1.Demirel buralıydı, bizdendi
Abdülhamit Han, kararlarını alırken daima Rus Büyükelçisi Kont İgnatief’in temayüllerini yoklar. Kararlarını onun bakış açısının tersine verir.
Cemil Meriç’in Abdülbaki Gölpınarlı için söylediği ‘neyi yıkacağını biliyordu’ yargısı Kont İgnatief için de geçerlidir.
Ben de kararlarımı alırken Abdülhamit yaklaşımıyla hareket eder, Cemil Meriç’in yargısına ulaşırım.
Süleyman Demirel olgusuna bu bakış açısıyla yaklaşınca tabii ki genel Sağ’dan farklı sonuçlara ulaşıyorum. Tıpkı pozitivist Atatürk gibi, sosyalist Attila İlhan’ın ve mason Süleyman Demirel’in de Tevhid’e, Nizamı Alem fikrine, ‘devlet-i ebed müddet’ idealine hizmet ettiğini görüyorum.
2.Afyon Lisesi’nden Masonluk’a
Abdülhamit Han’ın bütün umudu Anadolu’dan yetişecek genç aydınların memleket meselelerini kucaklamasıydı. Bu amaçla köylü-reaya çocukları’nın geliş yollarını açmak için okullar açtı. Afyon Lisesi, Adana Lisesi, Ankara Atatürk Lisesi, Erzurum Lisesi bu amaçla açıldı.
Bu okullardan yetişen köylü-reaya çocukları üniversitelere gitti ve memleketine hizmet etme imkanı buldu.
Süleyman Demirel, kuşağının seçkin öğrencilerinden biriydi. Genç yaşında Menderes’in Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu. Kıraç, susuz toprağın suyla buluşmasının sonuçlarını görebiliyordu.
Süleyman Demirel, kuşağının dahi öğrencilerinden biriydi. ‘Çağdaş İngiliz Yahudi Medeniyeti’nin ülkemizi nasıl sarmaladığını görüyordu. Bu sarmalı kırmak için ‘Uluslararası Sistem’le birlikte yürümek gereğini zaten Atatürk’ten, Menderes’ten öğrenmişti. Onun Masonluk serüveninin başlangıcı bu rasyonaliteye dayanır.
Demirel’in Masonluk’a girişinin ‘Aydın Yabancılaşması’ aşamalarındaki itikadi gerekçelerle alakası yok. Bu yüzden iktidara ulaştığında ihanet’ten yana değil sadakat’ten yana, kaos’tan yana değil düzen’den yana, Şirk’ten yana değil Tevhid’den yana olmayı başardı.
3.Süleyman Demirel’in mümeyyiz vasfı kalkınmacılık
Aslında her insan tercihleriyle kendi biyografisini kendi yazar…
Tanpınar, Günlük’te kendini inşa etmeyi kast ederek ‘kendini yapmak’ kavramından söz eder.
Süleyman Demirel’in vefat haberini alınca önce www.biyografi.net’te güncelleme yaptım. Sonra arşivimdeki Süleyman Demirel Dosyası’nı alıp incelemeye başladım. Kupürleri ve kitapları sınıflandırdım. Tasnif işlemini yaparken sanki Turgut Özal Dosyası’nı karıştırır gibi oldum. Bir iki ilaveyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın serencamı da aynı.
Sağ’ın kalkınma konusunda bir başarısı var. Ülkenin çağdaş dünyayı takibi Sağ iktidarlar eliyle sağlanıyor. Alt yapı yatırımları, reaya’nın hayatını kolaylaştırıyor. Reaya da bunun için Sağ iktidarlara oy veriyor.
Televizyonda mikrofonu vatandaşa tutunca aklı başında sözler duyuluyor: “Demirel demek, elektrik su demek, baraj demek, köprü demek. Demirel hizmet demek.”
Ben daha fazlasını eklemek istiyorum. Demirel demek ‘Parasız Yatılı Okulu’ demektir.
Türkiye’nin monşer medyası ve geberik akademyası ‘Parasız Yatılı Okulu’nun sosyal mobilite-sınıfsal yükselmedeki başarısını anlayabilse Süleyman Demirel’i derin bir sükut ile son yolculuğuna uğurlamazdı.
4.Sağ’ın kamburu yolsuzluk
Kalkınma reddedilecek bir kavram değil… Tabii sistemin bir de defolu tarafı var. Sağ’ın kalkınma anlayışı, ‘biz ve onlar’ mantığı ile ‘Müteahhitlik Sistemi’nin işletilmesiyle şekilleniyor.
Sermaye; cirolar ve uluslararası ilişkiler arttıkça biz’den onlar’a dönüşüyor. Fikirsiz sermaye ötekileşiyor. Sağ; kendi tezlerini kendisi tekzip ediyor. Yapılan kalkınma hamleleri içeriksizleşiyor, giderek hafızalarda yolsuzluk iddiaları kalıyor.
Menderes, Demirel ve Özal dönemlerinin Sağ sermayesi şimdi TÜSİAD’ın omurgasını oluşturuyor ve şimdiki Sağ iktidara karşı. Bugün ‘biz’ adına ‘Müteahhitlik Sistemi’nin kaymağını yiyenlerin yarın ‘onlar’a dönüşmeyeceğinin garantisi yok. Çünkü bizim bir modernleşme projemiz yok. Yahya Kemal’in söylediği ‘değişerek devam etmeyi’ halen becerebilmiş değiliz.
‘Fikirsiz sermaye’ötekileşiyorsa bu yolsuzluk kamburunun polemiklerini gariban Sağ’a, reaya’ya, cami cemaati’ne taşıtmanın ne anlamı var?
Süleyman Demirel Dosyası’nı karıştırırken yeğenleri Yahya Demirel ve Yahya Murat Demirel’in ‘Demirel Efsanesi’ni kirlettiğini üzüntüyle gördüm. Yahya Demirel, yolsuzluk tarihine‘hayali ihracat’ kavramını kazandırmış, Yahya Murat Demirel ise banka hortumlamanın destanını yazmış.
5.Attila İlhan ustayı dinleyelim
‘Bürokratik Yönetim Geleneği’ başta TSK-Ordu olmak üzere bütün Yargı kurumları, üniversite ve medyasıyla Süleyman Demirel’in karşısında olmuştur.
Dahası ‘Bürokratik Yönetim Geleneği’ seçimle yenemediği Süleyman Demirel’in temsil ettiği Milli İrade’yi terörü destekleyerek yenmek istemiştir.
‘Bürokratik Yönetim Geleneği’ 1960 Anayasası’nın kanatları altında geliştirdiği maceracı Sol grupların terör eylemlerini el altından desteklemiştir.
Erdal İnönü rektörlüğündeki ODTÜ’nün terör kampusuna dönmesi tesadüf olabilir mi?
Hava Kuvvetleri Komutanı Reşat Mater’in oğlu Tayfun Mater’in Devrimci Yol örgütü Yürütme Kurulu Üyesi olması tesadüf olabilir mi?
Önceki haftalardaki bir yazı başlığımız ‘Usta’sız olmaz’ idi. Süleyman Demirel’i anlamak için de epey kaynak karıştırdım. İmdadıma Attila İlhan yetişti.
Attila İlhan, Türkiye Solu’nun özgürlük taleplerinin altında Bölücü-Kürtçü etnik yapı olduğunu, Kürtçü yapının ardında da Ermeni Tezleri olduğunu söyler.
İşin ilginç tarafı Attila İlhan bu sonuca Sol tahlillerle değil, Süleyman Demirel çözümlemeleriyle ulaşır. Meraklısı ‘Hangi Sağ’ kitabını okusun. İnternetçiler ‘Komplo Pratiği mi?’ yazısına ulaşsın. (Cumhuriyet 1 Aralık 2000.)
6.Hatime: Demirel ve Merkez Sağ birikimlerden nasıl yararlanacağız?
Gelecekte Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan birikimlerinin artılardan yararlanırken, eksilere nasıl düşmeyeceğimizi düşünüyorum.
Osman Altuğ’un işaret ettiği gibi Siyasetin Finansmanı’nı gerekçelendirip gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşan Sağ’ın hayatımızı bu kadar kirletmesine gerek yok.
İnisiyatifi olursa Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu çemberi kırabileceğine dair içimde bir his var.
Türkiye gibi zenginleşmenin kabiliyet olmadığı bir ülkede, bu kadar devlet’le içli dışlı ticari ilişkiye ne gerek var anlamıyorum.
Serbest piyasada vurgunsuz, meşru ticaretle uğraşmanın erdemini siyasetçilerimizin öğrenmesi gerekiyor.
Türkiye’deki her miladı kendi fraksiyon tarihine çıkaranların söylediklerimi anlaması imkansız. Bu fraksiyoncu bakış açısından terkip çıkmaz, inşa çıkmaz, kaos çıkar.
Ben kaos’a karşı düzen’den yanayım. Ancak düzen fikriyle Tevhid’e ulaşabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder