1.İlk işaret Aysel Tuğluk’un Taha Akyol’a yazdığı mektup
PKK-BDP çizgisinde, Abdullah Öcalan’ın ‘HDP Açılımı’yla önemli gelişmeler yaşanacak. Bu gelişmelerin ilk ipuçlarını DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk’un Taha Akyol’a yazdığı mektuptan öğrenmiştik.
Tuğluk, ‘HDP Açılımı’ndan çok önce Kürt Siyasi Hareketi’nde bütün tasarımın tepeden tırnağa değişeceğini, bir çok eski ismin tasfiye edileceğini söylüyordu.
2.İstanbulsuz, medyasız Kürt Siyaseti, Somali Siyaseti’ne döner
BDP’nin tasfiye olacak eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, Öcalan’ın tasfiye açıklamasından sonra inciler dökülmeye başladılar.
Demirtaş, “Kürtler için ayrılmak bir seçenektir, bağımsızlık bir seçenektir” dedi. Demirtaş, bir solukta Kürtler’in kendini geleceğini tayin hakkından, eyaletten, bağımsızlıktan söz etti.
Oysa Öcalan, Nevruz Deklarasyonu’yla birlikte yaşama tercihini açıklamıştı.
Demirtaş’ın çıkışı, HDP Açılımı’yla kendisini ve ekibini tasfiye eden Öcalan’a bir tavır.
Öcalan, İstanbulsuz, sol seçkinsiz, medyasız-kamerasız Kürt Siyaseti’nin, Somali Siyaseti’ne döneceğini biliyor.
Barzani’nin ağzını açık bırakan, kameranın gücü ve medya ilgisidir.
Murat Filinte, esaslı kitabı ‘Aydınlık Oda’da güncelin arkeolojisinin artık fotoğraf ve kamerayla oluşturulduğunu söylüyor. Tarihin ekseni giderek göz ve kameranın çizdiği parabölden geçiyor. Tarihçinin kalemiyle, kameranın gözü tarihi birlikte yazıyor.
Son İmralı görüşmesinde Öcalan tek bir şey talep ediyor: medya ile iletişim imkanlarının genişletilmesini.
Çağımızda liderlik, kameranın gücünü görüp, kamerayı sürekli kollamayı gerektiriyor.
Yüksekova kalkışması yabancı istihbarat işi mi?
Öcalan’a Selahattin Demirtaş ekibi dışında Yüksekova özelinde bir başka odak daha muhalefet ediyor. Seçim öncesi Türkiye’yi germek, Öcalan’ın talebi değil. Zaten Öcalan da Yüksekova’da ‘provakasyon’a dikkat çekiyor.
İbrahim Arvas 1920’lerin Hakkarisi’ni anlatırken, ‘Şemdinan’da İngilizler’in halka rüşvet olarak öküz ve tohum parası dağıttığını’ anlatır. Siyasi örgütler nasıl yabancı istihbarat örgütleriyle ilişkideyse, Güneydoğu’nun kamburu bazı aşiret yapıları da aynı ilişkiler içindedir.
3.Öcalan’a kazan kaldıran Kışanak Kürtçe eğitim işine el atıyor
Öcalan’a muhalefet, Demirtaş ve Yüksekova İsyanı’yla sınırlı değil. Demirtaş takımından diğer eş başkan Gültan Kışanak da hızını alamayıp, Kürtçe eğitim işine el atıyor.
Öcalan, Kürtçe eğitimin Kürdistan kurulduktan 30 sene sonra uygulanabileceğini söylemişti.
Tasfiyeyi gören Kışanak, Apo’yu bile iplemiyor.
4.İki dönem milletvekilliği yapanlar, cephe gerisine çekilecek
Ak Parti’de Erdoğan’ın üç dönem milletvekili seçilenler, dördüncü dönem seçilemeyecek prensibi, sadece kendi partisini değil, siyasetimizin her kesimini etkiliyor.
Öcalan da benzer bir karar aldı. BDP’de iki dönem milletvekilliği yapanlar, üçüncü dönem aday olamayacak, cephe gerisine çekilecek. Bu genellemeyle akla ilk gelen isimlerden biri ‘Kürt Monşeri’ Sırrı Sakık.
Bu açıklamaya göre Sırrı Sakık gidici demektir.
5.İran ve BDP karşılaştırması
İran’da eski cumhurbaşkanı Ahmedinejad neyse Kürt Siyaseti’nde Selahattin Demirtaş odur.
İkisi de müteahhit kesiminin temsilcisidir.
Ahmedinejad iç siyasetteki gerilim düşüncesiyle ABD’den İsrail’e yedi düvele savaş açmıştı. Selahattin Demirtaş da gerilim siyaseti uyguluyor, Kürt Milliyetçiliği’nin ötesinde ultra-Kürtçülük yapıyor. Bu abartılı gerilimin altından ‘tecimsel’ ilişkiler çıkıyor.
Selahattin Demirtaş’ın kardeşi Süleyman Demirtaş’ın Diyar A.Ş. Şirketi ile Diyarbakır Belediyesi’nin önemli ihalelerini aldığını görebiliyoruz. Vatan gazetesi bu işi araştırmış. Süleyman Demirtaş’ın altındaki arabanın değerinin 300 milyon TL olduğu öne sürülüyor.
PKK’nın günlük gazetesi Özgür Gündem de konuyla ilgileniyor. Gazeteden Ahmed Pelda, ‘Kooperatifler ve çıkarlar’ başlıklı yazısında “Kürt ekonomi cephesinde bir hareketlilik başlamış durumda. Özellikle Öcalan’ın ısrarla kooperatif ve komünleri telkin etmesi, ister istemez ekonomi merkezli tartışmaların yolunu açtı” diyor.
Nasıl Hasan Ruhani, İran’ı huzur adasına dönüştürmüşse yarın KCK’dan çıkacak Hatip Dicle de BDP-HDP’yi, ‘Türkiyeli’ ama yayılmacı, esnek bir yapıya çevirebilir. Neticede Hatip Dicle, Risale-i Nur okumuş, mektep medrese görmüş bir adam.
Müteahhit sınıfı agresif, burjuvazi serin kanlıdır
Hangi ideolojiyi sömürürse sömürsün, müteahhitler, devletle ticaret yapmanın tadına doyamaz. Onun için de agresiftirler. Trabzon Havaalanı’nda Şehircilik Bakanı’na posta koyan eski milletvekili de mensup olduğu kesimin sınıfsal özelliklerini taşıyor, bu yüzden agresif.
Ekrem Işın’ın burjuvaziyle ilgili tespitlerini okuyoruz: “Burjuva sınıfı, pozitivizmde odaklanan dünya görüşüyle bir yaşam biçimi getirmekte ve savunduğu değerleri bilim süzgecinden geçirerek evrenselleştirmektedir.”
Burjuvazi müziğiyle, resmiyle, edebiyatıyla, kültürüyle yükselir. Bizim ekranlara yansıyan müteahhit sınıfı küfürleriyle batıyor.
Kazanmanın, rantın, hırsın da bir adabı vardır. Müteahhit sınıfı, siyasetin finansmanını gerekçe göstererek ilkesizliğiyle bizi Üçüncü Dünya’ya doğru sürüklüyor.
Öcalan’ın HDP Açılımı ile Demirtaş’ın tasfiyesi, Kürt Siyaseti’ndeki belediye müteahhitliğine bir neşter vurma operasyonu. Öcalan, geçim sıkıntısı yüzünden Diyarbakır’da cinnet geçiren bir babayı örnek göstererek, Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir’i ve kankası Demirtaş’ı eleştirir: ‘Bir kooperatif kurulup, sosyal belediyecilik yapılamaz mıydı?’
Özgür Gündem yazarı Ahmed Pelda, Kürt işadamlarının Öcalan’ın kooperatif düşüncesine karşı çıktığını söylüyor. Acaba bu işadamlarının başında BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş kardeşi Süleyman Demirtaş ve Osman Baydemir ekibinden diğer işadamları var mı?
Tabii Öcalan’ın kooperatif düşüncesini, geçmişte Özfatura’nın İzmir’de yaptığı Tanzim Satış-Tansaş ve TKP’nin Halk-Koop projesi gibi yapılar olarak düşünmemek lazım. Artık Diyarbakır başta olmak üzere BDP’li belediyelerin ihalelerine Diyar A.Ş. değil, Diyar-Koop girecek. Diyar-Koop hem örgüte kaynak hem de KCK’dan çıkacak şehir teröristleri için bir istihdam alanı. Demokratik Özerlik’in bonuslarından biri Diyar-Koop olacak gibi.
Özgür Gündem yazarı Ahmed Pelda, PKK’lıların “artık ekonomik alanda çalışmaya kendilerini alıştırmaları” para, meta, ticaret gibi olgularla yüzleşmeleri gerektiğini söylüyor. Bindiği araba 300 milyon TL olduğuna göre Süleyman Demirtaş, para, meta, ticaret’le çoktan tanışmış.
6.Osman Kavala’yı takip etmekte yarar var
Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’la ilk görüşmesinde Osman Kavala’nın selamını iletmesi boşuna değil. Osman Kavala; bir ayağı Avrupa’da İstanbul Sermayesi’nin simge isimlerinden biri. Osman Kavala’da İstanbul’daki Selanik’in gücünü görmek mümkün.
Haldun Dormen, Kürtçe’nin ilk müzikalini sahneye koyan Selanikli komik adam.
Bir diğer örnek Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Kültür Bakanı Talat Halman ‘Kürt Edebiyatı Antolojisi’ni yazıyor.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, HDP içinde yer alan hareketlerden, ‘bileşenler’den biri. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin içinde Osman Kavala’nın yoldaşlarından Ömer Madra da var. Madra ilginç bir isim. Birikim dergisinin mimarlarından. Madra sülalesi dikkatle takip edilmelidir. Ayvalık merkezli zeytinci ailenin kökeni Selanik’e uzanır. Madra Ailesi’nin bir kanadı Atatürk’le de akrabadır.
İstanbul’daki Selanik kime eline atsa ihya eder. Finanstan medyaya, sinema dünyasına, sahne hayatına, edebiyat dünyasına görünmeyenin ötesinde bir güçtür Selanik.
7.Hatime: Kürtçü müteahhitler Öcalan’a direniyor
Öcalan’ın ‘Türkiyelileşme’ projesi dediği HDP Açılımı, Türkiye’yi sadece Kürtçülük’le değil, diğer etnik yapılarla da bölmek anlamına geliyor.
Yüksekova’dan TBMM’ye sıçrayan yeni gerilim ise HDP Açılımı’na ve BDP’nin tasfiyesine karşı PKK’da bir iç isyan.
Çatışma kültürü, BDP’nin daha fazla bölgeye yönelmesi, dolayısıyla da HDP Açılımı’nın çıkmaza girmesi demektir.
Kürtçü müteahhitler, ellerinde tuttukları BDP’yle Öcalan’a karşı direniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder