvanını aldı. ABD’de FBI’ın bazı projelerinde yer aldı.
Çatışmanın kanatları
Daha önce eski Kadrocular’dan Hüsrev Tökin’in bir sözünü aktarmıştım. Şöyle diyordu Tökin: “Türkiye’de fiili derebeylik sistemi vardır. Bektaşilik ve Nakşibendilik derebeylik sisteminin iki kanadıdır.”
Tökin’in Bektaşilik öngörüsünü açınca ana muhalefetin yaslandığı toplumsal zemini görebiliyoruz: Rumeli göçmenleri, Aleviler, Batıcı seçkinler ve kitle kültürünün Batıcılaştırdığı bir kısım gençler…
Ak Parti ise Tökin’in işaret ettiği hususen Nakşilik, açımlanınca Sünnilik olarak zemin bulan toplumsal yapıya dayanıyor.
Türkiye’de siyasi gündem gerilmiş durumda. Bir yanda PKK-BDP cephesinde açık bir savaş var. Diğer yanda ana muhalefet partisi CHP ile Ak Parti arasında abartılı bir gerilim var. Birinci çatışma etnik merkezli, ikinci çatışma mezhep temelli.
Üçüncü MC’ye hayır!
Volkan’ın Türkiye üzerindeki tezi milli bütünlükte bir zihniyet kırılması yaşandığı ve özellikle Kürtçülük sorunu için bir ayrışmanın artık kesinlik kazandığı savına dayanıyor. Tezde etnik zihinsel kırılma’ya paralel mezhep odaklı bir bölünme için de çıkarsamaları var. Hele bu iki bloğun ortak cephe haline gelme tehlikesi ürkütücü. Bu blok karşısında pratik yapılanma Üçüncü MC! Batı bloğundan kopan bir Ak Parti’nin tarihsel müttefiki MHP olur. Bu destek, Üçüncü MC demek. Üçüncü MC’nin yukarıdaki tezlere direnme ve ayakta kalma şansı yok. İdam tartışmaları bunun tezahürü…
Çözüm yolunda ilk adım: sağ partilere Alevi aday
Tarihi, hayatın içinde debelenirken okumak zor. Yaşarken tarih okumak ancak ön hazırlıklarımız yeterliyse gerçekleşebiliyor.
Geldiğimiz noktada Ak Parti’nin milli mutabakat yönünde, mezhep ketenperesini aşacak bir hamle yapması gerekiyor.
Ak Parti ne yapıp edip, oy alamasa da Alevi tabandan adaylar koymalı listelerine. Önceki meclis grubunda Reha Çamuroğlu Alevi kökenli bir milletvekili olarak Ak Parti’de yer almıştı. Ne yazık ki, bu mecliste Ak Parti’den Alevi milletvekili yok.
Sünniliğin taşrasında Ak Parti’nin yanında bir de MHP var. Geçmişte Amasya ve Tokat’ta Alevi kökenli belediye başkanları seçtirerek, çatışma denklemini bozan MHP, yerel seçimlerde benzer denemeler yapmalı. Ak Parti bu tercihi zaten yapmak zorunda!
Hatime: Çözüm: Ali Osman Terkibi
Ortadoğu’da ve Türkiye’de kolay seçim kazanmanın yolu, seçimleri etnik ya da mezhep odaklı nüfus sayımına çevirmekten geçiyor. Zafer kazanmak ise bu denklemi reddetmekle başarılabilecek bir şey. Durum ancak bir Tanpınar şiiriyle açıklanabilir: “Ne içindeyim zamanın /Ne de büsbütün dışında…”
İslam tarihine bakınca, kaosu önlemede tarihi bir yeri olan Emeviler’in, Hazreti Hüseyin’le savaşta sınırı aşmaları, tarihsel sonuçlara yol açtığını görüyoruz.
Emevilik, savaşı kazanıp zaferi kaybetmenin adıdır.
1400 yıl sonra, tekrar aynı oyuna geleni, tarih affetmez!
Arap dünyasında ‘Osman’, İran’da ‘Ali’ ismi yaygın… Anadolu coğrafyası, bu iki ismi birlikte zikretmeyi çok sever. Ve ‘Ali Osman’ ismiyle anar, o iki şanlı insanı…
Bu müthiş bir bileşim, müthiş bir terkip.
Evet ‘Ali’ güzel, ‘Osman’ güzel…
‘Ali Osman’ ondan da güzel…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder