1.Bir derviş öldü dediler
Geçtiğimiz hafta yakın dostlarımdan ağabeyim Erol Mermer’i kaybettim. İstanbul’dan Ankara’ya taşınmanın en olumsuz tarafı eskimeyen dostlarla irtibatın ister istemez zayıflaması oldu. Erol Abi’yi kaybetmenin üzüntüsüyle işbu yazıyı kaleme alıyorum.
2.Zengin bir Sinema Kültürü
Erol Mermer’in temel ilgilerinin başında Sinema gelir… O Sinema içinde olan bir çok sinema emekçisinden daha fazla Sinema Kültürü ile içli dışlı idi. Batı Sineması’nı takip ederdi. İyi bir film arşivi vardı.
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nden mezun olduktan sonra Para-Kredi ekonomi dergisinde grafiker olarak çalışmaya başladı. Görüntü yönetmeni Orhan Kapkı’nın yanında kamera asistanı olarak sinemaya başladı. Bir yıl kadar bu sektörde çalıştıktan sonra, yaşanan ekonomik krizden dolayı tekrar reklam sektörüne döndü. Tele-Ajans ve Güzel Sanatlar Reklam Ajansı’nda art direktör olarak çalıştı. Askerlik görevinden sonra Konya’da kendi tasarım şirketini kurdu. Bu dönemde Numan Aydoğan Ünal vasıtasıyla Türkiye gazetesi sahibi Enver Ören’le tanıştı. Ören’in tavsiyesiyle Konya’dan İstanbul’a taşındı. 1989-1993 yıllarında Türkiye gazetesinde Grafik Servis Şefi olarak çalıştı.
1993-2000 yılları arasında TGRT’de görev aldı. TGRT’nin kuruluş döneminde Rahim Er genel müdürümüzdü. Erol Mermer’le bu dönemde tanıştım. Senaryo Değerlendirme Kurulu’nda birlikte çalıştık. Bu kurulda Prof. Dr.Durali Yılmaz, Prof. Dr. İsmet Miroğlu, Nihat Kitapçı, Dr.Cihanser Erel görev yaptı. Erol Mermer bu kurulda senaryo çalışmalarına katıldı.
Daha sonra TGRT yayına başladıktan sonra TGRT’nin yapımcı firması İfpaş’ın Drama Müdürü oldu. Bu süreçte Vefa (1993), Kimsesizler (1994), Sevginin Bittiği Yer (1993) ve Annemi İstiyorum gibi film ve dizilerde yönetmen ve yapımcı olarak çalıştı.
19 Temmuz 2012 tarihinde ESKADER’in düzenlediği ‘Türk Sinemasında Dinî Temalı Filmler’ toplantısında sinema konusundaki birikimlerini sinemaseverlerle paylaşmıştı. Onun sinema anlayışı agresif-ideolojik bir mesaj bombardımanını makul görmüyordu. Daha insani ilişkiler zemininde yer alan insan merkezli bir sanat anlayışı vardı.
Mesut Uçakan’ın organize ettiği sanat sohbetlerine katılırdı. Sinema’yla ilgili çok az şey yazdı. Yazılarının bir kısmı Mimar Mühendisler Grubu’nun ‘Mimar ve Mühendis’ dergisinde neşredildi.
Taksim’de faaliyet gösteren öncü girişim BSF Akademi’de sinema ve grafik dersleri verdi. Birikimini gençlerle paylaştı. 2010 Avrupa Kültür Ajansı’nda danışman olarak çalıştı. Sinema projelerine katkılar sundu.
3.Perspektifi olan bir fotoğraf sanatçısı
Erol Mermer’in ilgilerinin başında fotoğraf geliyordu. Perspektifi olan bir fotoğraf sanatçısı idi. Mustafa Nadir Önay ve Enes Reyhan ile fotoğraf ve video safarileri vardı. İstanbul’u her dönem ayrı ayrı zamanlarda tekrar tekrar çekiyordu. Adeta yarınlara bir şeyler bırakma telaşını yaşıyordu. Benim ‘Dersaadet Sözlüğü’ kitabımın arka iç kapağındaki parlament mavisi İstanbul onun çektiği şaheserlerdendir.
Başta ESKADER olmak üzere kültürel etkinlikleri mutlaka fotoğraflamak adetiydi.
Eşi Tahire Mermer ve oğlu Erdem Mermer’in bu arşive sahip çıkacağına inanıyorum. Zaten bu arşiv, Erdem Mermer’in kendi grafik tasarımları için bir hazine hükmündedir. Balık hafızalı Sağ’ın vefat edenin terekesini bir iki ayda sahaflara satma adeti artık terk edilmeli.
Zaten emekli bir edebiyat öğretmeni olan Tahire Hanım, Erol Mermer’in entelektüel kıymetinin farkında idi. Eşi Erol Mermer ile birbirini tamamlayan örnek bir aile olmuşlardı.
4.Hazreti Mevlana Muhabbeti
Erol Mermer’in ilgileri arasında Hazreti Mevlana ilgisini ayrıca zikretmek gerekir. Hemşehrisi Mevlana ile alakalı her türlü dokümanı derliyordu. Kitap, dergi, film, Mevlana ile alakalı her şey…
Hazreti Mevlana’yı yazmak istiyordu. Ama bu Mevlana’yı yazma ilgisi Erol Mermer için giderek imkansızlaşmıştı. Çünkü Mermer, Mevlana konusu içine girdikçe giriyor. Her pencere ona yeni bir pencere açıyor. Giderek konu içinde eriyordu. Yazmak için gerekli yabancılaşmayı bir türlü gerçekleştiremedi.
Mevlevilik’in bir yabancılaşma çizgisine dönüştürüldüğünün farkındaydı. Bu damara karşı özellikle mesafeliydi.
5.Sohbet adamı ve fıkra anlatıcısı
Mesut Uçakan’ın taziye mesajında belirttiği üzere derviş meşrep bir sohbet adamıydı… Belki de bu yönü Mevlana etkisi ile oluştu. Hoş sohbet ve hoşgörülü bir insandı. Farklı ideolojik zemindeki bir çok insanla medeni münasebetleri vardı.
Bir senaryo çalışmasında Sevgili Peygamberimiz’i çağrıştıran ‘gül’ motifinin uygunsuz kullanılması onu sinirlendirmişti. Onun sertleştiği sınırlı zamanlardan biri buydu. İnşallah Şanlı Peygamberimiz’in sancağının altında yer alanlardan olacaktır.
Zengin bir şiir hafızasına sahipti. Necip Fazıl’ın ‘Çile’ kitabının önemli bir kısmı hafızasındaydı.
Sohbet sırasında sigara ritüeliydi. Sigarayı ağızlıkla içerdi. Sigaranın hakkını veren bir tiryaki idi. Erol Mermer; sigara içiçiliği açısından da Necip Fazıl ve Hilmi Oflaz geleneğinin devamıydı. Ne yazık ki, hastalığını arttıran nedenlerden biri sigara oldu.
Sigara yüzünden açık mekanlarda sohbeti tercih ederdi. Taksim Gezi Parkı kafeleri, Cağaloğlu’nda Yazarlar Birliği ve Türk Ocağı sohbet mekanları arasındaydı. Kitapçılar uğrak yerleri arasındaydı. Cağaloğlu’nda Kitabevi, Kubbealtı Fotokopi, Süleymaniye’de Kitapçı Ahmet ve Taksim sahafları dolandığı mekanlardı.
İyi bir fıkra anlatıcısı idi. Sohbetini fıkralarla süslemesini bilirdi. Mahmut Toptaş ve Üstün İnanç ile ayrı bir dostluğu vardı.
Mehmet Nuri Yardım’ın ısrarıyla ESKADER Yönetim Kurulu’nda görev aldı. ESKADER, çevresi huzur bulduğu bir camia olmuştu. Uzun süre ESKADER’in haftalık toplantıların grafik tasarımını yaptı. Bir ara ESKADER adına Fatih’teki Ağaç Kitabevi’nde sohbetler düzenledi. Bu sohbetlerden birine beni de konuşmacı olarak çağırmıştı.
6.‘Milliyetçi Muhafazakar’ kimliğin son temsilcilerinden biri
Erol Mermer, artık bizim kuşakla nesli tükenecek olan ‘Milliyetçi Muhafazakar’ kimliğin temsilcilerinden biriydi. Ortadoğu esintili İslamcılık ile agresif Milliyetçilik, Erol Mermer’in tabiyatına uzaktı. Ferasetiyle Ordu’ya kurulan kumpası çok önceden teşhis etmişti.
MTTB Sinema Kulübü’nün yaptığı etkinlikler tarihi öneme sahipti. Bu etkinliklerden ‘Milli Sinema Açıkoturumu’ sonradan kitaplaştı, belge niteliğinde bir metin oluştu.
Erol Mermer, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nde eğitimine devam ederken MTTB Sinema Kulübü’nün faaliyetleri içinde yer aldı.
MTTB Sinema Kulübü’nde yetişen gençler Ülkücü Sinema’nın ilk ürünlerinden biri olan ‘Güneş Ne Zaman Doğacak?’ filminin yapımcıları oldular.
Milli Eğitim Eski Bakanı Ömer Dinçer üniversite yıllarında Erol Mermer’in ev arkadaşı, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek liseden sınıf arkadaşıydı. Dostluklarını dünyalık çıkar için kullanmadı. Onda zaten dünyalık ‘ihtiras’ı yoktu.
5.Hatime: Kaşgari Dergahı’na komşu olmak
Erol Mermer; Eyüp Sultan Camii’ndeki cenaze töreninden sonra Eyüp Sultan Mezarlığı’nda Kaşgari Dergahı’na yakın bir kabre defnedildi.
Şerif Aydemir, Mesut Uçakan, Ragıp Karadayı, Nazif Tunç, Mehmet Uyar, Mehmet Okyay, Bestami Yazgan, Yusuf Dursun, Dursun Gürlek, Mustafa Nadir Önay, Abdurrahman Çapar, İrfan Özfatura, Cafer Vayni, Muhsin Karabay, Mehmet Nuri Yardım, Murat Sevinç, Ahmet Sırrı Arvas, İhsan Kabil, Kemal Çiftçi, Hüseyin Sarıkoç, Muhsin Duran, Selman Demir, Recep Arslan, Fatma Ersem Yargıcı, Harun Nihat Öztürk, Bekir Tuncer ve ismini hatırlayamadığımız diğer dostları cenaze törenine katıldı.
Kaşgari Dergahı, Abdülhakim Arvasi’nin görev yaptığı bir mekandı. Erol Mermer’in sevdiği mekanlardan biriydi. Abdülhakim Arvasi’nin mekanına yakın Hüseyin Hilmi Işık ve Necip Fazıl’la kabir komşusu oldu.
Onu Eyüp Sultan’dan Piyer Loti’ye yürürken düşünüyorum. Karyağdı Bayırı’nda Kaşgari Dergahı’na çıkarken hayal ediyorum. Sigarası elinde ve yine Üstad’dan şiirler okuyor.
Yüce Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder