Türkiye’de sınıfları işçi, köylü, burjuvazi diye Batı’daki gibi sınıflandıramıyoruz. Bizde Eski Bürokrasi (CHP), Anadolu Sermayesi (Ak Parti), Yeni Bürokrasi (MHP) ve Kürt Burjuvazisi (BDP) olarak sıralayabiliriz. Bu sınıf değil ama sınıfsal ayrımın partileri, Muhafazakarlık, Liberalizm, Sosyal Demokrasi ve Sosyalizm’e değil, Batıcılık, İslamcılık, Türk Milliyetçiliği ve Kürt Milliyetçiliği’ni benimserler. Bu tasarım çözümsüzlük üretir.
Türkiye’nin asıl gücünü bu partiler ve ideolojiler değil, hangi partinin yanına yaklaşsa onu iktidara taşıyan sermaye ve medya gücü Tekelci Sermaye (TÜSİAD) belirler.
1.Bir önceki seçim Kılıçdaroğlu yüzde 40, Kadir Topbaş yüzde 45
Ak Parti ve Başbakan Erdoğan karşıtı cephenin en büyük sınavı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kazanıp kazanamamasında. Cumhurbaşkanlığı, Anayasa ve Genel Seçim’in kaderi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı düğümüne bağlı.
Bir önceki seçimde Kılıçdaroğlu ile Kadir Topbaş arasındaki oy farkı sadece yüzde 5 idi.
Mustafa Sarıgül’ün CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olması artık kesinleşti gibi… Sarıgül konusunda Kılıçdaroğlu’nu ikna eden isim ise Hüsamettin Özkan…
Hüsamettin Özkan: o bir hacı!
Hüsamettin Özkan; Aydın Doğan ve Cem Boyner, eşleriyle birlikte geçen yıl hacca gitti. Aydın Doğan’ın özel uçağıyla yapılan yolculukta, hacı adayı Özkan, Doğan ve Boyner ailelerini İKÖ Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu hava alanında karşılamıştı. Cem Boyner’in eşi Ümit Boyner, o zaman TÜSİAD’ın genel başkanlığını yeni başkan Muharrem Yılmaz’a daha devretmemişti.
Demem o ki, Ak Parti ve Başbakan Erdoğan karşıtı cephenin beyinleri de artık halis muhlis hacı… Evet din eskisi gibi, dindarların tekelinde değil.
3.Ak Parti’nin yeni dönem stratejisi Sünnilik
Ak Parti’nin yeni dönem stratejisi kimlik inşası ve Sünnilik omurgası üzerine oturuyor. İstanbul’da yapılacak üçüncü köprüye ‘Yavuz Sultan Selim’ adını verilmesinden Alkol Yasası’na hükümetin icraatlarının temelinde bu yaklaşım var. Hükümet’in Suriye politikasının anti-şia bir temelde algılanması Suudi Arabistan ve Katar’la ittifak halinde yürütülmesi bu sürecin dış politikadaki yansımaları.
Bu seçimde Ak Parti büyükşehir adayına destek verecek önemli bir seçmen kesimi BDP tabanından gelecek yüzde 5’lik Sünni oylar.
MHP’nin İstanbul’daki durumu bir önceki seçimle paralellik arz ediyor: il genel meclisi yüzde 15, büyükşehir adayı yüzde 5… Yani yüzde 10’luk bir seçmen kitlesi büyükşehir adayında Ak Parti ile CHP arasında paylaşılacak.
Bunun dışında Ak Parti’nin İstanbul’da doğal yıpranmışlığı var. Ak Parti’nin genel şehirli kitleyle bir iletişim sorunu var… Taksim Gezi Parkı ve Alkol Yasası düzenlemesinin halkla ilişkileri becerilemediği ortada.
4.Anadolu Sermayesi x Tekelci Sermaye çatışması
Ak Parti’nin bu gerilimli siyaset anlayışı, Özal’lı yılları ister istemez hatırlatıyor. Başkanlık sistemi, seçim sitemiyle oynamak, halka duyarsızlaşmak, kendi içinde istişareyi ihmal etmek vs.
Özal’ın Anadolu Sermayesi oluşturma adına başaramadıklarını Başbakan Erdoğan da ihmal ediyor.
Özal’ın Tekelci Sermaye (TÜSİAD) karşısında Anadolu Sermayesi oluşturma projesi, felsefi içerikten yoksundu. ‘Biz ve Onlar’ ayrımı temelinde Bizimkiler’in kollanması yöntemine dayanıyordu. Bu yöntemle öne çıkan Anadolu Sermayesi grupları 10 yılı bulmadan TÜSİAD yoluna evrildi ve yabancı ortaklar bularak, yerlilik temelinden uzaklaştı. Başbakan Erdoğan’ın Anadolu Sermayesi adına yaptığı da Özal’ın yönteminin aynısı.
Ne Özal ne de Erdoğan, değişimi felsefi ve sınıfsal zeminde algılayabildi. Algılayamadıkları için ortaya ilkesel bir yaklaşım koyamadılar. Doğrusunu söylemek gerekirse Süleyman Demirel’in uyguladığı ‘İthal İkameci’ yaklaşım, ‘yerlici refleks prensibi’ni barındırıyordu. Demirel, Anadolu Sermayesi’ni TÜSİAD karşıtı ve TOBB odaklı olarak algılıyordu. Yerli üretimi merkeze aldığı için sınıf avantajları, Anadolu Sermayesi’nin tamamını kapsayabiliyordu.
Eğer bugün Hükümet’in ve TOBB’un ilkesel bir yaklaşımı olsaydı, Zafer Çağlayan’ın kısık sesle seslendirdiği “Gümrük Birliği’nden çıkalım” önerisinin ardında dururlardı.
Asıl yapılması gereken, değişimi, sınıf ve yerlilik temelinde, TOBB çatısı altında ve herkes için yürütmektir.
Ak Parti’nin yeni dönem stratejisi kimlik inşası
Ak Parti’nin yeni dönem stratejisi ise bir kimlik inşasına girişmek şeklinde beliriyor. Bu stratejinin toplumsal hayattaki karşılığı ise Sünnilik omurgası üzerine oturuyor. Dindar Gençlik, Alkol Yasası vs. yaklaşımlarıyla iktidar bir kimlik inşasına girişiyor. Gerçek muhafazakar siyasetle bu anlayış bağdaşmıyor. Bu yaklaşım TÜSİAD’dan TİKKO’ya uzanan bir kozmopolit cephenin oluşmasına yol açıyor. Gezi Parkı’nda idoller vasıtasıyla örülen bu geniş koalisyonun etkisi var.
Özal döneminin çözülmesi, Zonguldak madencilerinin kitle eylemleriyle başlamıştı. Taksim Gezi Parkı eylemleri, Zonguldak eylemlerinden daha şiddetli bir dalganın habercisi gibi.
Başbakan Erdoğan; kimlik inşası ve Sünni omurga stratejisiyle oy oranının yüzde 30-35’lere geri çekileceğini hesaplamış olmalı. Sorun sadece Erdoğan’ın üslup sorunu değil, çatışarak geri çekilme yöntemi gibi geliyor bana.
İşin ilginç tarafı Diyanet’ten Siyasal İslamcılık akımlarına, Nakşi tasavvuf ekollerinden değişik Nurculuk fraksiyonlarına kadar hiçbir çerçeve; Türkiye’nin ihtiyacı olan uhuvveti yeniden, yeni bir dille üretemiyor. ‘Biz ve Onlar’ ayrımı ile yeni tür bir pozitivizm, yeni bir tür aklilik, yeni bir tür dünyevilik, ‘Biz’ adına onaylanıyor, bir çok fıtri hataya cevazlar veriliyor.
Bu dini cephe; Eski Bürokrasi (CHP)’nin çözümsüz çatışmacı anlayışının tarafı olarak değişim adına kendisine yaşama alanı açmaya çalışıyor. Ancak çatışma tarafları körleştiriyor. Çatışma, Türkiye’ye bir çok değişikliği getiren Özal’ı bile körleştirmişti. Dini cephe şimdi aynı oyunu, Erdoğan’a oynuyor.
5.Öfke aklı örtmesin
Taksim Gezi Parkı olaylarından sonra TÜSİAD’dan ABD’ye, Avrupa Birliği’nden Suriye rejimine kadar bütün dünya, Türkiye’ye akıl verir hale geldi. Allah’tan Devlet Bahçeli sağlıklı düşünüyor. “Yaşananları Arap Baharı’yla ilişkilendirmek, bir ‘Türk Baharı’ndan bahsetmek yanlış” sözleri Bahçeli’ye ait.
6.Hatime: Mustafa Sarıgül yüzde 5’lik farkı kapatabilir
Taksim Gezi Parkı vesilesiyle yaşananlar, üzerinde hamasetle değil ciddiyetle durulması gereken sosyal olaylar. Bu tepkinin temelinde Başbakan Erdoğan karşıtı büyük bir öfke birikimi var.
Yeni dönem stratejisi kimlik inşası ve Sünnilik omurgasının İstanbul’un bir çok ilçesinde ters tepme durumu var.
Bire bir ilçeleri masaya yatırdığımızda Bağcılar, Esenler, Sultanbeyli, Üsküdar, Ümraniye gibi ilçeler dışında Eyüp’ten Pendik’e Başakşehir’e kadar bir çok ilçede CHP’nin hamle yapabileceğini görüyoruz.
MHP; il genel meclisinde kendisine oy veren seçmeni, büyükşehir adayında partisine yönlendirirse Ak Parti’nin İstanbul hükümranlığı tehlikeye girer.
Üstelik CHP adayı Mustafa Sarıgül, yüzde 5’lik farkı rahatlıkla kapatabilir. Menajeri Hüsamettin Özkan’ı ve TÜSİAD kurmayı hac arkadaşlarını dikkate almak gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder