Yıl 1994-95 yılları olmalı. Televizyonculuk yılları… Ekip arkadaşım kıymetli ağabeyim Levent Geylan… S.Ahmet Arvasi ile ilgili bir belgesel yapıyoruz. Belgeselde kuzenlerinden S.Ahmet Arvasi hakkında Kasım Arvas’ın görüşlerini alacağız. Kasım Arvas Van Eski Müftüsü… Kasım Arvas’ın evine gidiyoruz. Evde yabancı konuklar var, Suriye’den gelmişler…
Kasım Arvas, o gün Necip Fazıl, S.Ahmet Arvasi ve damadı Cahit Zarifoğlu hakkında orijinal bilgiler anlatıyor…
Sizi istihbarat dinlemiyor mu?
Kasım Arvas’ın misafirleri Suriyeli... Türkçe anlıyorlar, sorularını Arapça soruyorlar… Çok yoğun bir sohbet… Sohbet daldan dala atlıyor. İktidarda Turgut Özal var. İktidarın bir olumsuzluğuna var gücümüzle yükleniyoruz. Bizim muhalefet dozajımız epey artmış olmalı ki, Suriyeli konukların rengi değişmeye başlıyor. İçlerinden biri Kasım Arvas’a bir şeyler soruyor. Kasım Arvas gülmeye başlıyor. Önce onu yatıştırıcı birkaç kelime söyledikten sonra, konukların kaygısını bize anlatıyor.
Başbakan Turgut Özal aleyhine konuşmalar başlayınca, konuklar “devlet yöneticilerine nasıl bu kadar muhalefet edebiliyorsunuz? Sizi istihbarat dinlemiyor mu?” Diye telaşlanmışlar… Kasım Arvas, bizde böyle konuşmaların 24 saat sürdüğünü, kimsenin bu tür konuşmaları takip etmediğini, isteyenin istediği şekilde konuşabileceğini söylüyor. Sohbetin sonraki kısmı, önceki gibi coşkulu gitmiyor. Çünkü Suriyeli konuklar, devlet yöneticileri aleyhine konuşma kaygısından sıyrılamıyor. Çok geçmeden müsaade isteyip ayrılıyorlar.
Bu sefer 2000’li yıllar… Yönetmen-işadamı Mehmet Tanrısever’in sekreteri arıyor. Mehmet Tanrısever akşam evine yemeğe davet ediyor. Sekreter Mehmet Bey’in Suriyeli konukları olduğunu söylüyor. Mehmet Tanrısever bu konuklarla tanışmamızı istiyormuş. Doç.Dr. Süleyman Doğan, senaryo yazarı Mehmet Uyar ve ben, akşam Kıraç’a Mehmet Tanrısever’in evine gidiyoruz. Suriyeli konuklarla tanışıyoruz. Konuklardan biri Arap, diğeri Türkmen… Hatta soyadı Türkmani… Türkiye’yi takip eden bir işadamı… Türkiye Türkçesi gayet güzel… Türkmani ufuklu biri… Kendisinin uyanışına vesile olan bir kitaptan bahsediyor. Kitap ‘Hz.Peygamber’in Hadislerinde Türkler’… Prof.Dr. Zekeriya Kitapçı’nın eseri… Bu kitabı okuduktan sonra dünyası değişmiş Türkmani’nin… Kültür sanat işlerine dalmış, sadece Türkiye’ye değil, Türk Dünyası’na geziler yapmış. Türkmenistan’a gitmiş, meşhur yönetmen Hocakulı Narlıyev ile tanışmış. Narlıyev adı anılınca, Hocakulı Narlıyev’in Cengiz Aytmatov’un ‘Cemile’ adlı eserini sinema filmi olarak çektiğini söylüyorum. Mehmet Tanrısever, Aytmatov dostluğunu, ilişkilerini anlatıyor. Aytmatov’lu fotoğraflara dalıyoruz… Suriyeli Türkmani, Aytmatov konusunda da bilgili…
Türkiye’den grupların Suriye ile yakınlaşmaları
Aydın Yabancılaşması’ kitabım çıkınca, muhteva ile ilgili sandığım mekanlara uğruyorum. Yeni Bosna’dayım Zaman, Türkiye, Yeniçağ, Yeni Asya her kapıyı çalıyorum. Gittiğim kurumlardan biri de İhlas Vakfı oluyor. Vakıf başkanı Mehmet Okyay, vakıf olarak öğrenci yurdu yanında geziler düzenlediklerini anlatıyor. Geziler, Suriye ve Hindistan’a yapılıyormuş. Suriye’de öncelik Selahattin Eyyübi, Mevlana Halid-i Bağdadi ve Sultan Vahdettin’in kabirlerini ziyaret. Hindistan’da İmam-ı Rabbani’nin türbesi ziyaret ediliyor.
Başbakan Erdoğan da o dönemde Suriye ile yakından ilgileniyor. Yeni Şafak gazetesi yazarı Hakan Albayrak Türkiye ile Suriye’nin birleşmesinden bahsediyor. Görüşleri ilgi ile karşılanıyor.
Tevfik Kuşoğlu İşhanı’ndan Suriye’ye
Cağaloğlu’ndayım… Bizim Tevfik Kuşoğlu İşhanı bir alemdir. Üretmen Han kadar olmasa da sağın tarihini bu binanın odalarından takip edebilirsiniz. Mesela binanın girişinde daha önce Alfa’nın olduğu yer yakın zamana kadar şimdiki cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün mülkü idi. Selenge’nin sahibi Ahsen Batur, Başbakan Erdoğan’ın İmam-Hatip’ten sınıf arkadaşıdır. Abdullah Öcalan bile tecritte değilken, niçin tecritte kaldığı bilinemese de 80’li yıllarda Salih Mirzabeyoğlu’nun Gönüldaş Yayınları bu handa 41 numaradadır… Bizim Biyografi Net 4 yıl bu handa yaşadı. Biyografi Analiz dergisi Tevfik Kuşoğlu İşhanı’nın 39 numarasında çıktı.
Müslüm Gündüz’ün Suriye Seyahati
Geçen gün Tevfik Kuşoğlu İşhanı’nda Gündoğan Yayınları’na, Eren Gündoğan’a uğradım. Gündoğan’ın komşusu Abdüssamed Hoca, Müslüm Gündüz’ün dostlarındandır. Selamlaştık, hoşbeşten sonra konu Suriye’ye geldi. Abdüssamed Hoca, Aczimendi şeyhi Müslüm Gündüz’le Suriye’ye yaptıkları geziyi anlattı. Suriye’de devletin Sünni yapılanması Müslüm Gündüz’ü saygı ile karşılamış. Abdüssamed Hoca, Müslüm Gündüz için düzenlenen törende Kur’an-ı Kerim kıratını kendisi yapmış…
Hatime: Benim medreselerim nerede?
Ramazan El-Buti, Suriye’de İslam alimlerinden… Ehli sünnet vurgulu kitapları var. Oğlu Muhammed Ramazan El-Buti’nin Ahmedi Hani’nin aşk destanı ‘Mem u Zin’ hakkında bir çalışması dikkatimizi çekiyor. El-Buti, Kürt kökenli ve medrese eğitimi veriyordu. Nusayri Baas iktidarı altında yoğun bir Sünni medrese eğitimi var! (Nusayri azınlığın Şialaşma süreci ayrı bir yazının konusu…)
Evet Nusayri azınlığın yönetimindeki Suriye’de devletin ayrıca Sünni bir yapılanması var. Türkiye’den binlerce genç bu medreselerden eğitim alıyor.
Nusayri azınlığın yönetimindeki Suriye’de Sünni medreseler yer alırken, Türkiye’de müzelik olarak bile medrese kalmadı. Diyanet’in bu konuda Mollaları kadroya alma projesi oldukça ürkek bir teşebbüs.
Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’de PKK-Barzani ittifakını görünce, vaziyet bana Sezai Karakoç’un bir hikaye ismini çağrıştırıyor: ‘Geç kalmış adamın öyküsü’…
Evet geç kaldık! Burnumuzun dibindeki Suriye’yi algılamada, Nusayri Suriye yönetiminin Sünni yapılanmasını uygulamada bile geç kaldık. Yazık bize vah bize…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder