1.İsrail mallarını boykot
Markete alışveriş için gittiniz. İsrail’in Gazze katliamının görüntüleri şuuraltınıza yer etmiş. Deterjan bölümüne girdiniz. Elinizi attığınız her markanın yolu İsrail’e çıkıyor. Bu ürünleri boykot etmek istiyorsunuz ama karşınıza yerli alternatif çıkarılmamış. Var olan markaları da siz bilmiyorsunuz.
Deterjan bölümünden gıda bölümüne geçtiniz. Önce yağ markalarını gözden geçirdiniz. Burada da durum çok farklı değil. Diğer reyonları saymaya gerek yok. Durum hep aynı.
O zaman Turgut Özal’dan bu yana ‘tüketiciyi koruma’ adı altında yabancı markalara olan düşkünlüğünüzün nelere yol açtığını görüyorsunuz. Karşılaştığınız şey sıradan bir durum değil, Yerli Malı kavramının hakikatiyle yüz yüze geldiniz.
2.İsrail’in kuruluşu ve Atatürk’ün yanılması
1937 yılında İsrail kurulurken Atatürk ağır hastadır. Kuruluş gerçekleşirken ağır hastalığına rağmen TBMM’ye gelerek tarihi konuşmalarından birini yapar. Atatürk bu konuşmasında İsrail’in Filistin topraklarında kuruluşunun tarihsel bir yanlış olduğunu değinir ve İslam Dünyası’nın İsrail’in varlığını kabul etmeyeceğini ileri sürer.
İsrail’i ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye. Arap ülkelerinin durumu daha gizli kapaklı. İlişkileri, İngiltere üzerinden gizli sürüyor. İran, sürekli tribün odaklı politika yürütür. İsrail’le İran’ın gizli açık ilişkileri ayrı bir yazı konusu.
3.Fason üretimden toptancılık sistemine Küresel markalara hizmet zinciri
Siyonizm’in dünya üzerinde kurduğu hegemonya İsrail’in varlığını ve fütursuz katliamlarını perçinliyor. Siyonizm’in Küresel Markalar İmparatorluğu ülkelerin ve toplumların çıkarlarını küresel sisteme eklemleyen bir ilişkiler ağına dönüşüyor.
Ekonomide markasız-fason ihracata dayalı üretim mekanizmalarından taşra distribütörlük sistemine kadar bir çok şey Küresel Markalar İmparatorluğu’na hizmet etmektedir.
Fason imalatçının cirosu ne kadar büyük olursa olsun ürettiği ürünleri kendi adına markalaştırmadıkça, her ürün kendi var oluşunun önünde bir gedik daha açacaktır. Taşra distribütörü-toptancı olarak sistemin bir parçası olan Anadolu Sermayesi, İsrail’in katliamlarına karşı olsa bile neticede Küresel Markalar İmparatorluğu’nun tasarladığı ürünleri pazarlamaktadır. Üstelik bu ürünlerin önemli bir kısmını yerli fason imalatçıya ürettirmektedir.
Küresel markaların Siyonizm’e, dolayısıyla da İsrail’e hizmet ettiğini bilmeyen var mı?
Türkiye; İslam Dünyası’nın üretken ülkesi olmasına rağmen bu çemberin dışında değil. Küresel tezgah, medyadaki İsrail karşıtı söylemle içiçe tıkır tıkır işliyor.
Batılı yaşama biçiminin modernleşmenin tek seçeneği olarak sunulması site yaşamını öne çıkarmakta ve AVM’lerin şehirlerimizi işgaline yol açmaktadır. Bu sistem hepimizi ister istemez Küresel Markalar İmparatorluğu’na hizmetçi hale getirmektedir.
4.Yaranın merhemi: Yerli Marka Fikriyatı
Türk Aydını; Yerli Marka Fikriyatı’nın felsefesini oluşturmakla görevlidir. İttihat Terakki ve Atatürk’ün öne çıkardığı Yerli Malı kavramı Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş tarafından geliştirilerek sürdürülmüştür.
Yerli Malı kavramı bugün yeni yorumlara muhtaçtır… Hükümet’in özellikle Savunma Sanayii’nde uyguladığı Yerli Marka üretim tercihi, otomobil’den kola’ya bütün tüketim kalemlerinde ‘kendilikbilgisi’ne göre yeniden tasarlanmalıdır.
Türkiye, ‘kendilikbilgisi’nden uzaklaştıkça ne Gazze’nin, ne Bosna’nın, ne Telafer’in ne de Kırım’ın yarasına merhem olabilir.
Turgut Özal ‘tüketici koruma’ ve Tansu Çiller Gümrük Birliği projeleriyle Yerli Malı kavramıyla dalga geçmiştir. Kemal Derviş’in bu projeleri yenilemesiyle yakın zamana kadar Türkiye bu yanlış politikalarda ısrar etmiştir. Mevcut Hükümet üç yıl öncesine kadar Özal-Derviş ortalamasıyla ithal mallarda sınır tanınmamıştır.
Hükümet’in son üç yıllık yerli üretim hamlesi ise takdire şayandır. KOSGEB başta olmak üzeri üretim teşvikleri anlamlıdır.
Küresel çember daraldıkça Hükümet’in Yerli Malı anlayışı gelişmektedir.
Yerli Üretim hamlesi özellikle yerli otomobil tasarımında tıkanmıştır. Yerli Aydın’ın görevi saçma sapan ideolojik tartışmalarla oyalanmadan bu tıkanıklığın aşılmasının gerekçelerini ortaya koymaktır.
Yerli Marka Fikriyatı’na ulaşmadığımız zaman içtiğimiz bir bardak kola bile Siyonizm’in katliamlarına hizmet edecektir.
Sondevir Genel Yönetmeni Yaşar Süngü’nün ‘İsrail vuruyor, biz sövüyoruz’ yazısı anlamlı. Beklenen tepkilerimiz bile Siyonizm’in katliam tasarımının bir parçası haline geliyor. Hamasi tepkileri bırakıp ‘kendilikbilgisi’ne ulaşmamız gerekmektedir. ‘Kendilikbilgisi’nin ilk göstergesi, Yerli Marka Fikriyatı’na ulaşmaktır.
Rusya’dan İran’a, Çin’den Hindistan’a, Almanya’ya kendisi olanlar, küresel mekanizmalarla bazen uzlaşarak bazen çatışarak kendi tarihlerini yazmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti, kendisi olmaktan başka çaresi olmayan bir devlettir.
5.Hatime: karanlığa sövme, bir mum yak
Ey Türk!
Karanlığa sövme, bir mum yak.
İsrail mallarını alma.
Yerli Malı kullan.
İthalat işsizliktir!
Yerli Marka kullan, ekmeğini sahip çık!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder