Aslında biz PKK’yı ve Abdullah Öcalan’ı iyi tanımıyoruz. Tanıdıkça PKK’nın sorgulayıcı muhatabı Kürt halkı olacaktır.
Şimdi Öcalan’ın 2001′de AİHM’e sunduğu savunmasına bir göz atalım. Savunma, ‘Ortadoğu’da Kültür Rönesansı’ başlığıyla (Vesta Aralık 2001) dergisinde yayınlanır.
Aşağıdaki satırları okuyunca Stalin-Mao benzeri bir devrim anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Kürtlerin ve onlarla aynı coğrafyayı paylaşan diğer halkların, böyle bir yaşama biçimini kabul etmesi imkansızdır.
Öcalan’ın dini görüşlerini, bir Müslüman ancak “haşa” diyerek okuyabilir.
1.Apo’ya göre namaz bir tiyatrodur!
“Camiler ve benzeri yerler o yörenin bilim sanat merkezleri rolünü oynayabilmekte, soylu tiyatro eserleri oynatılabilmektedir. Unutmamak gerekir ki namazın kendisi de ilk drama oyunlarının daha sonraki biçimidir. Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. Bu dediklerimizin softaca saptırılmaması çok önemlidir.”
2.Apo’ya göre camiler akademi ve tiyatro olmalı!
“Dönemine göre bir sosyalleşme tedbiri olan namaz, oruç, kurban, dua törenlerinin hepsi bu temelde dönüştürülmelidir. O zaman doğuşunda bütün dinlerin kaynağındaki anlam daha iyi gerçekleşmiş olur. Bunun en iyi yolu başta camiler olmak üzere, kutsal yerlerin halkın eğitildiği akademi ve tiyatro gibi sanatsal bir işleve kavuşturulmasıdır.”
Tam bir vahşet halini alan kurban!
“Diğer ibadet biçimleri içinde benzer düzenlemeler gerekir. Tam bir vahşet halini alan kurban yerine, parasıyla yoksullara ve hayırlı işlere fon oluşturmak yararlı olacaktır. Oruç sınırlı olarak ve nefsi terbiye amacıyla uygulanmalıdır. Velhasıl tüm ibadet uygulamaları çağın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir.”
3.Apo’ya göre İslamiyet çoktan çökmüş, dinde reform acil ihtiyaç!
“Demokratik uygarlık kurumları asgari bir rönesansı, dinde reformu ve aydınlanma devrimini gerektirir. Bu üç temel tarihsel süreç Ortadoğu kültüründe yaşanmamıştır.”
“Çoktan çökmüş ve anlamını yitirmiş İslamiyet bile, sıradan bir gösteriyle bu tezleri eşeğe kütüphane yüklemeye ve araba içinde gezdirmeye benzetir. Kendi başına antitez yaratma gücünden yoksundur.”
“Ortadoğu’da zihniyet ve ahlak devrimi için darbenin öncelikle dinsel alana vurulması gerekir. Hemen belirtelim ki, bu yaklaşımın ucuz laikçilikle alakası yoktur.”
“O halde hem çok geciktirilen dindeki reformasyonu sonuçlandırmak, hem de daha önemli olan özgür bireye yol açmak için, dini dogmayı tümüyle çözen hamleyi başarmalıyız. Bunun yolu bütün kutsal kitapları bir edebi kaynak olarak değerlendirmek, sosyolojik ve ahlaki çözümlemelerle özgür bir ahlaka doğru dönüşümden geçirmektir.”
4.Apo’ya göre Tanrı inancı: Her topluluk kendi Allah’ını yeniden tasarlamaktan geri durmamıştır!
“Ben Allah’la yıllarca uğraşmış adamım. Allah’ımla delicesine pençeleştim. İslam’ın Kürt milli rengine bürünmesi sağlanmadı. Bazı tarikatlar ve mezhepler var. Bir Saidi Nursi, bir Şeyh Sait var. Hepsi İslam emperyalist ekollerin ajan temsilcileri durumundadır.” (Hürriyet 9 Şubat 1999)
“Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız Tanrı’dan, ideolojiden kopmalıdır. Çok uğraştım sonunda Tanrı’dan koptum. Tanrı’yı aştım. Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir. Bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız.”
“Bazıları ‘Allah nerede kaldı?’ diyebilir. Onlara da şunu baştan beri söylüyorum: Sümer rahiplerinin tasarladıkları düşünce kimlikleri olarak, sosyal gelişmeyle sürekli gelişmişlerdir. İbrahim’in “El”i güçlenmesi gereken kabilesidir. Musa’nın Yehova’sı birleşmesi gereken İsrail, Yahudi kavmidir. İsa’nın Rabbi, o dönemin ezilenlerinin ilkel din ve vicdan sentezidir. Muhammed’in Allah’ı, ana kabilelerin birleşerek güçlenme ihtiyacını ifade eder. Bedevi kabilelerin ortak tasavvurudur. Birleşmiş Arap kabile gücüdür. Her topluluk kendini güçlendirdiği oranda, kendi Allah’ını yeniden tasarlamaktan geri durmamıştır. Tarihsel ve toplumsal gerçeklik budur. Günümüzün Allah’ı ise bilimin özüdür. Allah, artık evrenselliğin diyalektiğinin temelinde kendi kendine işleyen, sonsuz değişime uğrayan ve uğratan her şeydir. Bundan daha yüce bir Allah fikri düşünülebilir mi?”
“Sümerlerin kendileri mitoloji ve dinlerini sürekli değiştirmişler, ilahlarını azaltıp nitelik ve adlarını farklılaştırmaktan çekinmemiştir. Hz. İbrahim geleneği tanrılarıyla güreşircesine (İsrael=Tanrıyla güreşen) en son ‘El’de, Allah’ta karar kılmıştır. Musa bunu kavim tanrısı haline getirmiştir. İsa “üçlü tanrı” kavramına yeniden dönmüştür. Hz. Muhammed zorunlu o tek ve birleşik otorite ihtiyacı nedeniyle, doksan dokuz sıfatla güçlendirilmiş Allah kavramına ulaşmıştır. Bu kısa tekrar bile din ve ilahların sürekli bir değişim içinde olduğunu göstermektedir.”
“Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir.”
5.Apo’ya göre ahiret ütopik zihni tutsaklık!
“Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, Peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür.”
“Ortadoğu’nun zihniyet yapısına musallat olan temelsiz ütopyacılığın da parçalanması gerekir. Yine daha çok Sümer ve Mısır rahip yaratımları olan cennet ve cehennem, sırat, mahşer, kurtarıcı bekleme, üstün ulus, ak-kara türü ütopik hayalleri terk etmek gerekir. ”
“Bilimsel gerçekleşme olasılıkları dışında, ebediyete ilişkin ütopyalar zihni tutsak ve tembel ederler. Hele dinsel tembellik oldu mu, daha dondurucu bir etkiye yol açarlar.”
“Tarih içindeki gelişimine baktığımızda, Allah tanımıyla birliğe ve güce ulaşılmak istendiği çok açık görülmektedir. Öyle sevgili kulun cennete gitmesi gibi kavramlar, işin fantezi kısmıdır, edebi kısmıdır.”
6.Apo’ya göre Alevilik: Aleviliğin tarihsel mirasına sahip çıkarak başarı kazanacağız
“Aleviler ezildi. Aleviler, Yezitler karşısında ezilen Hüseyinler, İslamcı iktidarların çok amansız saldırıları altında ezilen Zerdüştiler, Kemalizmin ezdiği Kürtler ve komünistlerdir. Aleviler, bunları çok iyi inceleyip, yüksek bir bilinç ve hassasiyetle ele alırlarsa Kerbela’lık olmayabilirler ve tarihte katlandıkları o her türlü zulmün altından ezilmeden çıkabilirler.”
Hepsini PKK içinde sentezleyebildik
“Biz ise, tüm halklardan tuttuk; Alevi halkasını tuttuk, yezîdî halkasını tuttuk, bunun yanında sosyalist halkayı tuttuk. Hepsini PKK içinde sentezleyebildik. Bu insanın birliğidir, çok gereklidir; eşitlik, özgürlük akımının en temel gereksinmesidir.”
Cem ve semaha önem veririm
“Cemi yönetecek, semahı iyi yönetecek pirler örgütlenmeli. Özellikle ben semaha ve ceme çok önem veririm ve hatta bu anlamda da bizim hareketimiz ceme ve semaha çok yakındır. Bu bir cem olayıdır. Cem zaten toplantıdan ileri geliyor. Semah adeta onun sihirli havası içinde hareket etmedir, semahın özü o. Ben özellikle ceme de, semaha da, zikre de çok saygılı olunmasını ve gereklerinin yerine getirilmesini bekliyorum. PKK hareketi bu anlamda modern, gerçek bir cem, zikir ve semah hareketidir.”
“Topraklarımız bütün kültürlerin çiçeklendiği bir zamana tanıklık etmektedir. Çimdi çiçeklenme zamanıdır. Aleviliğin tarihsel mirasına sahip çıkarak başarı kazanacağız.”
7.Hatime: Apo’nun dindar Kürtler’i ne cevap verecek?
Apo’ya göre “dinsel ideolojinin çözümlenmesi halen en önemli entelektüel bir görev olarak ilgilenmeyi beklemektedir.”
Abdullah Öcalan’ın dini görüşlerini virgülüne dokunmadan naklettik.
Öcalan’a inanan PKK’lılara söyleyecek bir şeyimiz yok. Onlar Şirk yolunu tercih etmiş, tersine iman sahibi müşrikler.
Sözümüz Altan Tan’dan Diyarbakır Eski Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş’a, Selahattin Demirtaş’la İstanbul Şirinevler’de özçekim yapan mollalara.
Yukarıdaki satırlar konusunda ne düşünüyorsunuz?
Apo’ya inanmıyorsanız, HDP’de işiniz ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder