4 Temmuz 2012 Çarşamba

Zavallı sola fazla yüklendik, biraz da bizimkilere bakalım

Yıl 1976 ya da 1977 olmalı. Ankara Atatürk Lisesi’nde öğrenciyim. Okulumuz ülkücülüğün kalesi. Müdürümüz sonradan Boyabat Belediye Başkanı seçilen Hasan Kara. Okulda havada sıkı dindar bir eğilim esiyor. Sonraki yılların öne çıkan isimleri İsa Armağan ve İbrahim Çiftçi okulun öğrencisi. Veteriner Fakültesi öğrencisi Muhsin Yazıcıoğlu Ülkü Ocakları Genel Başkanı. Ocak genel merkezi okula yakın. Sık sık genel merkeze gidiyorum. Ben de Ahmet Arvasi damarından hareketin içinde buluyorum kendimi. Kurtuluş Parkı civarı, Niğde, Sivas ve Site Öğrenci Yurdu ara sıra uğradığım mekanlar.

Sivas Yurdu’na gittiğim bir günün ertesinde Hasret dergisinin paketlenmesi için bir görev veriliyor bizim takıma. Yer ilginç MHP’nin Bahçelievler’deki Genel Merkezi… Genel Merkez’e gidiyoruz. Paketlemenin yapılacağı yer bahçede bir kulübecik. Kulübede parti atık evraklarının içinde paket yapıyoruz. Ben de merak var. Ben ufak ufak bu evrakları karıştırmaya başlıyorum. O evraklardan anladığım şey, çocuk aklımızla sıradan bir genel sekreter yardımcısı sandığımız Yaşar Okuyan’ın hiç de öyle olmadığıydı.

Yöneticilik geni

Kısacası Yaşar Okuyan, Alparslan Türkeş’in çok yakınında…

Türkeş’in unutulmaz hac farizasında yanında Okuyan var. Türkeş’in dindar kimliğini perçinleyen fotoğrafların banisi Okuyan. O sıralar Hergün gazetesinin köşe yazarı ve Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanı. Parti’nin 16 milletvekili çıkardığı 1977 seçimlerindeki İstanbul milletvekili müteahhit Turan Koçal’ın, Okuyan’ın dayısı olduğunu sonradan öğreniyorum.

Derken Alparslan Türkeş hanımı Muzaffer Türkeş’i kaybediyor. Muzaffer Hanım, Tuğrul Türkeş’in, profesör Umay Günay’ın annesi. Alparslan Türkeş ikinci evliliğini Yaşar Okuyan’ın akrabası (zannediyorum teyzesi) Seval Türkeş’le yapıyor. Ak Parti İstanbul milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş, Alparslan Türkeş’in Seval Hanım’dan doğma oğlu. Şu anda TBMM’de iki kardeş ayrı partilerden milletvekili. Seval Hanım da bir ara Muhsin Bey’in partisi BBP’den Ankara milletvekili adayı olmuştu.

Ailede bir yönetici olma geni var. Adeta hep yöneten olmak zorundalar. Mesela Tuğrul Türkeş MHP’de genel başkanlık seçimini kaybedince ATP’yi kurdu. DYP ile ittifaka girdi. DYP Kayseri milletvekili adayı olarak seçime girdi. Ama seçilemedi. Şimdi MHP’de daimi genel başkan yardımcısı.

Tekrar asıl konumuz Yaşar Okuyan’a dönüyoruz. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra Yaşar Okuyan da gözaltına alındı. Mamak’ta işkenceler gördü. Fakat MHP Davası içinde en erken salıverilen isimler arasında yer aldı (Temmuz 1982). Okuyan hapisten çıkar çıkmaz MHP hareketi ile organik ilgisini kesti. İşadamı kimliği ile İmbat Fuarcılık ve bilahare Türker İnanoğlu ile Ulusal Video şirketlerini kurdu. Türkiye’nin ilk ciddi kitap fuarı organizasyonlarını İmbat Fuarcılık yaptı. ANAP kurulurken de Turgut Özal’ın yanında yerini aldı.

Burada bir kronolojiye bir şerh düşmem gerekiyor. Ben MHP ve MSP gelenekleri içinden gelen insanları da DP, AP, ANAP, DYP ve AK Parti geleneği içinden gelen insanları da anlamaya çalışan bir insanım. Politik ilişkilerde aradığım tek husus, insanın ‘kendi çizgisi içinde tutarlı’ olması. Eğer tarihin bir diliminde makas değiştirme olmuşsa bile bu adabıyla, geçmişe küfretmeden ‘makul insani gerekçelerle’ izah edilmelidir. Belki de son dönemlerde Yaşar Okuyan ve Agah Oktay Güner’e olumsuz bakışımın temelinde bu geçişlerdeki izahsızlıklar yatıyor. Mesela bu iki büyüğümüz bugünkü ulusalcılığa varan vurgu ile Turgut Özal’la birlikte politika yapmayı nasıl izah edecekler merak ediyorum.

Fuarcılık ve videoculuk satış meslekleri…Yaşar Okuyan’ın satışı çok iyidir bilir! Nevzat Kösoğlu, Ötüken’den çıkan anılarında Okuyan’ın mukallit yönünü anlatır. “Aynı olayı yaşamışız. Ama bizim Yaşar anlatınca, ağzı açık dinliyorum.”

Okuyan gibi ailesinin diğer fertleri de siyasetle ilgileniyor. ANAP’tan Yalova belediye başkanı Yakup Bilgin Koçal, ondan sonra SHP’den belediye başkanı Cengiz Koçal, bugünkü belediye başkanı yine Yakup Bilgin Koçal ama bu sefer bağımsız belediye başkanı. Aile seçimlerde birbirine rakip oluyor, ama seçilen daima onlardan. Cengiz Koçal ve Yakup Bilgin Koçal, Yaşar Okuyan’ın dayı ve kuzeni… Solcu SHP’den belediye başkanı Cengiz Koçal, sağcı MHP’den milletvekili seçilen Turan Koçal’ın kardeşi, MHP’nin 12 Eylül öncesi Yalova İlçe Başkanı. Anlayacağınız Marmara bölgesinde, İstanbul’un burnunun dibinde Güneydoğu’yu aratmayacak feodal bir aşiret kırıntısı ile karşı karşıyayız. Ama Okuyan ve Koçal ailelerinin kökeni Güneydoğu’ya değil, Rize’nin Elmalık Köyü’ne dayanıyor.

Yaşar Okuyan’ın kardeşi Arif Octaber!

Yaşar Okuyan’ın kardeşi Arif Ekim, 12 Eylül 1980’den önce Sovyet yanlısı TKP’nin yayın organlarından Ürün dergisinin sahibi. Kendisiyle facebook’tan arkadaşız. Millici, anti-emperyalist bir yanı var Ekim’in. 1983’te TKP ile tüm bağlarını keser ve SODEP’e girer. Yalova Çevre Derneği Başkanı’dır. Arif Ekim ağabeyi Yaşar Okuyan’la çatışmaları sonucu solcu oluyor. Soyadını da Sovyet Ekim devrimine izafeten Ekim yapıyor. Yaşar Okuyan, “Arif soyadını Octaber yaptı” diye dalgasını geçiyor.

Siyasette sınır tanımayan politikacı Yaşar Okuyan

Okuyan siyaset serüvenine aralıksız ve sınır tanımadan hala devam ediyor. 2002 yılında 22 yıl sonra ikinci defa yolu MHP’ye uğruyor. Rozetini Devlet Bahçeli kendi elleriyle takıyor. Fakat bir seçimlik beraberlik yine ayrılıkla sonuçlanıyor. Okuyan’ın bir sonraki partisi Hüsamettin Cindoruk’un 28 Şubat sürecinde kurduğu şemsiye amblemli Demokrat Türkiye Partisi. Okuyan tabii ki, bu partiye genel başkan oluyor. Kısa ömürlü partinin yedinci genel başkanı. Parti’nin adını Hür Parti yapıyor, amblemini değiştiriyor. Bütün küçük partiler gibi ittifak arayışına giriyor. İlk ittifakını Yaşar Nuri Öztürk’ün HDP’si ile yapıyor, aralarında kriz çıkıyor. Mahkemelik oluyorlar. Sonra Hür Parti’nin CHP’ye iltihak edeceği duyuruluyor. Bunun gerçekleşip gerçekleşmediği kayıtlarda belirsiz.

Hatime; yenilik istiyorum

Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesi Güneydoğu’da aşiret baronlarının listelerden temizlemesi nasıl devrim niteliğinde ileri bir adımsa, Ak Parti için üç dönem seçilme sınırı da böyle bir devrim olacak. Ve üç dönem sınırının diğer partileri etkilememesi mümkün değil. Artık Bülent Özveren’in Eurovizyon, Ömer Üründül’ün futbol, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan’ın siyaset yorumcusu olmadığı bir dünya istiyorum.

Her siyasi eğilimin Okuyangiller’i var. Artık Okuyangiller’in vakıf kurup hayır hasenat yapmasını, hatıralarını yazmasını ve torunlarını parka çıkarmasını tavsiye ediyorum. Şarkılar dinlemeli, bazen Kayahan söylemeli ve ona eşlik etmeli insan “Ben nerde yanlış yaptım.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder