Kıymetli dostum Yaşar Süngü Bey’e söz verdim. Yazmam gerek! Ama uzun
süredir yazamadım. Aslında mesele, günlük yazı mantığına girememekten
kaynaklanıyor…Yoksa ben aslanlar gibi yazarım. Epey bir kitap yazmış bir
adam olarak, enteresan bir şeklide güncel bakış açısına bürünüp
yazamadım.
Sorun bu yazma sürecine girdikten sonra ne voleleri kaçırdım düşünüyorum. Anter Anter rüzgar gibi mağdurları oynarken, ben onun Türk Bayrağı yakmaktan suçlu olduğunu yazamadım. Mehmet Ali Birand’ın kayınçoları Ali ve Ömer Karacan’ın Milliyet’ten tasfiyesini yazamadım.
Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik’in Atatürk demagojilerini yazamadım. Ardından başbakanın ikinci, Kadir Topbaş’ın
birinci ameliyatı geldi. Mitçiler, polisler ve adliyeciler birbirine
girdi. Ben hiçbir şey yazamadım. Aslında şu anda da yazacaklarım çok
belirgin değil…
Bir nevi sanat için sanat yapıyorum. Yazmak için
yazıyorum. Dilin kemiği kolay kırılmıyor. Hep kupürler, dosyalar,
kitaplaşma çalışmaları içinden imdadıma Che Guevara yetişti. Che nasıl
yetişti derseniz, şöyle…
Batman’da Nihat Turgut isimli bir vatandaş yeni doğan çocuğuna Ernesto Che Guevara adını vermiş... Bunun nasıl bir psikoloji olduğunu aslında daha önce gözlemledim.
Benim bir çok arkadaşım çocuklarına Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Haydar Baş, Muhsin Yazıcıoğlu, Said Nursi, Esat Coşan, Necip Fazıl ve Aykut Edibali’den
hareketle isimler koydu. Şimdi çevremde bir çok delikanlı bu önderlerin
isimlerini taşıyor. Bizim ortaokuldaki bir arkadaşımızsın adı da ‘Alparslan Türkeş Dayıoğlu’ idi. Mahalle arkadaşım Sami’nin ismini mahallemizin abid şahsiyeti babası Davut Amca, şeyhi Ramazanoğlu Mahmut Sami Efendi’den dolayı vermişti.
Düşünün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi ‘Recep’ ‘Tayyip’ ve ‘Recep Tayyip’ olarak çocuklara veriliyor. Erdoğan’ın adını Gazze’nin başbakanı İsmail Haniye torununa ‘Erdogan’ olarak verirken, Başbakan Erdoğan da çocuğuna ‘Necmettin Bilal’ adını Necmettin Erbakan’dan dolayı vermişti.
Eskilere doğru gidince Tam İlmihal müellifi Hüseyin Hilmi Işık Bey’in ismi de Osmanlı dönemi sadrazamlarından Hüseyin Hilmi Paşa’ya izafeten konulmuştu. Enver Ören’in isminin Enver Paşa’dan, kardeşi Niyazi Bey’in isminin de Resneli Niyazi’ye izafeten verildiğini duymuştum.
İslam Dünyası’nda başta Enver Paşa’nın
isminin uzanımlarını hala görebiliyoruz. Çok yaygındır Enver Paşa’dan
dolayı Enver ismi. Belki de Malezya’daki Enver İbrahim ismi de Enver
Paşa’dan geliyordur. Araştırmak lazım. Neyse ki şimdi Enver Paşa’dan
bayrağı Recep Tayyip Erdoğan ismi almış gibi görünüyor. Artık İslam Dünyası’nda favori isim ‘Erdogan’…
Dünyada Erdoğan isimi yaygınlaşırken, Batman’da ‘Ernesto Che Guevara Turğut’
dünyaya geliyor... Castro’dan mülhem ‘Fidel’ ismini de duymuştum. Deniz
Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’ya izafeten de bu isimler
yaygındır. Erzurum’da Türk Dili hocası olan Nazım Hikmet Polat’ın ismi de böyle bir isim kazasıdır.
Milliyetçi hocanın ismi, Nazım Hikmet’ten geliyor. Balkanlar’da ve Türkiye’deki Balkan göçmenleri arasında, Bülent ve Rahşan Ecevit’ten dolayı ‘Bülent’ ve ‘Rahşan’ ismi yaygındır. Türk Dünyası’nda Türkiye’den daha fazla ‘Alparslan’ ve ‘Türkeş’ ismi varmış. En son İran’dan ve Afganistan’dan Türkeş isimli çocukların haberleri geldi.
Linç edilerek öldürülen Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin ismi de Afrika’da bir efsanedir… Güney Afrika’nın zenci direnişçi lideri Mandela, oğluna Kaddafi ismini verir. Kaddafi’nin isminin Türkiye’de yansımaları vardı. Bir kameraman arkadaşımın adı Kaddafi idi. Faysal ismi de eski Suud kralından dolayı sıkça görülür. Bazen Vahdettin
ismine de rastlarız. Bunların doğu kaynaklı olanları aile isminden
gelse de batıdaki isimler hususen Sultan Vahdettin’e izafeten
verilmiştir.
Bana en ilginç gelen adlardan biri de ‘Ledin Barlas’ ismi olmuştur… ANAP Milletvekili Ledin Barlas doğduğunda Sovyet devrimi olmuştur. Babası Sovyet devriminin lideri Lenin’e özenerek, çocuğunun adını ‘Lenin Barlas’ koyar. Sonra komünizmin ne mal olduğu su yüzüne çıkınca, çocuğun ismini ‘Ledin Barlas’ olarak değiştirir.
İlerde yaygın bir şekilde göreceğimiz isimlerin başında Abdullah Öcalan ismi geliyor… Bunu şimdiden içselleştirmemiz gerekiyor.
PKK’lıların Zerdüştlük dinini sevdiği yolundaki polemikleri hep duyduk. Ama doğrudan Zerdüşt vak’asına Yaşar Kaya’nın bir yazısında rastladım. Şeyh Said’in özel kalem müdürü Liceli Fehmi (Fırat)
oğluna ‘Zerdüşt’ ismini vermiş. Yaşar Kaya’nın anlattığına göre Liceli
Fehmi'nin iki oğlu vardır. Birisi Bitlis’te avukatlık yapan Sırrı Fırat, diğeri de Zerdüşt Fırat'tır. Oğluna, ateşe tapan mecusiliğin kurucusu Zerdüşt’ün adını vermesi ilginçtir.
Kore’de askerliğini yapan Zerdüşt Fırat, Japonya'da bir banka soygununa karışır. Zerdüşt Fırat’ın babası Liceli Fehmi, Hoybun sürecinde Bedirhanlar’dan Celadat’le tartışır. Celadet Bedirhan sorar: “Oğlum Fehmi, bana karşı konuşan sen değilsin.” Liceli Fehmi cevap verir; “Beyim sana saygılıyım, ama Kürdistan söz konusu olduğunda, yalnız sana karşı değil, Allaha da karşı çıkarım…” Evet bir insan çocuğuna Zerdüşt ismini ancak böyle bir inanç temelinden sonra verebilir, bunu anlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder