Hasan Cemal’i sadece Murat Karayılan’la ilişkili bir gazeteci olarak yazarsanız, karşınıza Hasan Cemal’in genel yayın yönetmenliği yaptığı Cumhuriyet gazetesi gibi somurtkan bir yazı çıkar. Dedesi Cemal Paşa’dan kuzeni Yıldo’ya onu şürekası içinde ele alınca, yazı daha okunaklı hale gelir. Ben de öyle yaptım.
1.Cemal Paşa’yı yazmadan olmaz
İttihat ve Terakki kurmaylarından Cemal Paşa, Osmanlı Devleti Mütareke dönemine girince yurtdışına çıktı. Ermeniler tarafından Tiflis’te öldürüldü. Şimdi kimse hatırlamıyor ama sürgün yıllarına Afgan Ordusu’nun modernizasyonunu da o gerçekleştirdi.
Cemal Paşa’nın şeceresini Yılmaz Öztuna’dan özetliyoruz… Cemal Paşa, askeri eczacı Mehmet Nasip Efendi’nin oğlu. Mehmet Nasip Efendi üç evlilik yaptı. Birinci eş Şadiye Hanım, İkinci eş Binnaz Hanım, üçüncü eşin adını bilmiyoruz. Cemal Paşa ve ablası Safvet Hanım, Binnaz Hanım’dan doğma. Üçüncü anneden Fehime ve Naciye hanımlar ile Kemal Bey doğdu.
Cemal Paşa, 1897’de Bekir Paşa’nın kızı ile evlendi. Bu hanım, doğum yaparken öldü. 1898’de Hasan Bey’le Ayşe Hanım’ın kızı ve Selanik Tümen Komutanı Mehmet Paşa’nın kız kardeşi Seniha Hanım’la Selanik’te evlendi. Bu evlilikten Ahmet Cemal, Mehmet, Kamuran, Nejdet ve Behçet isimli beş çocukları dünyaya geldi. Ahmet Cemal, çerkes kökenli Ayşe Bozok Hanım’la evlendi. Galatasaray Lisesi mezunu. Macaristan’da Ziraat eğitimi okudu. Çevirmen olarak çalıştı. Bu evlilikten Hasan Cemal doğdu.
Hasan Cemal iki evlilik yaptı. Birinci eş Necla Aksoy. Bu evlilikten kızı Elif doğdu. İkinci eş Ayşe Sözeri Cemal Hürriyet Reklam Grup Başkanı… Bu evlikten bir Defne isimli bir kızı var. Ayşe Sözeri Cemal’in aile soyadı ‘Aslanagiç’, Boşnak kökenli bir aileye mensup… Seçkin Boşnaklar, Bosna’da İslamcı, Türkiye’de sosyal demokrat oluyor. 12 Mart 1971’in muhtıra hükümetinin bakanı Türkan Akyol, Alia İzzetbegoviç’in akrabasıydı mesela. Akyol, Bosna’da kalmış olsaydı, Müslüman Hanımlar Cemiyeti Başkanı olurdu, Türkiye’de CHP’den bakan oldu…
2.Hasan Cemal’in teyze oğlu poşetlik adam Yıldo
Ayşe Bozok Cemal Hanım’ın kardeşi Rukiye Hacer Hanım ise Tunuslu Prens Mahmut Paşa’nın oğlu Osman İsmet Beyyat ile evlenir. Bu evlilikten de Reşit Bey doğar. Reşit Bey, Atatürk tarafından Ankara Palas’ın müdürü yapılır. Reşit Bey hastalanınca yine Mustafa Kemal tarafından tedavi için Almanya’ya gönderilir. 2 yıl Karlsbad kaplıcalarında tedavi ettirilir.
Atatürk’ü tiye almak: “Kemal Abi”
Ailenin soyadının Bin Ayyat’tan Benayet’a dönüştüren de Atatürk’tür. Bu kadar Atatürk’le içli dışlı olunca Yıldo’nun televizyon programlarında Atatürk’e “Kemal Abi” demesine de şaşırmamak gerekiyor. Benzer şekilde Atatürk’ün akrabalarından Ömer Madra’nın Açık Radyo ve Birikim dergisinde sol-liberallik oynaması da böyle bir “Kemal Abi” söylemidir.
Atatürk’ü putlaştıran üstseçkinler, tiye alarak itibarsızlaştırma işini de kendileri yerine getirir. Zaten bu ‘bu ülkeye komünizm gelecekse onu da onlar’ getirir. Bu yüzden Hasan Cemal, Madanoğlu Cuntası’nda komünist-baas karışımı darbe işine bulaşır.
Tunuslu Prens Mahmut Paşa
Hasan Cemal’in kuzeni eski televizyon sunucusu Yıldo, yukarda anlattığımız gibi prensli-paşalı bir ailenin çocuğu olarak doğar. Yıldo’nun asıl adı Ahmet Yıldırım Benayet…
Tunuslu Prens Mahmut Paşa, III.Napolyon’a borç para veren bir Akdenizli. Napolyon’a yakınlığından dolayı Paris Hali’ne yakın bir sokağa Paşa’nın adı verilir.
Tunuslu Prens Mahmut Paşa’nın torunu Yıldo, Türkiye’ye poşet faciasını da ilk bulaştıran işadamıdır.
‘Üçgen’ kelimesinin patenti Atatürk’e, ‘olanak’ kelimesinin patenti Bülent Ecevit’e aittir. ‘Kafa kopartmak’ deyimini Türkçe’ye kazandıran da Yıldo’dur. Kaç talihli kula böyle bir şey nasip olur. Ayrıca Yıldo ile anılan bir de ‘fenasi’ esprisi vardır.
Yıldo’nun görüşleri de seçkinci toplum kesiminin kozmopolit dünya görüşüyle örtüşür: “Aslında bana sorarsanız, ben bir dünya vatandaşıyım. Benim için en önemli şey sulhçuluk… Din, dil, ırk, cinsiyet gibi ayrımlar yok bende. Mesela bir Budist rahiple de dostluk edebilirim.”
Ve Samipaşazade Sezai Bey
Tunuslu Prens Mahmut Paşa’nın hayatımıza tek katkısı Yıldo değil, 100 Temel Eser’deki ‘Sergüzeşt’ romanını yazan Samipaşazade Sezai Bey de Paşa’nın kızı Latife Hanım’la evlenmiştir.
3.Baasçılık’tan Yeni Dünya Liberalizmi’ne Hasan Cemal
Hasan Cemal, 17 yaşında Mülkiye’ye girer. Sol rüzgarların abartılı estiği bir dönemdir. Okulda lakabı Sovyet-Rus etkisinden olmalı ‘Gagarin Hasan’dır. Okul biter. Askerlik sonrası Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim gazetesinde çalışmaya başlar. Devrim, Yön, Ant, Aydınlık dergileri, Sosyalist Kültür Derneği ve FKF-Dev-Genç dönemin ideolojik merkezleridir.
12 Mart 1971 dönemi; ‘Aydın Yabancılaşması’nın pozitivizm’den sosyalizm’e evrilme aşamasıdır.
Doğan Avcıoğlu’nun başını çektiği ekip, ordu içindeki darbecilerle birlikte Baas tarzı bir sosyalizm peşindedir. Hareketin ideolojisi, Sovyet ideologları tarafından Üçüncü Dünya ülkeleri için tasarlanan şablonun birebir kopyasıdır. Hasan Cemal anlatır: “solun bir kesiminin askerle işbirliğiyle yola çıktığı bir sır değil. O zaman (ordu-aydın-millet) sloganı vardı. Hatta bana İttihat ve Terakki’den Cemal Paşa’nın torunu olmam nedeniyle İttihatçılık, darbecilik geleneğini sürdürdüğüm söylenirdi.”
Hasan Cemal bu ihtilalci dönemi, “iyi ki başarılı olmadık. Türkiye bugün çok daha iyi yerlerde” diye eleştirir.
12 Eylül 1980 darbesinden hemen sonra 1981 yılında Hasan Cemal, Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olur.
‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’
Hasan Cemal’in ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ kitabı, cuntacı geçmişle bir hesaplaşmadır: “…kendi kendimle hesaplaşmaya çalışıyorum. Kendimden korkmadığım için de, hangi ölçülerde bilmiyorum ama bir iç muhasebe yapıyorum.”
Kitapta anlattığı ilginç olaylardan biri solcu militan Mustafa Kuseyri’nin ölüm hadisesidir. Kuseyri, arkadaşı Nejat Arun’la Rus ruleti oynarken Arun tarafından kaza ile öldürülür. Ölüm olayı faşistlerin(!) üstüne atılarak, Kuseyri ‘devrim şehidi’ ilan edilir. Arun’un kaçarken bıraktığı kan izlerini silenler (yani delilleri karartanlar) arasında Cengiz Çandar da vardır.
İçerde darbe süreçlerinin başarısızlığı, dışarıda Sovyetler Birliği’nin dağılması, Hasan Cemal’in düşünce dünyasını etkiler. Zamanla Hasan Cemal, sosyalizm’in öldüğüne inanır ve Yeni Dünya Düzeni’ne ve neo-liberalizm’e biat eder.
4.Hasan Cemal-Yaşar Kemal-Serok Apo (!)
Yıllar yıllar önce Apo Suriye’deyken, Beka Vadisi’nde onunla röportaja giden ilk gazetecilerden biri Hasan Cemal’dir. Apo, Hasan Cemal’den Yaşar Kemal’e mesaj yollar: “İstanbul’a döndüğünde Yaşar Kemal’e söyle, gelsin benim romanımı yazsın. PKK’nın, Kürdistan’ın romanını yazsın.”
Babanzadeler’in damadı Yaşar Kemal, Apo’nun romanını yazamadı ama yıllar sonra ‘Akil Adamlar’ takımı içinde yerini alarak, Kürt hareketine desteğini bildirdi.
5.Hatime: Hasan Cemal’e Yeni Şafak’tan teklif var
Başbakan Erdoğan’la atışıp, Milliyet’teki işinden atılan Hasan Cemal alelacele Kandil’e gider. Eskiden Genelkurmay’ın has adamı gazeteciler vardı. Şimdi Kandil’in has gazetecileri var. Taraf’ın Taraf olduğu süreçte Yasemin Çongar’la Ahmet Altan Kandil’in sözcülüğünü yapardı. Şimdi bu role Hasan Cemal atlamıştır.
Karayılan, Hasan Cemal’e ‘niçin silah bırakacaklarını değil, niçin bırakmayacaklarını’ anlattı. Anlamak isteyen tekrar dinlesin. Belki teröristlerin görev yeri değişecek. Hazır Beşar Esad karşıtlarının başına Kürt asıllı Gassan Hito gelmişken, tayinleri Suriye cephesine çıkacak.
Cemal Paşa Ailesi’nin Kürt Meselesi ile ilgisi her zaman sürmüştür. Hasan Cemal’in amcası Behçet Cemal, 1955 yılında ‘Şeyh Said İsyanı’ adlı kitabında Şeyh Said İsyanı Mahkeme Tutanakları’nı ilk defa yayınlayan gazetecidir. (Behçet Cemal, Mebruke Hanım’la evlendi. Kızları Mine Kargı, Kanlıca Mezarlığı’nda.)
Son haber!
İşsiz Hasan Cemal’e Yeni Şafak gazetesi köşe yazarlığı teklifi götürmüş. Gerçekleşir gerçekleşmez, bilmiyoruz. Enteresan bir izdivaç teklifi olarak vakanivüs bu haberi sondevir internet ceridesine kaydetmiştir. İlerde ‘Aydın Yabancılaşması’nın kozmopolitizm sürecini yazacak yerli aydınlara küçük bir ‘nişane’ olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder