1.Tepedelenli’nin kafatası, niçin tarihin kara kutusudur?
Şerif Mardin, II.Mahmut’tan önceki Osmanlı idari yapısını “genişletilmiş statü sistemi” diye ifade eder.
Mısır’daki Kavalalı’dan Balkanlar’daki Tepedelenli’ye Güneydoğu’daki Bedirhan Bey’e feodal beylerin dış güçlerle ilişkileri vardı. Özerk derebeyleri, bağımsızlık arayışlarına girmişti.
Özerk yapılar ya bağımsızlığa gidecekti ya da merkezi idarenin yönetimine girecekti. Yerel yapılar, II.Mahmut’un kararıyla merkezi sistem içine alındı.
Tepedelenli karara isyan etti. İsyan bastırıldı. Yakalandı, kurşuna dizildi. Kesilen kellesi, ölümüne kanıt olarak İstanbul’a gönderildi (1822).
Benzer şekilde isyan eden Bedirhan Bey, Osmanlı’ya teslim oldu. İstanbul’a getirildi, Girit’e sürüldü. Nizip’te Osmanlı’yı yenen Kavalalı’nın çocukları Hidivler çabuk uyandı. Yıkılana kadar Osmanlı’yla birlikte hareket ettiler.
Şerif Hüseyin; Churchill ve Lawrence’in aklına uyup Osmanlı’ya ihanet etti. (Bk. Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik? Kral Abdullah, Klasik Yayınları)
Şerif Hüseyin’in torunu Ürdün Kralı Abdullah geçen hafta Atatürk’ün huzurunda gözyaşlarını tutamadı.
Bu gözyaşları önemlidir ve tarihe geçecek bir hadisedir.
Türkiye’de yoğun bir ‘kafatası problematiği’ konuşulurken, Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa, Türkiye Cumhuriyeti’nden Şemsettin Sami’nin mezarı ile Tepedelenli Ali Paşa’nın kafatasını istedi.
Berişa, Arnavut ulusunun inşası için bu mezar ve kafatasının zorunlu olduğuna inanıyor. Şemsettin Sami’nin ve Tepedelenli Ali Paşa’nın ne kadarının Türk ne kadarının Arnavut olduğunu ölçme imkanımız yok. Köken olarak Arnavut olsalar bile sonraki nesillerin çoğunluğunun Türkiye seçkinleri arasında oluşu, köken efsanelerini çökertiyor.
Mesela Cumhurbaşkanlığı Eski Genel Sekreteri Ziya Tepedelen’den yazar Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’na, Abdülhak Şinasi Hisar’dan Kemal Derviş’e kadar bir çok önemli isim Tepedelenli’nin torunu. (Bk. Genetik İhanet, Mahmut Çetin, Emre Yayınları)
Tımar sahibi Arnavut Fraşeri Ailesi’nden Şemsettin Sami’nin durumu da Tepedelenli’den farklı değil. Galatasaray’ın Mecidiyeköy’deki eski stadı Ali Sami Yen ismini taşırdı. Şemsettin Sami’nin oğlu Ali Sami Yen, Galatasaray’ın kurucularından bir isim… Şemsettin Sami’nin kemiklerini istemek, aynı zamanda Galatasaray’ın patentini istemek gibi bir şey.
3.Arnavutluk’un Türkiye’ye armağanı: Halkın Kurtuluşu-EMEP ve BDP ittifakı
Arnavutluk; Avrupa’nın yanı başında yıllarca Enver Hoca sosyalizmiyle yönetildi. 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye’de Enver Hocacı sol fraksiyonlar vardı. Halkın Kurtuluşu, Enver Hocacı sosyalist fraksiyonların en gelişmişi idi. Halkın Birliği ve Halkın Gücü fraksiyonları da Enver Hocacı idi. Şimdi TKP/ML TİKKO’dan ayrışan gruplar içinde de Enver Hocacı fraksiyonlar var. Türkiye’deki mevcut sol partilerden EMEP (Emeğin Partisi) adını Arnavutluk Emek Partisi’nden alır ve Halkın Kurtuluşu’nun devamı niteliğindedir. Evrensel gazetesi bu akımın günlük yayın organı. EMEP genel seçimlerde BDP ile ittifak yaptı. EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel BDP’den İstanbul milletvekili seçildi.
Enver Hocacı sosyalizmin Türkiye’deki en meşhur savunucusu Yılmaz Güney’di. Güney’in kaotik zihniyet dünyası kendini ötekileştirerek Türk ve İslam zıddı ne varsa kendi kafasında birleştirebilmişti. Seçkinci Türk Solu’nun bir kitle tasarım modeli olan Yılmaz Güney, şimdi Kürt ulusçuluğunun rol modeli.
12 Eylül 1980 öncesi sol yelpazede yaygın olan Enver Hocacı çizgi şimdi daha çok Alevi Kürt ve Zaza yapılar içinde varlığını sürdürüyor.
Abdullah Öcalan’ın SBF öğrencisiyken yöneticisi olduğu Ankara Yüksek Öğrenim Derneği (AYÖD) de Maocu-Enver Hocacı bir öğrenci kuruluşu idi.
4.Kemal Derviş ve Kürt Sorunu
Tepedelenli Ali Paşa’nın torunlarından Rıza Derviş 1970’lerde CHP İstanbul il yönetiminde bir işadamıydı. Siemens firmasının Türkiye temsilcisiydi. Rıza Derviş’in kurmaylarından biri Kürtçü Yaşar Kaya idi. Kaya, BDP’den önce kurulan Kürtçü partilerden DEP’in genel başkanı oldu. Yurt dışına çıktı. Avrupa’da Sürgünde Kürt Parlamentosu’nu kurdu ve başkanı oldu. Siemens’te çalışırken, Kürdistan kurulunca Tepedelenli’nin torunlarından Kemal Derviş’i bakan yapacağını söyledi.
Bedeni Arnavutluk’ta, kafatası İstanbul’da olan Tepedelenli’nin kafatası bu yüzden tarihin kara kutusu.
II.Mahmut, ülkeyi parçalamamak için isyancıları tasfiye etti.
5.Hatime: Atatürk ve kafatası
İçerde kendi tarihimizi ‘kafatasçı’ olarak nitelendirirken, artık dış politikada çözümü imkansız bir ‘kafatası problemimiz’ var.
Küreselleşen dünyada artık iç mesele dış mesele diye bir şey kalmadığını bir kez daha gördük.
12 bin kafatasını ölçtüren Atatürk, insanları kafataslarına göre yorumlayan bir lider değildi.
1930’lı yıllarda ‘Türkler, Batılılar gibi beyaz değil, sarı ırktır’ diyen Batılı tezlere karşı antropolojik bir veri hazırlamıştı. Batı’ya göre sarı ırk ve tabii ki, siyah ırk ‘üçüncü dünya’ demekti, ‘doğal sömürge’ demekti. Atatürk, Türk Milleti’ni bilgi emperyalizmiyle sömürgeleştirmek isteyen bu anlayışa karşı bilimsel bir veri ortaya koydu.
Atatürk, etnik temelden uzak ‘ülke vatandaşlığı’nı ihya ederek, kafatasçı olun-ma-ması gerektiğini gösterdi.
Tepedelenli’nin kafatası, tarihin kara kutusu. Sorun basit olarak kafatası ve kemik sorunu değil. Sorun ortak hafızadan bütüncül bir bakış açısı üretip üretememe sorunu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder