1.Giriş: Önce ‘Üç Tarz-ı Siyaset’i hatırlayalım…
‘Üç Tarz-ı Siyaset’; Yusuf Akçura’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde ortaya koyduğu bir çözümleme. 1904’te yayınlanan makale, imparatorluğun önündeki seçeneklerin Osmanlıcılık, Panislamizm ve Türk Milliyetçiliği olduğunu söyler. Osmanlıcılık öldü. Bugün bize hiçbir sorunu çözme şansı vermeyen Siyasal İslamcılık ve Siyasal Milliyetçilik ise hayatımızı karartmaya devam ediyor. 100 yıl öncesinde olduğu gibi. Siyasal İslamcılık ve Siyasal Milliyetçilik’in niçin başaramadığını anlatmaya çalışacağız. Önce Siyasal İslamcılık’ın niçin başaramadığını anlatalım.
2.Siyasal İslamcılık niçin başaramıyor?
Öncelikle Siyasal İslamcılık’la İslam’ı karıştırmayalım… İslam; kıyamete kadar kalıcı vahiy kaynaklı din ve hayat nizamı. İslamcılık 100 yıl önce doğan bir proje… Siyasal İslamcılık ise iktidar odaklı pragmatik bir arayış…
Eğer İslam’la İslamcılık’ı karıştırma sorununuz varsa bu yazıyı okumayın. Başka yazarlara gidin, onları okuyun
Türkiye’deki İslamcılık siyasi yelpazede Muhafazakarlık’ın karşılığı değil, Liberalizm’in karşılığı. İslamcılık; resmi söylemde ‘Muhafazakar Demokrat’ tanımını kullansa bile, gerçekte Muhafazakarlık kavramını benimsemiyor, hatta onu ‘Sağcılık’ olarak nitelendirip dalga geçiyor.
Kendini ‘Muhafazakar Demokrat’ olarak tanımlayan Siyasal İslamcılık, Ergenekon başta olmak üzere bürokratik yapıyı tasfiye etmekte başarılı oldu. Ama yenisini inşa etmekte zorlanıyor. Çünkü Siyasal İslamcılık, siyaset kurumunun yönlendirecek prensipler vazeden Muhafazakarlık’a karşı, liberal işlevinin ise farkında değil. Bu iki eğilimin teamül geleneği, prensip koyması iktidar için yol gösterici olabilirdi.
Ak Parti ne Muhafazakar geleneğe ne de Liberalizm’in özgürlükçülüğüne inanıyor.
Bu yüzden agresif ve çözüm üretemiyor.
Mesela Fazıl Say’ın twitine ceza kesmeye kalkışmak hukuk dışı bir durum. Twit, kişinin özeli. Kişi, cumhura beyanat vermiyor. Twiti isteyen alır, isteyen almaz. Twite ceza kesilmez! İnternetin mantığı özgürlük. İnternetin özgür olmadığı ülkeler Çin, Kuzey Kore, Suudi Arabistan ve İran!
Başbakan Erdoğan’ı bazen hüzünle dinliyorum. İktidarın seçtiği cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanları onu uyarıyor.
İktidarın sırtını döndüğü sıradan adamlar, Sultanahmet’in ve Süleymaniye’nin silüetini bozuyor. Başbakan bu adamlara “küstüm” diyor.
Hiçbir konuda medeniyet perspektifine yanaşmıyoruz. Ortadoğu’da seçimler mezhep ve etnik sayıma dönüşüyor. Türkiye’de mezhep temelli bir siyaset algısı yaygınlaşıyor.
Bağımsızlığın ve özgürlüğün nişanesi olan ar-ge’yi yapamıyoruz, onun yerine inşaat yapıyoruz.
Şehirlerimizin geleceğinde kaos var.
Hedef 40 milyonluk İstanbul!
Oysa kendisi olanlar başarıyor!
Çin, Hindistan, Rusya ve İran kendisi kalabiliyor. Almanya ve Japonya, küresel sistem içinde bile kendi renklerini koruyor.
Türkiye; kendisi olamama sorunu yaşıyor…
3.Milliyetçilik niçin başaramıyor?
Yıl 1985 olmalı… Üniversite son sınıfta beklemeliyim. Sonradan İLESAM’a dönüşecek yapının ilk toplantılarına bir kültür meraklısı olarak katılıyorum. İskender Öksüz, Emine Işınsu, Yahya Akengin, Sadettin Elibol, Muhammet Sarıtaş toplantıların organizatörü. Yer İskender Öksüz ve Emine Işınsı’nun Kavaklıdere’deki evi. Işınsu’nun seccadesinde namazımı kılıyorum. Toplantıya katılan gençler doğal olarak Ülkücü orijinli.
Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi (TMFS) ne iş?
Arkadaşlarımızdan biri İskender Öksüz’e, “Biz 12 Eylül öncesi sizin Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi (TMFS) eserinizden beslendik. Bize yol gösterdiniz Hocam” diyor. Öksüz tebessümle cevap veriyor: “Ben o kitabı Dışişleri’nin protokol metinlerinden devşirdim. Çok ciddi şeyler değildi.”
Konuşulan şey bir dünya görüşünün fikir sistemi… Yöntem protokol metinlerinden takla attırmaca. Sonuç tabii ki felaket!
Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi (TMFS) ile 9 Işık’ı birbirine karıştırmamalıyız. 9 Işık ve Adil Düzen projeleri Reaya’yı esas alan anti-kapitalist ciddi birikimlerdir. Kapitalizm’in dalga geçeceği metinler değildir. Bu konu üzerinde ayrıca durmalıyız.
Şimdi İskender Öksüz, Anayasa’dan Türklük Çıkmasın Bildirgesi’nin mimarı… Mevcut Anayasa’nın Türklük’e ne alakası var?
Hangi Anayasa? Hangi Türklük?
Reaya’yı esas almayan sanal Türklük’ten bana ne?
Cephede şehit olan askerin ailesinin elektriğini kesen bürokrasi yani mevcut bürokratik devlet yapısının Türklük algısı nedir?
Toplumsal zeminimiz devşirme Bürokrasi değil Reaya, yönetim anlayışımız Muhafazakarlık olacak.
Milliyetçilik ideolojimiz değil, bizi kendimize, kimliğimize götüren toplumsal birikim.
İhsan Fazlıoğlu’nun müthiş tanımlaması: kendilik bilgisi!
Milliyetçi Muhafazakar birikim
Nevzat Kösoğlu’nun yeni kitabı ‘Türk Dünyasında Yeni Bir Medeniyet Tasarımı’ ve Türk Ocağı İstanbul Şube Başkanı Cezmi Bayram’ın kitabı ‘Türk Milliyetçiliği Tarihî Seyri, Yeni Hedefleri’ çalışmaları da sonuçsuz çabalar.
Yeni TMFS arayışlarına gerek yok.
Nevzat Hoca’ya düşen Muhafazakar siyaset anlayışını deklare etmek, geleneğe yaslanmak.
Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Osman Turan, Ali Fuat Başgil, Nurettin Topçu, Samiha Ayverdi, Dündar Taşer, Peyami Safa, Cemil Meriç, Ahmet Arvasi, Nevzat Kösoğlu, Mehmed Niyazi, Durmuş Hocaoğlu, Mustafa Çalık, Yalçın Koç… Bu isimlerden her hangi birini tanıyan değerler merkezli inşa fikrine ulaşır. İnşa fikri, Muhafazakar dünya görüşünün temel yöntemidir. (Ahi Evran’ın öz torunu Erol Güngör’ün profesörlük tezini hatırlayalım: ‘Değerler Psikolojisi’)
İslamcılık hareketi mensupları Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve İsmet Özel’le Sosyalist isimler Kemal Tahir, Attila İlhan ve Yalçın Küçük de artık Milliyetçilik’in referansları arasına girmiştir.
Siyasal Milliyetçilik yukarıdaki isimlerin birikiminden hafıza, Batılı Muhafazakar siyaset geleneğinden yol, yöntem ve proje almalı.
Eğer Siyasal Milliyetçilik, Muhafazakar gelenekle beslenseydi, KCK Davası’nda anadilde savunma hakkını savunurdu. Bu hakkın Türk Milleti’nin bu topraklardaki doğal uygulamalarından biri olduğunu söyleyerek öne çıkardı. Bin yıldır bu topraklarda insanlar hastanede, hapishanede, mahkemede, tapuda, bilumum devlet kapısında resmi dili bilmiyorsa kendi diliyle işini gördü. Anadolu’daki bin yıllık Türk Devlet Geleneği’ni nasıl yok sayabiliriz?
Futbolda buna, kendi kalesine gol atmak diyorlar.
Azerbaycan’da ana dilde Kürtçe eğitimi Ebulfeyz Elçibey getirdi. (Bak: Elçibey’le 13 Saat, Turan Neşriyat) Fakat Kürt öğrenciler kendi istekleriyle zamanla Türkçe veya Rusça eğitimi tercih etti. Kürtçe dil dersleri hala devam ediyor. Kürtçe Fizik, Kürtçe Kimya, Kürtçe Matematik eğitimi yürümedi.
Siyasal Milliyetçilik önce Siyonizm, sonra Komünizm, şimdi Kürtçülük karşıtlığıyla siyaset yapmaya çalışıyor. Eleştiri rakibi yaşatıyor, zaaflarını gideriyor. Milliyetçilik; Muhafazakar gelenekten uzaklaştıkça reaksiyoner olmaktan öte gidemiyor, inşa edemiyor.
Bu yüzden agresif ve çözüm üretemiyor.
4.Liberal Düşünce Topluluğu’nun geç kalmış keşfi
Son dönemde medyada yapılan en olumlu hamle Yeni Şafak’ın Profesör Atilla Yayla’ya sayfalarını açması oldu. Yayla, gerçek liberallerden oluşan Liberal Düşünce Topluluğu kurucularından.
Alparslan Türkeş, 1995 yılında Hergün gazetesini Liberal Düşünce Topluluğu’na emanet etmişti. Kısa süreli bir deneydi ama önemli bir açılımdı bu.
İslamcı geleneğin Yeni Şafak vasıtasıyla Liberal Düşünce Topluluğu’na uzanması önemli. Bu aynı zamanda komünizm öldüğü için liberal geçinen ‘liberyan’lardan kurtulma çabası. Devamının gelmesini diliyoruz.
Gerçek Liberalizm, Türkiye’deki (pragmatik ama ilkesiz) Muhafazakarlık’ı hizaya getirmede faydalı bir düşünce birikimi olabilir.
Liberalizm, ‘liboş’ kelimesinin oportünizmine kurban edilemeyecek kadar önemli bir evrensel birikimdir.
5.Hatime: iki tarz-ı siyaset iflas etmiştir!
Siyasal İslamcılık ve Siyasal Milliyetçilik iflas etti. Efendice yapılabilecek şey Muhafazakarlık ve Liberalizm’e yaslanmak. Başka türlü teamüllere, evrensel birikimlere yaslanmadan her gün yeni bir retorikle kanun yapmaya kalkarsak, ülkeyi yönetemeyiz.
İnsanlık tarihinin büyük birikimlerine yaslanmayanlar, küçük derelerde boğulur gider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder